20 Haziran 2009 Cumartesi

tanımLar:”DoğaçLama!”

Doğaçlama, oyuncunun konuya bağlı fakat metne bağlı kalmadan, içinden geldiği gibi konuşması ve davranmasıdır.

Oyuncunun doğaçlama anında sunduğu hareketler ve sözler, spontan bir biçimde ortaya çıkar. Ayrıntıları önceden saptamadan, bir metne bağlı kalmadan ancak belirli bir hazırlık süreci barındıran; büyük ölçüde grup dinamiğine dayanarak içten geldiği gibi ve aniden gelişen rol oynama sürecidir. ( ===> )

+    +    +    +    +

Yaygın kullanımıyla bir metne bağlı olmadan, içten geldiği gibi ve aniden gelişen durum olarak tanımlanan doğaçlama; yaratıcı dramada bireysel ve grup yaratıcılığının en çok ortaya çıktığı çalışmalardır. Bu çalışmalar daha az kesin olarak belirlenmiş bir süreci kapsar, çünkü yazarak ya da kaybederek değil zihinde canlandırarak yaşanır. Önceden ayrıntılar saptanmadığı için de özgün bir süreç olarak gerçekleşir; diğer bir deyişle doğaçlamaların ana kaynağı bireyin kendi yaşantısıdır. (Üstündağ, Tülay (1998) Yaratıcı Drama Eğitim Programının Öğeleri , Adıgüzel, Ö. H.(Editör). Yaratıcı Drama 1985-1998 Yazıları. İkinci Baskı.(2006) Ankara. Naturel Kitap Yayın Dağıtım, s.466-485 ‘deki makale )

+    +    +    +    +

Saptanan bir tema üzerinden yola çıkılarak, bir hedefe doğru belli aşamalarda yol alınır. Bireysel ve yaratıcılığın ön plana çıktığı çalışmalardır. (Adıgüzel, Ö. H. (1994) Eğitimde Yeni Bir Yöntem ve Disiplin: Yaratıcı Drama, Adıgüzel, Ö. H.(Editör). Yaratıcı Drama 1985-1998 Yazıları. İkinci Baskı.(2006) Ankara. Naturel Kitap Yayın Dağıtım, s.203-223 ‘deki makale )

+    +    +    +    +

(fr.) emprovizasyon. (fransızca okunuşu)
(ing.) improvisation.

+    +    +    +     +

Bir oyunculuk yöntemi; daha önce belli bir sözel ya da mimiksel-davranısal sahne saptaması olmaksızın oyun oynama. Oyun sırasında eylemi ve sözü bulan oyunun temeli Doğaçlama'ya dayanır. Doğaçlama tiyatrosunun ilk örneklerine antik çağda mimus ve pantomimus'ta rastlanabileceği gibi, en çok da tuluat tiyatrosunda rastlanır. Bu bağlamda, örneğin , commedia dell'arte, oyuncuları, kaba eylem taslağına göre, kendiliğinden doğal tepkilere dayanarak, Doğaçlama oynarlar; çok iyi saptanmış oyuncu rolleri içinde, belli bir duruma, yere, zaman, izleyiciye göre oyunu olduğu kadar, ağızdan ağıza söz akışını da çeşitlendirirlerdi; Arlecchino gibi komik tipler, izleyiciye doğrudan seslenerek, yöresel ve güncel olaylara tepki verirlerdi. Doğaçlama, bugün de oyunculuk eğitiminin başlıca alanlarından olup, Stanislavski'nin "doğru algılama" istemi ile Brecht'in "gözlem sanatı"nı geliştirme sanatı istemi arasında, diyalektik bir birlik kurma amacını gütmektedir; bu anlamda, Doğaçlama'nın oyuncunun kendine özgü kişisel anlatımını geliştirmesine ve kendini gözlemci kılmasına yönelik, ikili işlevi karşısındaki oyuncunun oyununu gözlemleyerek kendi oyununu koymasına olanak verir. Doğaçlama, tiyatro topluluklarınca üretim amaçlı olarak da ele alınmakta, özellikle de törensi tiyatro toplulukları, serbest tiyatro toplulukları ve sokak tiyatrosu topluluklarınca uygulamaya konulduğu gibi, "topluca doğaçlama oyunculuk" anlayışı içinde ortaya konmaktadır. Çağdaş törensi tiyatro anlayışı doğrultusunda, doğaçlama ile törensilik içiçe kaynaştırılmakta, oyunculukta temel yöntem olarak alınmaktadır. ( ===> )

+   +   +    +    +

Doğaçlama; kavram olarak önceden planlanmamış davranışlar gibi düşünülmelidir. Uygulama alanı sanat ,sahne diye düşünülse de aslında yaşamın kendisidir. Bu; yaşam bir doğaçlamadır, insan kendini olayların akışına bırakmalıdır anlamına gelmemeli; ancak zaman zaman doğaçlama davranışlara fırsat verip bedensel ve ruhsal enerjinin serbest bırakılması sağlanmalıdır. Sanatta doğaçlama önemli bir kavramdır. Ancak doğaçlamada önemli olan kavramın uygulandığı sanat dalında önceden temel eğitimin alınmış olmasıdır. Yoksa resim yapan birinin renk, malzeme eğitimi olmadan yaptığı çalışmalara ben doğaçlama çalışıyorum.. benim tarzım bu.. şeklindeki yaklaşım olsa olsa beceriksizlik veya eğitimsizliği yine beceriksizce örtmeye çalışmaktır. Konuyu size şöyle örneklemek isterim... Doğaçlama çalışan bir ressamın eseri analiz edildiğinde altında yatan bir öykü ve tutarlılık gözlemlenir. Doğaçlama çalınan bir müzik enstrümanı size sanatçının duygularını anlatabilir. Ağıtlar,uzun hava, barak böylesi çalışmalarda oluşur. Bazen kayda alınır, alınmayıp hafıza kaydı ile de kullanılabilir, musikideki taksim konuya hem giriş yapar hem sanatçı ve dinleyicinin ruhunu ısıtır.

Sahnede doğaçlama bizim ilgilendiğimiz konu olmalıdır. Bu yüzden daha ziyade sanatta doğaçlama ana başlığı altında ‘sahnede doğaçlama’ kavramına bakmalıyız. Tiyatro sahnesinde doğaçlama, temel eğitimi almış ya da alma aşamasındaki kişilerce kullanılmalıdır. Aksi; sahnede komiklik yapmak olur. O halde bazı alt becerilere ihtiyaç vardır ki doğaçlama bu becerileri geliştirmek için kullanılabilsin.

Şimdi bu kavrama bir göz atalım..

Doğaçlama yapacak sanatçı ya da sanatçı adayı kesinlikle zeki olmalıdır. Çok seri ve düzgün düşünebilmelidir. Tuluat tiyatrosunda ve günümüz stand-up gösterilerinde görüşümüzü destekleyen önemli örnekler vardır.

Kullanabilecek her türlü malzemesi olmalıdır.. Bu bölümü konu başlığı gibi düşünelim ve biraz açalım..

Sanatçı tüm yaşamı boyunca sanatçıdır, onu sanatçı yapmaya başlayan ve yapacak en önemli özelliği gözlem yapması ve gözlemlerini yorumlayarak biriktirmesidir. Yani sanatçının kayıtları altında aslında hazine vardır, doğaçlama bu hazinenin tozunu almak, sayımını yapmak ve en önemlisi çabuk ulaşılabilir bir düzen içinde istiflemeyi sağlar. Zaman zaman kullanılan farklı birikimler farklı kombinasyonların oluşmasına yardımcı olur.. Başka bir deyişle; doğaçlama mevcut birikimlerin parçalarını farklı şekilde bir araya getirerek yaratıcılığı oluşturur ve geliştirir.

Doğaçlama tiyatro topluluklarında üretim aracı olarak önem kazanır.Bu çalışmalarda ortaya çıkan ve kullanılması düşünülen bölümler kayıt altına alınır.. Öyleyse; bilimsel bir deyişle.. "doğru algılama" kavramı ile ‘’gözlem sanatı"nı geliştirme kavramı arasında, bir birlik kurma amacını gütmektedir; bu anlamda, doğaçlama oyuncunun kendine özgü kişisel anlatımını geliştirmesini ve kendini gözlemci kılmasına yönelik fırsatı sağlar.

Şöyle diyerek konuyu bağlayalım ve bir başka kavram incelemesine geçelim: Doğaçlama oyuncunun öğrendiklerini kişisel birikimleriyle mayalayarak kullanmasını ve kendi yorumunu ortaya çıkarmasını sağlayan çok önemli bir kavramdır.

R.Sinan Akbaşak

+    +   +    +    +    +

1- betige dayanmayan içe dogdugu gibi oynama ve konusma.
2- oyun sirasinda, beklenmedik bir ters durum karşısındada durumu kurtarmak için betikte olmayan hareketler yapıp sözler söyleme.
güldürmek amaciyla daha önceden saptanmamis hareketlere ve sözlere
3- daha önceden saptanmıs betik üzerinde doğaçlamalara gitme (örn: orta oyunu, commedia dell'arte).
4- güldürmek amaciyla daha önceden saptanmamis hareketlere ve sözlere yönelme; bu sonuncusu tiyatro sanatı açısından olumsuzdur. ( ===> )

+    +    +    +    +

Doğaçlama atölye ortamında katılımcıların içten geldiği gibi rol oynayarak,olayları_olguları araştırma inceleme tekniğidir(Aslan, 1994)
doğaçlama,kalıpları önceden belirlenmeksizin ve belli düzenleme işlemlerine bağlı kalmaksızın hayal gücüne dayalı bir şekilde özgür yaratma eylemi olarak kendini göstermektir(hodgson 1981).doğaçlama yazarak ya da kaydederek değil , o anda zihinde canlandırma yapılarak oynanır (uçan, 1998). doğaçlamada süreç ile ürün iç içedir,birbirinden kolayca ayırt edilmez. doğaçlamayla ortaya çıkan süreç/ürün bir başkası tarafından yeniden ve aynen canlandırılmaz,kesinlikle yinelenemez.ancak oyunun kaydından ya da raporlaştırılmasından sonra yeniden oynanabilir ya da yorumlanabilir ki,o zaman da doğaçlama olmaz , sadece doğaçlamadan yola çıkarak ortaya koyulmuş estetik bir bütün olur.morgan ve saxton (1995) doğaçlamanın , öğrencilerin kendiliğindenliğini geliştirdiğine dikkat çekerek , doğaçlama sırasında bireyin yaşantıları ve gerçek olaylar arasında ilişki kurarak , zihin ve duyuş arasında hızlı bağlar kurduklarını vurgulamışlardır.diğer taraftan doğaçlama , öğrencilerin , duruma uygun dili anında bulmaları,akıcı ve ve doğru biçimde konuşmaları için doğal bir gereksinim ve çaba da yaratmaktadır.(O' Neill, Lambert, Linnel, Wood, 1976). sonuç olarak , doğaçlama,bir hazırlık ya da senaryoya dayanmaksızın , o anda var olan,tekrarlanamayan,doğal bir biçimde kendiliğinden oluşarak akan davranışlar dizgesidir.o halde doğaçlama çalışmalarının , öğrencilerin , yaratıcılıklarını ve tam ve doğru konuşma becerilerini geliştirdiği söylenebilir.
Şunu da unutmamak gerekli doğaçlamada sonucun öngörülmemesi gerekir..eğer sonu öngörülürse o dramatizasyon olur.. ( ===> )

+    +    +    +    +

dogaclama

(Kaynak)

tanımLar : “Agon!”

Özdemir nutku’nun tiyatro sözlüğü'ne göre; AGON

1. yarışma: antik tiyatroda, tragedya ozanları, oyuncular ve dithyrambas koroları ya da sanatçılar, ezgiciler, yazarlar ve oyuncular arasında yapılan ve değerlendirme ile sonuçlanan yarışmalar...

2. çatışma: antik yunan komedyasında düşünceleri birbirine karşıt olan iki oyun kişisinin tartışmaya girdiği bölüm. yunan tragedyasında, savsöz ve karşı savsözün öneri ve karşı önerinin, yanıt ve karşı yanıtın, atışma biçimi içinde yer olduğu söz kapışması sahnesi...

+   +    +    +   +   +   +

agon: eski Komedya'da, daha çok Aristophanes komedyalarında yer alan ve oyun kahramanlarının tasarılarını Tartışma konusu yapan yapısal öğe ( ===>)

tanımLar: “Dram/a/tik!”

Dram: Çatışma, çelişme, çatışmaya dayalı durum. Bol sulaklı yer.

+  +  +  +  +  +

Dram: ( Terim ) Çatışmaya, çelişmeye dayalı durumları yeniden yapma, yeniden gösterme, canlandırma.

+  +  +  +  +  +

Dram, Antik Yunan'da eylem, hareket anlamına gelen dramenon sözcüğünden türetilmiştir ve insanla ilgili, izlenebilecek şekilde biçimlendirilmiş, izleyenler için anlamı olan bir eylem şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi bir ritüelin oluşabilmesi için öykünün yani mitosun eylemle birleşebilmesi yani canlandırılabilir, insanla ilgili, izleyenlerin heyecanlarını dinginleştiren, düşüncelerini aydınlatan işlevi, yaşamsal önemi olması gerekir.

+   +   +   +   +

drama1

+  +  +  +  +  +

drama2

+   +   +   +   +

DRam: Yaşamın acıklı ve gülünç yönlerini bir arada yansıtan tiyatro türüne dram denir. Komediler yalnız gülünç, trajediler de acıklı olayları canlandırmak için yazılmıştır. Oysaki yaşam, acıları ve sevinçleriyle bir bütündür. 19. yüzyıl'da Fransa'da, yaşamın hem acıklı hem gülünç yönlerini birlikte işleyen dram türü ortaya çıkmıştır.

Dram türünün gelişiminde Shakespeare'in önemli katkıları olmuştur. Shakespeare, klasik tiyatronun zaman ve yer birliği kurallarını yıkmıştır. Ayrıca acıklı ve gülünç olayları sahnede içiçe vererek dramın ilk örneklerini vermiştir. Sanatçının, şiir ile düz yazıyı içiçe kullandığı oyunları, önce Alman romantiklerini, sonra da Fransız romantiklerini etkilemiş, böylece dramın temelleri atılmıştır.

Fransız romantiklerinden Victor Hugo, "Cromwel" adlı eserinin ön sözünde dramın özelliklerini şu sözlerle açıklar: "Dramın özelliği gerçektir. Gerçek, yaratılışta, yaşamda olduğu gibi dramda da karşılaşan iki tipin, yüce ile gülüncün birleşmesinden doğar. Doğada olan herşey sanatta da vardır." ===>

+  +  +  +  +  +

drama3

+    +    +    +   +

drama4

+    +    +    +   +

Dram :Yunancada ''bir şey yapmak, oynamak'' anlamına gelir. Yazın tarihçilerine göre, lirik ve epik yanında, üçüncü bir yazın alanıdır.

1-sahnede oynanmak üzere, konuşmalar ve haraketlerle gelişen, karşıt oluşların çatışmasıyla gelişen ve sonuçlanan oyun.
2-Halk dilinde ciddi oyun. (Özdemir Nutku / Gösterim TerimLeri Sözlüğü ===>)

+  +  +  +  +  +

drama5

+    +    +    +

drama6

+    +    +    +

Dram (tiyatro): Sahne için yazılmış tiyatro oyunu. Acıklı tiyatro oyunu, acıklı durum.Dram yunancadır.Hayattan alınma tiyatro olayı demektir.19.Yüzyılda romantik edebiyat devrinde trajedinin belli kurallarını kırmak suretiyle ortaya çıkarılan tiyatro çeşididir.İnsanın şiddetli heyecanlar duymak ihtiyacından doğmuştur. ÖzeLLikLeri için şuRaya tıkLayınız…

+  +  +  +  +  +

DRamatik: Türkçe Sözlük’te sahne oyununa özgü olan, içinde gerilim, çatışma, çeşitli olaylar ve karşıtlıklar bulunan, insanla ve insan ilişkileriyle gelişen yapıt ya da olay mecazi olarak da duyguları kamçılayan, coşku verici, gerilim yaratıcı olarak tanımlanır. Dramatik, İngilizce Longman Sözlüğü’nde etkileyici, ani, birdenbire olan ve genellikle süpriz hissi veren, heyecanlı an olarak tanımlanır. (Adıgüzel, Ö.H. (2006). Yaratıcı drama kavramı, bileşenleri ve aşamaları. Yaratıcı Drama Dergisi.1,1,19)

+  +  +  +  +  +

DRamatik:Dramatik, insanda içsel bir yaşantının, gerilimin olması durumudur. İnsan yaşadığı ilişkilerde çeşitli seçimleri yapmak, çatışmalar yaşamak durumundadır. İnsanın yapacağı seçimler ya da yaşayacağı çatışma durumları, etki- tepki ilişkileri dramatik olanın ta kendisidir. (Adıgüzel, Ö.H. (2006). Yaratıcı drama kavramı, bileşenleri ve aşamaları. Yaratıcı Drama Dergisi.1,1,19)

+  +  +  +  +  +

Dramatik: insanla ilgili olan, çatışmalarla yürüyen, toplumsal ve düşünsel yanı olan, yoğunluğu ve devingenliği dengelenmiş, ilginçlik taşıyan ama inandırcılığın yerçekiminden kurtulmamış olan oynanabilir sözlü ya da yazılı metin ===>

Dramatik :1-Dram'a yani oyun türüne ilişkin olan. 2-İçinde gerilim,çatışma çeşitli olaylar ve karşıtlıklar bulunan, insanla ve insan ilişkileriyle gelişen herhangi yapıt ya da olay.(Özdemir Nutku / Gösterim TerimLeri Sözlüğü ===>)

tanımLar : “Dran”

Drama sözcüğünün kökü Yunanca “Dran” dır. Dran, itmek, çekmek, yapmak, etmek, eylemek anlamalarında kullanılır.(Adıgüzel, Ö.H. (2006). Yaratıcı drama kavramı, bileşenleri ve aşamaları. Yaratıcı Drama Dergisi.1,1,18)

+  +  +  +  + 

yunan dilinde eylem anlamına gelen kelime. aynı zamanda bir fotokopi neşriyat adıdır… ===>

+  +  +  +  +



Eleusis Mis, misterleri gibi ciddi dinsel törenler için dromena sözcüğünün kullanıldığı ileri sürülmüştür. Bu bağlam içerisinde dran, bir şey yapmaya azmetmek anlamına gelmektedir ve bu anlamıyla tragedyanın asal öğelerini ifade etmektedir
(Sevda Şener, Alıntı yapan: Naci Aslan, Drama Sözcüğü Üzerine Etimolojik bir İnceleme, Dramaya Çok Yönlü Bakış).

7 Haziran 2009 Pazar

İlköğretim Derslerinde Yaratıcı Drama Uygulamaları / aLi kırkar – niLay yıLmaz

Kitabın YazarLarı: Meltem Ceylan Alibeyoğlu, Birsen Kılıçaslan, Ali Kırkar, Nilay Yılmaz

Yayınevi: Çınar Yayınları

ilkogretimderslerinde

İlköğretim Derslerinde Yaratıcı Drama Uygulamaları, yaratıcı dramayı bir öğretim yöntemi olarak kullanan, her bölümü belirli bir öğrenme alanına yönelik ortak bir çalışmadır. K itap ta, Yaratıcı Okuma, Türkçe-Edebiyat, Metin Odaklı Sorun Çözme, Yabancı Dil, Matematik, Fen Bilgisi ve Hayat Bilgisi derslerindeki çeşitli konular yaratıcı drama yöntemi kullanılarak yapılandırılmış ve örnek uygulamalar 7-16 yaş arası öğrenciler göz önüne alınarak hazırlanmıştır.
İlköğretim Derslerinde Yaratıcı Drama Uygulamaları’nın derslerin yanı sıra eğitsel kol ve kulüp etkinliklerinde de kullanılabilecek örnek çalışmaları ile okullarda yaratıcı dramayı bir öğretim yöntemi olarak kullanan ya da kullanmak isteyen eğitimcilere yeni ufuklar açacağını umuyoruz...

(Arka Kapaktan)

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

 

11

aLı KıRKaR

ALI KIRKAR

eğitimci – sanat yönetmeni

doğum yeri / yılı : ödemiş (izmir), 1968

-------------
öğrenim bilgileri

1975 - 1986: ilk ve orta öğrenim, ödemiş – izmir

1986 - 1990: dicle üniversitesi, eğitim fakültesi - türk dili ve edebiyatı öğretmenliği bölümü

1988 - 1991: devlet tiyatroları “gençlik birimi” oyunculuk eğitimi

2005 - ... : t.c. beykent üniversitesi, iletişim fakültesi sinema – tv bölümü yüksek lisans programı (tez aşaması)

----------------
iş deneyimi bilgileri

2006 - … : t.c. galatasaray üniversitesi - galatasaray lisesi edebiyat öğretmeni olarak çalışmakta

2003 – 2005: istanbul bilgi üniversitesi türk dili bölümü’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi

2004 -2006: t.e.v. özel inanç lisesi’nde* kültür/sanat etkinlikleri danışmanı (*üstün yetenekli ve üstün zekalı öğrenciler için özel amaçlı okul)

1995 -2006: beşiktaş atatürk anadolu lisesi türk dili ve edebiyatı öğretmeni

----------------
alan çalişmalari ve sanatsal çalişmalar

2007 - …: ‘tiyatro karşı kıyı’ topluluğunun kurucusu (2000) ve sanat yönetmeni.

çağdaş drama derneği istanbul şubesi yönetim kurulu başkanı

mitos yayınevi, gençlik oyunu yazma yarışması jüri üyesi

assitej türkiye üyesi (uluslararası gençlik tiyatroları birliği)

tiyatro karşı kıyı- ‘yaşam sanatı- brecht şiirleri’ (yönetmen)

tiyatro gazetesi, www.tiyatrom.com, birgün gazetesi, birgün kitap eki, virgül dergisi vb. yayın organlarında yazar-eleştirmen.

2006: ispanya (madrid), “yaratıcı drama yöntemiyle gençlik sorunlarına yaklaşım” (atölye lideri)

tiyatro karşı kıyı- savaş baba (yönetmen)

i.uluslararsı eskişehir gençlik tiyatroları şenliği (panelist- atölye lideri)

2005: romanya (braşov), “yaratıcı drama yöntemiyle gençlik sorunlarına yaklaşım” (atölye lideri).

çağdaş drama derneği uluslararası drama seminerleri

2003: kültür olimpiyatları (yunanistan), gençlik tiyatroları bölümü açılış oyunu (yönetmen)

tiyatro karşı kıyı- kaymaklı dondurma rengindeki güzelim elbise (yönetmen)

1998 – 2000: istanbul devlet tiyatrosu’nun değişik yapımlarında konuk oyuncu

1995 - …: baaloy ve atç, igtd vb. oluşumlarda tiyatro eğitmeni ve yönetmen


ödüller

2006: tifes 2006 - en iyi oyun ödülü (yönetmen)

2005: terakki vakfı gençlik tiyatroları festivali en iyi topluluk ödülü (yönetmen)

2004: terakki vakfı gençlik tiyatroları festivali en iyi topluluk ödülü (yönetmen)

2003: kadir has üniversitesi gençlik tiyatroları festivali en iyi oyun ödülü (yönetmen)

terakki vakfı gençlik tiyatroları festivali en iyi topluluk ödülü (yönetmen)

( Kaynak )

niLay yıLmaz

niLayYıLmaz

6 Haziran 2009 Cumartesi

Altı Şapkalı Düşünme Tekniği

Edward De Bono'nun 1985'te yayınlanan kitabıdır. İngilizce adı Six Thinking Hats 'tir.

Yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmede kullanılan grup tartışması bir tekniktir. Eleştirsel ve çok yönlü düşünmeyi sağlar. Konunun dağılmasını önler. Öğrencileri farklı durumlar hakkında farklı şekilde düşünmeye teşvik eder. Hem çok kolay hem de çok güçlü bir tekniktir. 6 değişik renklerde şapka ve anlamlarını temsil eden düşünceler bulunmaktadır.

Kitabın Adı: Altı Şapkalı Düşünme Tekniği
Kitabın Yazarı: Edward DE BONA  Çeviren : Ercan TUZCULAR
Yayınevi ve Adresi: Remzi Kitabevi Cağaloğlu/İST.
Basım Yılı: 1997

6sapka KİTABIN ÖZETİ :  Yaratıcı düşünme tekniklerinin doğrudan öğretimi konusunda uluslar arası bir otorite olan yazar, insanlar faydalansın diye düşünme teknikleri üretmiştir. Aslında burada açıklanan her şeyi bilmekteyiz ama bunları bir teknik olarak uygulamaktan kaçınmakta, ya da yanlış uygulamaktayız. Öncelikle şunu bilmeliyiz: Bir düşünür gibi davranırsak; gerçekten bir düşünür olur çıkarız.

Yazar, altı şapkalı düşünme tekniğini kısaca şu şekilde anlatmaktadır.

Beyaz şapka : Beyaz; tarafsız ve objektiftir. Bu şapka objektif olgular ve rakamlarla ilgilidir. Beyaz şapkaca düşünmenin amacı pratik olmaktır.

Kırmızı şapka : Kırmızı; öfke, tutku ve duyguyu çağrıştırır. Duygusal bir bakış açısı verir. Amacı arka planda yer alan duygusal algılama biçimini görünür kılmaktır.

Siyah şapka : Siyah; karamsar, olumsuz ve kötümserdir. Bir şeyin niçin yapılmayacağını görür. Eleştirme şapkasıdır, ancak bir tartışmada taraf tutmak anlamına gelmez. Düşünme yöntemindeki hatalara işaret edebilir.

Sarı şapka : Sarı; güneş gibi aydınlık ve olumludur. İyimser, umutlu ve olumlu düşünme ile ilgilidir. Bu düşünüş, değerli ve yararlı olan şeyleri araştırır ve mantıklı destekler arar. Yapıcı ve üreticidir, somut teklifler ve öneriler ortaya çıkar.

Yeşil şapka : Yeşil; bereket ve verimli büyüme demektir. Yaratıcılık ve yeni fikirlerle ilgilidir. Bu şapkayı takan yaratıcı düşünmenin kavramlarını kullanır.

Mavi şapka : Mavi; serinkanlılığı temsil eder ve her şeyin üstündeki göğün rengidir. Düşünme sürecinin düzenlenmesi ve kontrolü ile uğraşır, mavi şapka düşünürü orkestra şefi gibidir.

Şapkalar işlevleriyle değil renkleriyle tanımlanır,bunun iyi bir gerekçesi vardır. Eğer bir kişiden bir konu hakkındaki duygusal tepkilerini ortaya koymasını isterseniz, ondan dürüst bir cevap almanız hemen hemen olanaksızdır. Çünkü insanlar duygusal olmanın yanlış bir şey olduğunu düşünürler. Ancak "kırmızı şapka" terimi tarafsızdır. Birisinden bir süre için "Siyah şapkasını çıkarmasını istemek", ondan "Bu kadar olumsuz olmayı bırakmasını" istemekten daha kolaydır. Renklerin tarafsızlığı,şapkaların sıkıntı duymadan kullanılmalarını sağlar. Düşünme faaliyeti tasvip edilmeme ya da kınanma tehlikeleri olmayan kuralları tanımlanmış bir oyun haline gelir. Şapkalara doğrudan göndermelerde bulunur.

Altı şapkalı düşünme kavramının iki ana amacı vardır. İlk amacı düşünürün her seferinde sadece bir şeyle uğraşmasını sağlayarak düşünme faaliyetini sadeleştirmektir. Altı şapkalı düşünme tekniği ile düşünür duyguların, mantığın, bilginin, umut ve yaratıcılığın hepsine aynı anda dikkat etmek yerine onlarla ayrı ayrı ilgilenebilme olanağına sahiptir.

İkinci ana amacı; gerekli düşünme biçimlerine istenildiği anda geçiş yapmayı sağlamaktır. Düşünme şapkalarının bir tür kısaltılmış talimatlar olduğu söylenebilir.

Altı şapkalı düşünme kavramından en fazla yararın sağlanabilmesi için herkesin oyunun kuralları hakkında bilgi sahibi olması gerektiği açıkça ortadadır. Altı şapkalı düşünme kavramı, ancak insanlar arasında bir tür ortak dil haline geldiğinde verimli olacaktır.

Yazar, kitabında düşünmenin en büyük düşmanının karmaşıklık olduğunu ifade eder. Zira karmaşıklık karışıklığa yol açar. Berrak ve sade olduğunda düşünme daha zevkli ve daha etkili bir hale gelir.

kitap özeti kaynak

- - - - - - - - - - - - - - - -

konuyLa iLgiLi faydaLı biLgiLerin oLduğu bir ppt sLaytını buRadan indirebiLirsiniz.

- - - - - - - - - - - - - -

bu arada ekşi sözlükte konuyla ilgili faydalı olacağına inandığım bilgiler/yorumLar var. ŞöyLe aLayım sizi…

- - - - - - - - - - - - -

Altı şapkalı düşünme tekniğinin ana amacı: (kaynak)
düşünme sürecine odaklanıp geliştirmek
yaratıcılığı cesaretlendirmek, paralel ve lateral düşünme
iletişimi iyileştirme
karar verme sürecini hızlandırma
tartışmalardan kaçınma

sanal_tartisma_senaryosu

- - - - - - - - - - - -