tag:blogger.com,1999:blog-57095750627891479932024-02-19T18:59:15.204+03:00YaRatıcı DramaOynamayan OynatıR !MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.comBlogger111125tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-73273462696423799692011-02-11T20:22:00.003+02:002011-02-11T20:29:17.896+02:00Çocuklar İçin Müzik ve Hareket Eğitimi : MüzikoLâj<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvTRLTP0EyfSt79Kn9cqBsmeyxYnegyX1VrId9wJ-Y-EJrlV4kZIIG641utcSrc7tLe6niheFzRiRR38Ot4u7cWzUD-Ru20mBCCmsRXYdzT02LI4-nKLohLfDQyc0Qlbm137v4w3q1gfA/s1600/muzikolaj.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 226px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvTRLTP0EyfSt79Kn9cqBsmeyxYnegyX1VrId9wJ-Y-EJrlV4kZIIG641utcSrc7tLe6niheFzRiRR38Ot4u7cWzUD-Ru20mBCCmsRXYdzT02LI4-nKLohLfDQyc0Qlbm137v4w3q1gfA/s320/muzikolaj.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5572500756723962466" /></a><br /><p>"Müzikolaj, 2005-2010 yılları arasında bestelediğim ve okulda çocuklarla oynayarak ders süreçlerini oluşturup geliştirdiğim şarkıların sürüklediği on iki konudan oluşan bir kitap.Bu kitap 'Orff Yaklaşımı'nın bana kazandırdığı davranışlarla,masa başında değil, çocuklarla birlikte masanın altında, sandalyenin üstünde, yerlerde ve hayallerimizin peşinde yuvarlanarak yazıldı."<br /><br />"Müzik kelimesiyle kolaj kelimesini birlikte kullanmak isteyişimin sebebi de Orff Yaklaşımı'yla yapılan her ders sürecini bir kolaj olarak algılayaşım ve bu algılayışın bende yarattığı özgürlük ve zenginlik duygusudur.Bir Orff dersinde her türlü yaşam alanını ve çok farklı sanatsal ve bilimsel disiplinleri kullanabiliriz.İşte Orff Yaklaşımı'nı 'şimdi ve burada'nın yaşandığı bir yaşam eğitimi yapan da budur."<br /><br />Yazar: <strong><a href="http://www.onurerol.net/">Onur EROL</a></strong><br />Yayımlayan: <strong><a href="http://www.google.com/url?sa=t&source=web&cd=1&ved=0CBUQFjAA&url=http%3A%2F%2Fwww.morpa.com.tr%2F&ei=KH9VTaPHHoeEOrOylOEE&usg=AFQjCNFng6cjQFsuzu6kCaITUi446ihInA&sig2=R6zuCMXS0sbVlr_2Jr165g">Morpa Kültür Yayınları</a></strong><br />Ek: CD<br /></p><p>Onur EROL</p>biSGenbLogSpothttp://www.blogger.com/profile/04009736088386617938noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-25287148798282866112010-11-23T23:44:00.002+02:002011-02-11T20:19:14.113+02:00Escatumbararibe - Müzik & Orff & Drama<object height="405" width="532"><embed wmode="opaque" height="405" width="532" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" src="http://www.divshare.com/flash/video_embed?data=YTo2OntzOjU6ImFwaUlkIjtzOjE6IjQiO3M6NjoiZmlsZUlkIjtpOjEzMzAxNTc5O3M6NDoiY29kZSI7czoxMjoiMTMzMDE1NzktMzU0IjtzOjY6InVzZXJJZCI7aToyMzU4MztzOjQ6InRpbWUiO2k6MTI5MDU0OTY4NTtzOjEyOiJleHRlcm5hbENhbGwiO2k6MTt9&autoplay=default"></embed></object><br /><p>Youtube'den de izLeyebiLirsiniz:</p><p><br /><iframe title="YouTube video player" width="440" height="360" src="http://www.youtube.com/embed/ft6Kg7S-LBE" frameborder="0" allowfullscreen=""></iframe><br /><br /></p><p><br /></p><p>YavaşLatıLmış hâLi :<br /><iframe title="YouTube video player" width="440" height="278" src="http://www.youtube.com/embed/n5Sqh9iMXCo" frameborder="0" allowfullscreen=""></iframe><br /><br /></p><p><br /></p>Müzik dersLerinde kuLLanıLabiLir…<br />YazıLabiLecek KazanımLara bir iki örnek:<br />Verilen ritmi tekrarlar,<br />Grupla farklı ritimler oluşturur,<br />Gerektiğinde lideri izler,<br />Müzik etkinliklerine katılır,<br />Müzik çalışmalarını sergiler.<br />Şarkılı oyun müziklerine, özgün hareketlerle eşlik eder,<br />Farklı ritmik yapıdaki ezgilere uygun hareket eder,<br />Farklı ritmik yapıdaki müzikleri seslendirir<br />Bildiği müziklere basit ritim eşlikleri yapmaktan hoşlanır,<br />Farklı ve tekrarlanan motiflerden oluşan ritim kalıpları oluşturur,<br />Dinlediği değişik türdeki müziklerle ilgili duygu ve düşüncelerini farklı anlatım yollarıyla ifade eder.<br />Öğrendiği şarkıları çalıp söyler.<br />Şarkının sözlerini grupla aynı anda söyler.<br />Söylenen şarkıya isteyerek katılır,<br />Şarkının sözlerini ezgiye uygun olarak söyler<br />Şarkıya birlikte başlar,<br />Şarkıyı birlikte bitirirbiSGenbLogSpothttp://www.blogger.com/profile/04009736088386617938noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-34326649160842800682010-05-05T09:26:00.001+03:002010-05-05T09:26:32.544+03:00BOLTON YÖNTEMİYLE SÜREÇSEL DRAMA ATÖLYE ÇALIŞMASI<h3>Haklar ve Değerler</h3> <h3>BOLTON YÖNTEMİYLE SÜREÇSEL DRAMA </h3> <h3>ATÖLYE ÇALIŞMASI </h3> <h3>EĞİTMEN: Doç. Dr. Tülin SAĞLAM</h3> <h3>Tarih : 15-16 Mayıs 2010 C.tesi-Pazar</h3> <h3>Saat  : C.tesi – Pazar 09.30 - 17. 00 </h3> <h3>İletişim  : 0 505 461 84 95 / 0 536 385 01 40</h3> <h3>Senem Sönmez Arslan</h3> <h3>ÇDD İstanbul Şubesi</h3> <h3>Yön. Kur. adına</h3> <h3>Doç. Dr. Tülin Sağlam 15-16 mayısta düzenlenecek, Bolton yöntemiyle Haklar ve Değerler atölyesiyle İstanbul'da olacak. Atölye yirmi kişi ile sınırlı atölyeye katılmak isteyenler bir an önce kayıt yaptırmalılar.</h3> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-20297463481657500412010-05-01T09:27:00.000+03:002010-05-05T09:28:52.512+03:001 mayıs<p><a href="http://lh5.ggpht.com/_g9H8rb173HI/S-EQHyS0xXI/AAAAAAAAFgw/2XgMsFm33-A/s1600-h/1HARBI%5B6%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: block; float: none; margin-left: auto; border-top: 0px; margin-right: auto; border-right: 0px" title="1HARBI" border="0" alt="1HARBI" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgW6yg8nEfrNwZLRQNr3fl7xAi8nR1-n1hnw9klNNnzO7PoUu30wk2_431nRbmIZ-UithftGjPUMBLfLLRVrQcCieKfKiGsqfJ0v6Js8utV2c3LaV5r7Hz7qEVABBCMO9n2Q2yWanCS0O1l/?imgmax=800" width="539" height="170" /></a></p> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-84116726777816522692010-04-21T15:55:00.001+03:002010-04-21T15:55:00.970+03:00Godot geLecek mi / geLmeyecek mi ?<p align="center"><a href="http://lh5.ggpht.com/_g9H8rb173HI/S871mm5cwUI/AAAAAAAAFeg/QiS1HM86880/s1600-h/godot%5B4%5D.jpg"><img style="border-right-width: 0px; display: inline; border-top-width: 0px; border-bottom-width: 0px; border-left-width: 0px" title="godot" border="0" alt="godot" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhC3_XhF8Ztg7RpdpUloYmwzVuxgR67KepI4IrSuk1DfVlDWHYtJWqNgOWElODZs8OfHjH2a_tfQlwGfYkCnskTPaJVsxc3ligLRZnE2o4XTxjdf_icoq3qk1nRKUY1Vdl86PRMKg7QkEX7/?imgmax=800" width="344" height="396" /></a> </p> <p align="center">(…)</p> <p align="center">“Absürd tiyatro gırgıra aLıyor yaşantımızı. Ve bir türLü geLmeyen <a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Godot'yu_Beklerken">Godot</a>’yu bekLemeye başLıyoruz. Oyunda Godot geLmeyedursun, gerçekte her gün geLiyor, hem de tam zamanında geLiyor : Piyesin yazarı <strong><em><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Samuel_Beckett">SamueL Beckett</a></em></strong>’in Provence’da yaşadığı köye her gün işLeyen otobüsün şoförünün adıymış Godot.”</p> <p align="center">(…)</p> <p align="center">Kaynak: <a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Gündüz_Vassaf">Gündüz Vassaf</a>, <a href="http://www.iletisim.com.tr/kitap/cennetin-dibi-106.aspx">Cennetin Dibi</a> ( Modern ZamanLarda EğLenceLik Hayat ), <a href="http://www.iletisim.com.tr/iletisim/home.aspx">İLetişim Yay</a>, 14. Baskı, İstanbuL, s.25</p> <p>hazır Godot demişken, <a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Yıldırım_Türker">yıLdırım türker</a>’in “<strong><em><a href="http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=r2&haberno=1941">Godot'nun 50 yılı</a></em></strong>” yazısını da okumanızı saLık vereyim.</p> <p>içimden bu yazıyı Uşak yöresine ait şu türküyLe bitirmek geLdi ; ay bulutta bulutta / mendilim kaldı dutta / geleceksen gel gayrı / onyedi benli şadiye'm / daha gönlüm umutta.</p> <p>türkünün <em><a href="http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=ay%20bulutta">sözLeri</a></em></p> <div style="padding-bottom: 0px; margin: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; display: inline; float: none; padding-top: 0px" id="scid:5737277B-5D6D-4f48-ABFC-DD9C333F4C5D:9d5f3264-4660-4d32-ae70-24a8a2b3b95a" class="wlWriterEditableSmartContent"><div id="05f907e0-96e2-4b65-afea-b757b61842e0" style="margin: 0px; padding: 0px; display: inline;"><div><a href="http://www.youtube.com/watch?v=L30-v_qK_iQ&hl=en_US&fs=1&color1=0x006699&color2=0x54abd6" target="_new"><img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-aIPB9bzppn-kg1uZ-LrxlfRCNIjWFa-My0f-YpQG_4wvRdvu8ipAV7nBHaa4XhEydc7I61wbgBTmAngvX7hQxiTX2HCRQC8x3xpIk5P8HYygQXnluYs70NHTthz64IU0uFkFzYLuGgZq/?imgmax=800" style="border-style: none" galleryimg="no" onload="var downlevelDiv = document.getElementById('05f907e0-96e2-4b65-afea-b757b61842e0'); downlevelDiv.innerHTML = "<div><object width=\"425\" height=\"355\"><param name=\"movie\" value=\"http://www.youtube.com/v/L30-v_qK_iQ&hl=en_US&fs=1&color1=0x006699&color2=0x54abd6&hl=en\"><\/param><embed src=\"http://www.youtube.com/v/L30-v_qK_iQ&hl=en_US&fs=1&color1=0x006699&color2=0x54abd6&hl=en\" type=\"application/x-shockwave-flash\" width=\"425\" height=\"355\"><\/embed><\/object><\/div>";" alt=""></a></div></div></div> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-81091541083219299002010-03-16T02:52:00.001+02:002010-03-16T02:53:45.323+02:00açık öğretim fakültesi dersi ilköğretimde drama e-kitap / video<h5><a href="http://yunusemre.anadolu.edu.tr/Default.aspx" target="_blank"><font size="4">buradaki linkten</font></a><font size="4"> açıköğretim faküLtesi derslerine,  önceki yıLLarda çıkmış soruLara ve konu anlatımlarına uLaşabiLirsiniz. </font></h5> <h5><font size="4">EğitimLe ve dramayLa iLgiLiyseniz de yine aynı linkten “Eğitim BiLimLeri”ne tıkLayıp aLttaki imaj dosyasında konu başLıkLarını gösterdiğim konuLara uLaşmak mümkün.</font></h5> <p><a href="http://lh6.ggpht.com/_g9H8rb173HI/S57WMZm6fCI/AAAAAAAAFVU/MJOoXIQTrIo/s1600-h/dersler%5B5%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="dersler" border="0" alt="dersler" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_WW37umLHCCEz2umyYZv1VXuZ9fL_as16qJOr1hnIxRVvaoxQm4H1_jhkCrr9RHnRGFd7YAgngaq1N5fpPsMWPKt2KH71-9jqFlREVJitjUBucjvcEWBC96hULMr11sFpTXbbJtWcy4qY/?imgmax=800" width="351" height="489" /></a> </p> <p><font size="4">Peki drama böLümünde ne mi var ? Buyrun aLttaki imaj dosyasına bakın.</font></p> <p><a href="http://lh3.ggpht.com/_g9H8rb173HI/S57WPFJgDaI/AAAAAAAAFVc/WNSPKcAMo3M/s1600-h/drama%5B4%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="drama" border="0" alt="drama" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFyGOeFpvBqRO6qkds_DYMaZfjoBiSku0B9I7mvcmauOfJURILZ6hoKDnLxPpG4QGadc6fbL6iqjPClOIA9KgryruMbHQgTC9RWUTLaBa6GqDc2NG_ZLirBT3N85SKp0OJygLlF2lFZszD/?imgmax=800" width="240" height="398" /></a> </p> <p><font size="4">ve sonra da karşınıza her ne kadar rondo’nun kreması değiLse de, drama disipLininde üç ustanın “drama” sı çıkacak :))</font></p> <p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMlVlxdAsNPhmglrkXv0rizD-FRANXJNB-qyVt8sUnnWoMi7pl2xj-rIOkpXMIXDFmaeurf8hRfbRsaVVCEJq-NivNWTzMuzrjfsjxCyUsFAM1XgSHfgENyJS_j0hyphenhyphens-VOKqStVl7EDsC2/s1600-h/kitapp%5B6%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="kitapp" border="0" alt="kitapp" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh3OCX49cGmSmMGBTz2UfH2oMwgJumoyzf3EAYz-7kdU9fRGNiRoPldECfiD838YREgfrxDB0DvSrxsHmtvjNG29mNMNErHndR44Y-v_Qc5rhr3kzWSgxGZHCY7g1Dt6Uv5ZUSGbRvZ2Cc8/?imgmax=800" width="460" height="533" /></a></p> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-54750687862927573732010-02-27T02:27:00.001+02:002010-02-27T02:27:58.523+02:00“Orff – Schulwerk” Temelinde Şarkılar, Danslar, Oyunlar<p><b><u><a href="http://lh6.ggpht.com/_g9H8rb173HI/S4hnCouj_lI/AAAAAAAAFQ0/4IqJfxcVAyc/s1600-h/akademicizgi%5B3%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: block; float: none; margin-left: auto; border-top: 0px; margin-right: auto; border-right: 0px" title="akademicizgi" border="0" alt="akademicizgi" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8Wj9cQhyOV7aJi5vNOPK1kqorXyyvFLS4w3whHvQQNL3O1myPQvohEyg_342hyphenhyphennPWy0DbqkxQqIdASsrxdjomS-z9A76rEJGkTFZNRhdSmQSAc2HZ0g41IbCwRLw1nKPo8VF7zUxCKSf_/?imgmax=800" width="495" height="212" /></a> </u></b></p> <h3><b><u>Eğitim Programı</u></b></h3> <h3><b>Konu :</b> “Orff – Schulwerk” Temelinde Şarkılar, Danslar, Oyunlar</h3> <h3><b>Eğitmen :</b> Aylin ŞENOL</h3> <h3><b>Tarih :</b> 6 – 13 Mart Cumartesi 2010</h3> <h3><b>Saat : </b>09.30 - 13.15<b></b></h3> <h3><b>Yer :</b> <a href="http://www.akademicizgi.com/" target="_blank">Akademi Çizgi Sanat Okulu</a> (<a href="http://www.akademicizgi.com/">www.akademicizgi.com</a>)</h3> <h3><b>Adres :</b> Şahinbey Cad. Türker İş Merkezi No:22 K:3 D:3 Çekmeköy / İstanbul</h3> <h3><b>Tel :</b> 0216 642 92 42-41</h3> <h3><b>Ücret :</b> 160 TL + %8 KDV</h3> <h3>Bu ücrete *Kadıköy-Çekmeköy servis gidiş-dönüş,</h3> <h3>Eğitim müzik CD ve eğitim dosyası,</h3> <h3>Çay ve ikram dahildir.</h3> <h3>Eğitimimiz 25 kişi ile sınırlıdır. (Min. 20 kişilik gruba % 20 ıskonto yapılır.)</h3> <h3><b>Ödemeler :</b> Ders öncesi nakit veya kredi kartı ile, ya da </h3> <h3>Türkiye İş Bankası Şaşkınbakkal Şubesi </h3> <h3>Şube Kodu 1066</h3> <h3>IBAN TR-260006400000110660499216</h3> <h3>Meltem Yaprak Darcan 0499216 no’lu hesaba Orff-Schulwerk eğitim bedeli olarak katılımcı ismiyle yatırılması. “<b><u>Ödendi makbuzu’</u></b>nun bir örneğinin tarafımıza getirilmesi rica olunur.</h3> <h3><b>Kayıt Kabul :</b> Programa katılacakların ve servis kullanacakların 27 Şubat Cumartesi günü mesai bitimine kadar (saat 20.00) 0216 642 92 42 no’lu numaradan <b>Burcu Hanım</b>’a isim yazdırmaları rica olunur.</h3> <h3><b>NOT: Katılımcıların yanlarında 1 adet fotoğraf ve nüfus kâğıdı fotokopisi </b><b>getirmeleri rica olunur.</b></h3> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-14583615165205274482010-02-27T02:21:00.001+02:002010-02-27T02:21:30.546+02:0027 - 28 MART Uluslararası Orff Semineri<p><a href="http://lh3.ggpht.com/_g9H8rb173HI/S4hlhoJkdbI/AAAAAAAAFQs/eby5iCU25Gc/s1600-h/orffbaslik1%5B4%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: block; float: none; margin-left: auto; border-top: 0px; margin-right: auto; border-right: 0px" title="orffbaslik1" border="0" alt="orffbaslik1" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZpUAWbWqlbapHKwlARMCIgWJvS8ejecxvF05dy1cG1qsKf4cV-UjsONvoIXYC6YMmnkeXZdm7zSya6gXCj65Ue-LK8NTulNgcrGtaVCX3z804hJxT6I_MKyE1zJKHxGxW5Xh6CoDw952E/?imgmax=800" width="537" height="140" /></a> </p> <h3>Orff-Schulwerk Eğitim ve Danışmanlık Merkezi desteğiyle</h3> <h3>Uluslararası Orff Semineri: "<strong>Ankara'da Büyük Buluşma!</strong>"</h3> <h3>MONO Müzik ve Eğitim Danışmanlık </h3> <h3><strong>Prof. Leonardo Riveiro HOLGADO - Andrea OSTERTAG - <a href="http://www.onurerol.net/" target="_blank">Onur EROL</a> - Filiz YAŞAR</strong> </h3> <h3><u>Hedef Kitle</u>     </h3> <h3>4 liderin, 4 ayrı atölyede yapacağı çalışmalarda, erken yaş müzik, dans, hareket eğitimcilerine; </h3> <ul> <li> <h3>Çocuklarla Dans Teknikleri ve Yaratıcı Hareket Çalışmaları, </h3> </li> <li> <h3>Oyun Uygulamaları, </h3> </li> <li> <h3>Basamaklı Müzik-Şarkı Çalışmaları, </h3> </li> <li> <h3>Orff Enstrümanları ile Emprovize ve Yaratıcı Müzik Eğitimi </h3> </li> </ul> <h3>verilecektir. Eğitiminde Orff Yaklaşımını kullanan tüm öğretmenler, seminerde öğrencileri ile birebir uygulayabileceği şarkı, oyun ve danslar öğreneceklerdir.</h3> <h3><u>Gün ve Saat</u>     </h3> <h3>27-28 Mart 2010</h3> <h3>09.30 - 17.30</h3> <h3><u>Yer :</u> Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı, Bale Stüdyoları Bahriye Üçok Cad. No:4 Beşevler/ ANKARA</h3> <h3>Kayıt: Adaylar 9 Mart 2010 akşamına kadar; </h3> <h3>İSİM, TEL, ÜYELİK DURUMU, ÖDEME TERCİHİNİ </h3> <h3>zm-bm@hotmail.com / 0534.215 43 98’e mesaj göndererek kontenjan onayı alınmalıdır. Kontenjan onayından sonra kayıt için: İndirimli Nakit Ödemede: Ücretin %50sini 9 Mart 2010, kalanı19 Mart 2010 tarihine kadar aşağıdaki banka hesabına katılımcı ismi belirtilerek yatırılmalıdır:İş Bankası Akay Şubesi (4201), Hesap No 1054439,Zeynep Melis Milli / IBAN TR840006400000142011054439. Kredi Kartı ile Ödemelerde: İlgili kart çekim işlemi kayıt onayı ile aynıgün yapılmalıdır. Taksit işlemi Garanti Bankası kredi kartları ve tüm bankaların BONUS kartlarına uygulanabilmektedir. Diğer kartlara tek çekim yapılabilmektedir.</h3> <h3>İndirimli Nakit ve Taksitli-Kredi Kartı ile ödeme seçenekleri bulunmaktadır. Kişi başı ücretler; Orff Schulwerk eğitim ve Danışmanlık Merkezi Üyelerine: - İndirimli Nakit Ödeme: 230 TL / Kişi</h3> <h3>- Kredi Kartı & Taksitli Ödeme: 250 TL / Kişi (50 TLx5 Taksit)</h3> <h3>Orff Schulwerk Eğitim ve Danışmanlık Merkezi Üyesi Olmayanlara;</h3> <h3>- İndirimli Nakit Ödeme: 240 TL / Kişi</h3> <h3>- Kredi Kartı & Taksitli Ödeme: 260 TL / Kişi (65 TLx4 Taksit)</h3> <h3>Ücretlere; 4 Liderin Vereceği Eğitimler, Katılım Sertifikaları,Kahvaltılar,</h3> <h3>Öğlen Yemekleri, Tatlı ve Kahve Molaları, Çalışma Dosyası, Görsel /</h3> <h3>İşitsel Eğitim Materyali ve KDV dahildir.</h3> <h3>MONO Müzik ve Eğitim Danışmanlık | Melis Milli</h3> <h3>0312. 442-0309 | 0534.215-4398 | zm-bm@hotmail.com / <a href="http://www.mono.tc">www.mono.tc</a></h3> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-65692727297815015522010-02-07T23:07:00.001+02:002010-02-07T23:13:30.354+02:00Yaratıcı drama yoLuyLa sosyâL biLinçLenme…<p align="center"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgUBfY93A0efq-u2_8J-wWHF1FyDBxD3ZPQVYl76DBSXnB_ZPY7sHx25j1ALij7zReQ2fSQ-Dsidyq6R4BeLX9rIgZ9wr_nAaQ500h7zI_iCjqr0JuRhUW4HcsLYYkQmz9gk7n4FvgOFxBP/s1600-h/imaj%5B4%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="imaj" border="0" alt="imaj" src="http://lh3.ggpht.com/_g9H8rb173HI/S28roOBrJ7I/AAAAAAAAFGk/km3x5auXwlI/imaj_thumb%5B2%5D.jpg?imgmax=800" width="415" height="154" /></a> </p> <p align="center"><strong><a href="http://www.istanbuldrama.org.tr/Tr/Index.Asp" target="_blank">Çağdaş Drama Derneği İstanbul Şubesi</a></strong></p> <h3>      Uluslararası  Eğitimde Yaratıcı Drama Semineri ve Kongresi ülkemizde yaratıcı drama ile ilgilenen herkesi bir araya getirmeyi ve yeni öğrenme ortamlarının oluşmasına katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Eylül 2010’da İstanbul’da gerçekleşecek olan 17. Kongrede “<em>Yaratıcı Drama Aracılığıyla Sosyal Bilinçlenme</em>” konusu ele alınacaktır.  </h3> <h3>      17. Uluslararası Eğitimde Yaratıcı Drama Semineri ve Kongresi ile yaratıcı dramanın eğitimde ve farklı disiplinlerde kullanımını tartışmayı, bu alanlarda yaşanan sorunları belirlemeyi ve bu sorunlara (yaratıcı drama temelli çalışmalarla) çözüm üretmeyi amaçlıyoruz. Bireyin çevresindeki sorunların farkına varmasına, onları tanımlamasına, birey olma sorumluluğunu bireyselden toplumsal alanlara taşımasına, bir başka deyişle yaşadığı topluma ve dünyanın gerçeklerine eleştirel bir yaklaşımla bakmasına ve var olanı dönüştürmesine yardım edebilecek, ona özgürleşme pratiği sağlayacak yaratıcı drama temeli olan uygulamaları ve modelleri paylaşmayı, çoğaltmayı istiyoruz. </h3> <h3>      17. Uluslararası Eğitimde Yaratıcı Drama Semineri ve Kongresi yaratıcı dramanın; Araştırma, Uygulama, Kuram, Sorunlar, Yenilikler, Yöntemler, Teknikler, gibi boyutlarda tartışılacağı, farklı disiplinlerle ilişkilendirileceği, bilgi ve deneyimlerin paylaşılacağı bir platform olarak planlanmaktadır. </h3> <h3>      Kongreye bildiri ve poster sunumuyla katılabilir, çalıştay (atölye) ve yuvarlak masa toplantı katılımcısı olabilirsiniz. </h3> <h3>daha fazLa detay için <strong><em><a href="http://www.istanbuldrama.org.tr/Tr/content2.asp?m1=1&m2=17" target="_blank">buRaya</a></em></strong> tıkLayınız.</h3> <h3>Ayrıca <strong><em><a href="http://www.divshare.com/download/10408444-553" target="_blank">bu dosyada</a></em></strong> da kongre hakkında ayrıntılı bilgi ve kongre takvimini bulacaksınız.</h3> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-29664610129314178122010-01-22T00:34:00.001+02:002010-01-22T00:34:02.456+02:00bLoğum BLoXoo’da günün bLoğu oLmuş.<p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisOBMMpWay8NMRuYqJhF0rJw_ZpJDKlX96A7yd9cIITuHZNDDE4Hg9reKa0KEey5iyWqVUGc6strw2Xhe3oElgzCvl1AHQ4KWk-h6viuT8vlXZMCTNUuoC-nZNkPlaJKkdRnjAHXIK3KL-/s1600-h/gununblogu%5B5%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="gununblogu" border="0" alt="gununblogu" src="http://lh4.ggpht.com/_g9H8rb173HI/S1jWVB73F_I/AAAAAAAAFEc/9ztx2iiZRoc/gununblogu_thumb%5B3%5D.jpg?imgmax=800" width="423" height="376" /></a> </p> <p>Türkiye’de sosyaL bir internet pLatformu oLan eski adıyLa BLograzzi, yeni adıyLa <strong><em><a href="http://www.bloxoo.com/" target="_blank">BLoXoo</a></em></strong>’da günün bLoğu oLarak benim bLog seçiLmiş.  Çok teşekkür ediyorum. :)</p> <p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjaSqfUbv4iSHYdI_HLPInespHARDfFcUfvhLRD4y_oK1Xj77Rq6TmOQY0k4aXSf6GIPynh27A8_qBARgd51Cw6Jm5ukhbwwkXYirbumG50YDccMv4iVypDhRbT9w1VPIJnBdBGl9DEEVdr/s1600-h/bloxoo%5B3%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="bloxoo" border="0" alt="bloxoo" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgMR46ORuvFJtO4awnpFEabErhcECsLqigkvMgxQvB9oLKHoKy7e6t7TIfH9wajVELAZhDyMN6bKlAo5RLlVjRRs-5AkPo8IqBLu9S44nwrtIBm_89XssWOQQsqpx1YjuiMZWbeTS_mtJPA/?imgmax=800" width="224" height="81" /></a></p> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-89169323703875389432010-01-19T17:49:00.001+02:002010-01-19T17:50:28.604+02:00Oyun kavramı’ndan drama’ya drama’dan dramatik eğitim’e – Nurhan Tekerek<p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjedaldRVFfcZh_G3HH15iyFr7VCIkwqe2Rcye6NxrC_Jo28ix1dkknx2-Bn3570fBn-wN5q9ttGWyNnBYZOuvu6fhmf5MKtj4RFTqtCqtSVIsA506_OzA8eDTBsG6nCIBPVJ_k0M19yZsM/s1600-h/trinidat%5B5%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; margin: 0px 10px 0px 0px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="trinidat" border="0" alt="trinidat" align="left" src="http://lh6.ggpht.com/_g9H8rb173HI/S1XUagQK9DI/AAAAAAAAFEM/PMvRmrb4C6A/trinidat_thumb%5B3%5D.jpg?imgmax=800" width="331" height="225" /></a> Oyun, mekanik olmayan, irrasyonel bir eylemdir. İnsanda doğal olarak var olan ve onda zevk duygusu uyandıran oyun ve oynama eylemi hayatın her alanına yansımıştır. Hayat da başı ve sonu olan, doğumdan ölüme döngüsel olarak uzanan bir oyundur aslında. Dolayısıyla oyun; kültürün <br />bir alt kodu değil, kültürde önce var olan, kültüre eşlik eden ve kültüre damgasını vuran verili, kendiliğinden bir yaşantıdır. Oyun’un bu niteliği, insanı tanımlayan Homo Faber, Homo Sapiens kavramlarına Homo Ludens (Oynayan İnsan) kavramının eklenmesine neden olmuştur. Oyun’un; <br />belli bir zaman ve mekan çerçevesinde gündelik hayatın dışına çıkarak, gerilim, denge, tartım, birbirinin yerine geçme, karşıtlık, çeşitleme, birbirine eklenme, ayrılma ve çözüm gibi özellikleri, Drama, Tiyatro ve bu sanatların kaynağını oluşturan ritüel ve mitlere de yansır. Oyun gönüllü bir eylemdir ve insanı özgürleştirir. Drama ve Tiyatro Sanatı da, estetik form açısından oyunla pek çok noktada buluştuğu gibi, insanı zenginleştiren ve uygarlaştıran bir eylemdir de. İnsanın, hayatın döngüsel ilerleyişinin bilin- <br />cine varmasını ve bu döngü içinde kendiyle, vicdanıyla ve diğer insanlarla yüzleşmesini sağlayarak insanı araç olmaktan kurtaran bir eylemdir. Tıpkı oyun gibi, birey ve toplum arasındaki etkileşimi sağlayan bir ifade biçimidir. </p> <p><a href="http://lh5.ggpht.com/_g9H8rb173HI/S1XUv2ocAaI/AAAAAAAAFEQ/y69fwcQvQrE/s1600-h/gosteri%5B4%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; margin: 0px 0px 0px 10px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="gosteri" border="0" alt="gosteri" align="right" src="http://lh5.ggpht.com/_g9H8rb173HI/S1XUw0ew5nI/AAAAAAAAFEU/c7oikqqJcM8/gosteri_thumb%5B2%5D.jpg?imgmax=800" width="322" height="219" /></a> Oyun ve Drama, insanı baskı altında tutan engelleri ortadan kaldırarak, yaratıcılığı ve düş gücünü ateşler. Böylece insan kendine özgü ve farklı olduğu bilincine erişir. Farklılıklar bir araya gelerek daha zengin, insancıl ve uygar bir toplumu oluşturur. Böylesine anlamlı bir işlevi olan ve içinde oyunu barındıran drama ve tiyatro sanatından eğitim alanında da yararlanılmaktadır, yararlanılmadır da. Çağımızın mekanikleşen, araçsallaşan ve yabancılaşan insanına alternatif ancak bu yolla oluşturulabilir. Bireyi körleştiren, geleneksel, kalıplaşmış değerler, engeller ve dayatmalarla dolu bir hayat biçimine karşı çıkmanın, daha insancıl bir hayatta, daha barışçıl bir dünyada yaşayabilmenin yolu, yaratıcı, özgür, duyarlı, insan olduğunun bilincine varmış bireylere sahip olmaktan geçmektedir. Bu yüzden Eğitimde Drama, Yaratıcı Drama, Eğitimde Tiyatro, Oyun, Eğitsel Drama gibi farklı isimlerle eğitim programlarında yer alan Dramatik Eğitim ve Drama, hem bir öğretme yöntemi, hem de kişinin özgüven, özbilinç, <br />özdisiplin geliştirmesi ve özgürleşerek kendini ifade edebilmesi yolunda kullanılmaktadır</p> <p>Doç. Dr. Nurhan TEKEREK <br />Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi / Bursa</p> <p>yazının tamamını pdf uzantıLı oLarak <em><a href="http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/13/194/1536.pdf" target="_blank">buRadan</a></em> indirebiLirsiniz.</p> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-28385576820028324402010-01-15T01:55:00.001+02:002010-01-15T01:56:32.123+02:00afrikaLı hayvanLar - oRigami<p><a href="http://lh5.ggpht.com/_g9H8rb173HI/S0-vA5i2E7I/AAAAAAAAFAg/Nc37RSc7h7A/s1600-h/africaanimals%5B3%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: block; float: none; margin-left: auto; border-top: 0px; margin-right: auto; border-right: 0px" title="africaanimals" border="0" alt="africaanimals" src="http://lh4.ggpht.com/_g9H8rb173HI/S0-vCR43mHI/AAAAAAAAFAk/DnOLdNcegsk/africaanimals_thumb%5B3%5D.jpg?imgmax=800" width="275" height="340" /></a> </p> <p align="center">11.626 kb’Lık pdf uzantıLı dökümanı <strong><em><a href="http://www.divshare.com/download/10176142-f03" target="_blank">buRadan</a></em></strong> indirebiLirsiniz</p> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-52483773233110551902010-01-15T00:12:00.001+02:002010-01-15T00:12:34.413+02:00Psk. Berrak Artemiz liderliğinde psikodrama grup terapisi çalışması<p><b>YETİŞKİNLERLE </b><b>GRUP TERAPİSİ ( PSİKODRAMA ) ÇALIŞMASI</b></p> <p><b></b>Psk. Berrak Artemiz liderliğinde gerçekleşecek olan <b>psikodrama</b> grup terapisi çalışmasına ilişkin bilgiler aşağıdaki gibidir. </p> <p><u>Yer:</u> Terap-ist ( İstanbul’un Terapi Merkezi )</p> <p><u>Tarih: </u>01 Şubat 2010 ( Pazartesi )<u></u></p> <p><u>Saat: </u>18:30-20:30</p> <p><u>Süre:</u> Çalışma 10 oturum şeklinde ( her hafta bir oturum ) planlanmıştır. Her oturum 2 saat sürecektir. </p> <p><u>İletişim ve kayıt</u>: </p> <p>0216 388 02 88</p> <p><a href="http://lh6.ggpht.com/_g9H8rb173HI/S0-WzXBligI/AAAAAAAAFAY/GZ42EHH-Y8E/s1600-h/terapist%5B3%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: block; float: none; margin-left: auto; border-top: 0px; margin-right: auto; border-right: 0px" title="terapist" border="0" alt="terapist" src="http://lh4.ggpht.com/_g9H8rb173HI/S0-W0NyIg3I/AAAAAAAAFAc/D70xRLbuB50/terapist_thumb%5B1%5D.jpg?imgmax=800" width="283" height="148" /></a> </p> <p><a href="http://www.terap-ist.com/">www.terap-ist.com</a></p> <p>Spontanlık, yaratıcılık ve eylem dinamiklerini temel alan Psikodrama; kişilerin ilişkilerini, bu ilişkilerde yaşadıkları sorunları, çatışmaları ve kendi iç dünyalarını spontan bir biçimde, bir oyunun içinde rol alarak incelemelerini ve farkındalığa ulaşmalarını sağlamayı hedefleyen bir grup terapisi yöntemidir.</p> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-22161950487351029232010-01-09T23:53:00.001+02:002010-01-09T23:53:11.251+02:00oRigami – hazine sandığı<p><a href="http://lh6.ggpht.com/_g9H8rb173HI/S0j6whQXQrI/AAAAAAAAE-M/I3o9hDhirE8/s1600-h/origamii%5B4%5D.jpg"><img style="border-right-width: 0px; display: block; float: none; border-top-width: 0px; border-bottom-width: 0px; margin-left: auto; border-left-width: 0px; margin-right: auto" title="origamii" border="0" alt="origamii" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjPh-CyjgNHoL2m0-YtPirAbZr6ujcc4KQEDX17n3R8dD3FBI5nvSet0-rQtXJsTztAex3FjQVFSO6lzNNxd0tyFt6FfmzVOmDlWtS6XdjCk5rUN-pzYbAOWMsXvdW2vW9MXOdqI82b6OJA/?imgmax=800" width="288" height="350" /></a></p> <p align="center">Origami Treasure Chest <br />By Keiji Kitamura <br />Publisher: Japan Publications Trading ( 1991-04-15 ) | 80 pages | PDF | 5 MB</p> <p align="center"><strong><a href="http://www.divshare.com/download/10102809-d10" target="_blank">dowNLoad</a></strong></p> <p align="center"><strong>ve ayrıca</strong> <strong><a href="http://bisgen.blogspot.com/search/label/oriGami" target="_blank">===></a></strong></p> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-18636007870875181662010-01-04T10:24:00.001+02:002010-01-04T10:24:43.059+02:00Türkiye’de yaratıcı drama’nın tarihi…<p>22 Kasım 2009 tarihinde; Murat Atak'ın hazırlayıp sunduğu "<strong>Atölye</strong>" isimli programa <strong><em><a href="http://www.yaraticidrama.org/content/view/156/76/" target="_blank">İnci San</a></em></strong>, <strong><em><a href="http://www.yaraticidrama.org/content/view/338/142/" target="_blank">Ömer Adıgüzel</a></em></strong>, <strong><em><a href="http://yaratici-drama.blogspot.com/2009/06/ilkogretim-derslerinde-yaratc-drama.html" target="_blank">Ayşe Okvuran</a></em></strong> ve <strong><em><a href="http://yaratici-drama.blogspot.com/2009/06/ilkogretim-derslerinde-yaratc-drama.html" target="_blank">Ali Kırkar</a></em></strong> konuk oldular. Programda Türkiye'de yaratıcı dramanın tarihi, <strong><em><a href="http://www.yaraticidrama.org/" target="_blank">Çağdaş Drama Derneği</a></em></strong>'nin kurulması, eğitimde/ tiyatroda/sosyal yaşamda kullanımına yönelik paylaşımlarda bulundular.</p> <p>KanaL B ‘de yayınLanan programın görüntüLerine <strong><em><a href="http://www.kanalb.com.tr/arsivliste.php?Program=1&islem=izle&K=KanalBProgramlar/atolye&D=22112009atolye&PLAYER=MediaPlayer" target="_blank">şuRadan</a></em></strong> uLaşabiLirsiniz.</p> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-46800096889015781962009-12-21T17:45:00.001+02:002009-12-21T17:45:50.002+02:00drama ve oyun arasındaki farkLar<h3>1. Dramada belli eğitsel, sanatsal v.b. hedef ve amaçlar vardır ve bunlar lider ya da öğretmen tarafından belirlenir. Oyunda çoğunlukla belli bir amaç olmayabilir.</h3> <h3>2. Drama bir grup yaşantısıdır. Oyun tek başına da oynanabilir.</h3> <h3>3. Dramada çok kesin kurallar yoktur. Kurallar esnektir. Katılımcıların kendilerinden bir şeyler katmalarına izin verilir. Ödül veya yanlış yapma söz konusu değildir. Oyunlarda en basitten karmaşığa kadar birtakım kurallar vardır. Kurallara uymayanlar oyun dışında bırakılabilir.</h3> <h3>4. Dramanın bir başlangıç ve sonuç bölümü olmayabilir. O anda yaratılır. Ortaya çıkan ürün ilk kez oluşur. Oyunda bir başlangıç ve sonuç vardır. Çoğunlukla bir başarı söz konusudur.</h3> <h3>5. Dramada doğru – yanlış, güzel – çirkin v.b. yoktur. Sonuç değil, süreç önemlidir. Oyunlarda çoğunlukla sonuç önemlidir.</h3> <h3>6. Dramada bir lider (öğretmen) vardır. Grubun kendini keşfetmesine, geliştirmesine, kendini ortaya koymasına rehberlik eder. Oyunda yönlendirici yoktur. Bu görevi daha çok oyunculardan biri üstlenir.</h3> <h3>7. Eğitimde dramada, hiçbir zaman, bir şeyi olduğu gibi kabul etme, öykünme söz konusu değildir. Çocuk oyunlarında öykünme vardır.</h3> <h3>8. Dramada tekrar vardır. Ancak yapısal anlamda farklılaşma yoktur.</h3> <h3>9. Dramada estetik kaygı belirgindir. Bunun için sürecin içinde ve sonunda estetik biçimlere ulaşılabilir. Oyunda estetik kaygıdan çok, rahatlama, enerji boşalımı gibi ögeler yer alır.</h3> <h3>10. Drama sürecinde gözden geçirme ve tartışma yer alır. Oyunda ise bu ögeler yer almaz.</h3> <h3>11. Drama ve oyunun ortak özelliği ise belli kurallar içinde sonsuz özgürlükler içermeleridir</h3> <em><a href="http://www.kpss10.com/" target="_blank">kaynak</a></em> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-45159693388953518132009-12-21T17:32:00.001+02:002009-12-21T17:34:47.946+02:00aktif öğretim yöntem ve teknikLeri<h3>AKTİF ÖĞRETİM YÖNTEM VE TEKNİKLERİ ( <em><a href="http://www.kpss10.com/Forum/forum_posts.asp?TID=4682&=egitimde-yeni-yaklasimlar-ve-teknikler.html" target="_blank">kaynak</a></em> )</h3> <h3>Kavram Haritaları:</h3> <p> Kavram haritaları bilginin zihinde somut olarak düzenlenmesini sağlayan bir araçtır. Kavramlar, olayları, insanları, eşyaları ve düşünceleri benzerliklerine göre gruplandırdığımızda gruplara verilen isimdir. Kavram haritaları 6-8 yaş için biraz ağır bir tekniktir. Sınırlılıkları daha az olan zihin haritaları bu yaş grubunda daha fazla yarar sağlamaktadır. </p> <h3>Zihin Haritaları:</h3> <p> Konunun ana noktalarını ve diğer kavramlarla ilişkisini gösterir. İstenen kelime yazılır. Çember içine alınarak bir merkez oluşturulur. İlgili kelime, kavram tür ya da her şey çıkarılan okların ucuna yazılabilir. </p> <h3>Karşılaştırma Tablosu:</h3> <p> Yaş, özellik, liste ya da kavramların belirli yönergelere göre benzerlik ya da farklılıklarının belirlenmesi amacıyla hazırlanmış çizelgelerin karşılaştırıldığı tablolardır. </p> <h3>Zincir Haritaları:</h3> <p> Konu ya da olayların bir birine zincir biçiminde eklendiği, neden sonuç ilişkisi içinde olay ya da durumların verildiği haritalardır. </p> <h3>Venn Şeması:</h3> <p> İki kavram, olay ya da özellik arasındaki benzerlik ve farklılıklarının belirlenmesinde ve şema şeklinde ifade edilmesinde kullanılır. </p> <h3>Akış Haritası:</h3> <p> Belli bir kronoloji, olay ve tarih sıralaması olduğunda kullanılan bir şemadır. </p> <h3>Pazıl (puzzle)- yapboz:</h3> <p> Kavram, olay ya da özelliklerin bir bütünün parçaları olduğunu vurgulamak istediğimizde kullanabileceğimiz bir tür şemadır. </p> <h3>Örümcek Haritalar:</h3> <p> Belli bir kavram, olay ya da durumun alt başlıkları ile birlikte örümcek biçiminde şemalaştırıldığı bir tekniktir. </p> <h3>Özetleme:</h3> <p> Bilgiyi anlamlandırmaya, sadeleştirmeye ve gerçek özü alarak uzun süreli belleğe anlamlı olarak yerleştirilmesine yarayan bir tekniktir. </p> <h3>Buluş Yolu :</h3> <p> Öğretmen örnekler vermesi, öğrencilerin betimlemesi, tekrar verilen örneklerdeki benzerlikleri bulmaları bir sonraki adımda zıt örnekleri karşılaştırmaları, ilişkileri tanımlama ve özellikleri ifade etme biçiminde özetlenebilecek bir öğretim stratejisidir.. Öğrencilerde merak uyandırılma önemlidir. </p> <h3>Araştırma :</h3> <p> Öğrenci problemi tanımlar. Alternatif çözümler üretir, çözümleri araştırır, veri toplar, değerlendirir ve sonuca ulaşır. </p> <h3>Tartışma :</h3> <p> Dinleme, sorgulama, fikir alışverişi ve bir konuyu değerlendirme gibi etkinlikleri içerir. Öğrencileri okudukları ve öğrendikleri konular üzerinde düşünmeye iten, anlaşılmayan konuların açıklanmasına yarayan bir yöntemdir. Öğrencilerin düşünmeleri, fikir üretmeleri ve bunu rahatlıkla ifade etmeleri öğrenmeyi öğrenme için istenen süreçlerdir. </p> <h3>Grup Çalışması:</h3> <p> 4-10 arası öğrencinin bir problem veya konuyu keşfetmek, araştırmak ve rapor etmek için yaptığı çalışmalardır.Amaç, öğrencilere demokratik ve sosyal bir ortamda birlikte çalışma alışkanlığı kazandırmaktır. </p> <h3>Münazara:</h3> <p> İki ekibin bir konuyu ele alarak dinleyiciler ve jüri önünde karşı tezi savunmalarıdır. Karşı grubun savunusu çürütülmeye çalışılır. Hem bireysel hem grupla ön hazırlık gerektirir. </p> <h3>Panel:</h3> <p> Bir grubun üyeleri belli bir konu ya da sorun üzerinde araştırma yaparlar, buldukları verileri inceler ve ön hazırlıktan yararlanarak görüşlerini sırayla açıklarlar. Sonunda soru cevap turu yapılır. </p> <h3>Açık Oturum:</h3> <p> Bir grup bir masa etrafında tartışır. Dinleyiciler tartışmaya katılamazlar. </p> <h3>Forum:</h3> <p> Bir grup sunu yapar. Sonunda dinleyiciler konuya ilişkin sorular sorarlar. Tartışmaya dahil olurlar. </p> <h3>Soru- Cevap :</h3> <p> Doğru soru, doğru düşünmeyi ve doğru cevap vermeyi sağlar. Etkili soru, problem çözme, yordama ve karar vermede düşünme sürecini kolaylaştırır. </p> <h3>Beyin Fırtınası :</h3> <p> Bir probleme çözüm getirmek ve çeşitli konularda fikir ve düşünce üretmek için kullanılan bir öğretim tekniğidir. Önemli olan çok sayıda fikir ve düşünce üretmektir. Fikirler iyi, kötü, doğru, yanlış yargılamasından bağımsız olarak üretilir. Önemli olan üretilen fikirlerin sayısıdır. </p> <h3>Yaratıcı Drama:</h3> <p> Doğaçlama, rol oynama ve tiyatro tekniklerinde yararlanarak öğrencilerin bir yaşantıyı, bir olayı, bir fikri veya soyut bir kavramı oyunsu süreçlerde canlandırmasıdır. Yaratıcı dramanın ısınma aşamasında tanışma, kendini tanıma ve tanıtma, duyu, gözlem, algı, beden, güven, imgelem ve iletişim etkinlikleri kullanılır. Bu etkinlikler, hayat bilgisinin her boyutunda kullanılabilecek, dersi daha yaşantıya dönük, daha etkili ve daha kalıcı kılacak türde çalışmalardır. </p> <h3>Rol Oynama:</h3> <p> Öğrencinin bir başkasının kimliğinde onun gibi davranması ve onun sözleri ile konuşmasıdır. Rol kartları daha etkili kullanımını sağlar. </p> <h3>Örnek Olay:</h3> <p> Gerçek hayatta karşılaşılan bir problemin sınıf ortamında çözülmesi ya da yaşanan örneklerin tartışılması yoluyla öğrenmenin sağlanmasıdır. </p> <h3>Proje Çalışması:</h3> <p> Öğrencilerin belli bir konuda öğrenilenleri sentezleyerek ve gerektiğinde yeni bilgilere ulaşarak yeni bir ürün ortaya koymalarıdır. Örneğin öğrencilerden geleceğin iletişim aracını tasarlamaları istenebilir. </p> <h3>Gösterip Yaptırma:</h3> <p> Bir aracın bir gerecin çalıştırılmasını gösterme ve daha sonra öğrencilerden aynı işlemi yapmalarını bekleme ilkesine dayanan bir öğretim tekniğidir. Gösterip yaptırma tekniği öğrenci merkezlidir </p> <h3>Benzetim Tekniği (Simülasyon) :</h3> <p> Öğrencilerin sınıf içinde bir konuyu gerçekmiş gibi ele alıp üzerinde çalıştıkları bir tekniktir. Pilotların uçak modelleri ile yetiştirilmeleri örnek olarak verilebilir. </p> <h3>Nesi Var: </h3> <p>Sınıf ortamında farklı amaçlarla kullanılabilecek eğitici bir oyundur. Öğrenciler ebe seçilen öğrenciden gizli olarak bir kişi, eşya ya da kavram belirlerler. Ebe olan öğrenci “nesi var?” sorusunu yönelterek öğrencilerin belirledikler eşya, kişi ya da kavramı bulmaya çalışır. </p> <h3>Ben Kimim:</h3> <p> Farklı amaçlar için kullanılabilecek eğitici bir oyundur. Seçilen bir kişi, bir hayvan ya da tarihsel bir karakter rolünde söylenen üç özellikten sonra gruba “ben kimim?” sorusu yöneltilir. </p> <h3>Ben Neyim:</h3> <p> Farklı amaçlar için kullanılabilecek eğitici bir oyundur. Seçilen bir cansız nesne rolünde söylenen üç özellikten sonra gruba “ben neyim?” sorusu yöneltilir. </p> <h3>Öykü Tamamlama:</h3> <p> Başı,sonu ya da ortasından bir bölümü verilen öykünün öğrenciler tarafından sözel,yazılı ya da görsel olarak tamamlanması istenir. </p> <h3>Vızıltı Grupları:</h3> <p> Küçük öğrenci gruplarının verilen bir konu üzerinde belirli bir süre görüşmeleri, tartışmaları, seçecekleri bir sözcü aracılığı ile grup görüşlerini diğer arkadaşlarına aktarmaları esasına dayanan bir grup çalışmasıdır. Gruptaki kişi sayısı ve süreye dayalı olarak yönteme ad verilir. Örneğin “vızıltı 66” yöntemi. </p> <p>Grup dinamiğine dönük bir ön çalışmadır. Öğrenciler gözleri kapalı olarak resim çizerler. </p> <h3>Grup Resmi:</h3> <p> Konu ya da tema sonunda gerçekleştirilebilecek grup dinamiğine dönük bir çalışmadır. Grup üyeleri çember biçiminde yan yana otururlar. Öğretmenin verdiği yönergeye uygun olarak grubun her üyesi bir figür çizer ya da ekleme yapar. </p> <h3>Grup Şiiri:</h3> <p> Konu ya da tema sonunda gerçekleştirilebilecek grup dinamiğine dönük bir çalışmadır. Grup üyeleri çember biçiminde yan yana otururlar. Öğretmenin verdiği yönergeye uygun olarak grubun her üyesi şiire bir dize yazar. Son aşamada öğretmen şiiri yüksek sesle okur. Beyin fırtınası yöntemi ile şiire bir başlık bulunur. </p> <h3>Düşün-Tartış- Paylaş:</h3> <p> Verilen yönergeye uygun olarak öğrenci ilk aşamada kendisi düşünür. Sonra sıra arkadaşı ile düşüncelerini paylaşarak beraber yeni bir görüş geliştirirler. Son aşamada görüşlerini tüm sınıf arkadaşları ile paylaşırlar. </p> <h3>Düşün-Tartış- Yaz :</h3> <p> Verilen yönergeye uygun olarak öğrenci ilk aşamada kendisi düşünür. Sonra sıra arkadaşı ile düşüncelerini paylaşarak beraber yeni bir görüş geliştirirler. Son aşamada ulaştıkları görüşlerini beraber ya da yalnız olarak yazarlar. </p> <h3>Bilinen Şarkıya Yeni Söz Yazma:</h3> <p> Belirlenen bir konuda sözlerini bildikleri bir şarkının sözlerini değiştirmeleri istenir. </p> <h3>Diyalog Tamamlama:</h3> <p> Belli bir resim ya da metinde boş bırakılan diyalog cümlelerinin tamamlanmasıdır. </p> <h3>Renk Kartları: </h3> <p>Öğrencilere kırmızı yeşil kartlar dağıtılır. Ortada yapılan bir sunu, doğaçlama ya da düz bilgi aktarımı sırasında katıldıkları tutum ve davranışlar için yeşil, katılmadıkları için kırmızı kart gösterirler. </p> <h3>Kart Oyunları / Kart Eşleştirme:</h3> <p> Olgu, olay ya da kavramların hatırlanmasını kolaylaştırmak için kullanılır. Grupla ya da bireysel çalışılabilir. Birbiri ile ilgili kartları eşleştirmeleri istenir. </p> <p>Kartlar genellikle şu şekillerde hazırlanır: </p> <p>• Kartın bir yüzünde K harfi arka yüzünde kış resmi olabilir. </p> <p>• Bir yüzüne bir sözcük yazılır. Arka yüzünde tanımı yapılır. </p> <p>• Kartın bir yüzüne tarih, diğer yüzüne olayın geçtiği yer belirtilir. </p> <p>• Bir karta soru, diğerine yanıtı yazılabilir. </p> <p>• Bir karta hayvan resmi, diğerine yuvasının resmi, bir diğerine besinin resmi konulabilir. </p> <h3>Flaş Kart: </h3> <p>Konu girişlerinde öğretmen konuyu ana hatları ile özetleyen kartlar (karton, ambalaj kağıdı ) hazırlayarak derse bu kartlara dikkat çekerek giriş yapabilir. Resim, yazı, kolajlar , sürpriz keseleri, görev zarfları ile bu kartlar renkli, eğlenceli bir hale getirilebilir. </p> <h3>Soru Turu:</h3> <p> Öğrenci seçtiği bir arkadaşına kendi hazırladığı bir soruyu sorar. Arkadaşı önce bu soruyu cevaplar, sonra kendi hazırladığı bir başka soruya istediği bir arkadaşına yöneltir. </p> <h3>Otobiyografi:</h3> <p> Öğrencilerden yazılı olarak öz geçmişlerinin istenmesidir. Tamamen açık uçlu olabileceği gibi bazı sorularla sınırlandırılabilir. </p> <h3>Rüya Tekniği / Rüya Kaydı:</h3> <p> Konu ile ilgili bir karakterin rüya ya da kabusunun canlandırılması, resimlendirilmesi ya da yazılması esasına dayanır. </p> <h3>Yaratıcı Yazma:</h3> <p> Öğrencilerden konuyla ilgili bir sözcük söylemeleri istenir. Sözcükler yazı tahtasına yazılır. Sadece bu sözcükleri kullanarak şiir, öykü ya da slogan yazmaları istenir. </p> <h3>Zihinde Canlandırma:</h3> <p> Öğrencilerden öğrendiklerini gözlerinin önüne getirmeleri istenir. Bu yönerge eşliğinde öğretmenin verdiği konuyu da gözlerinin önünde canlandırabilirler. Ailemiz konusunda “gözlerinizi kapatıp ailenizle geçirdiğiniz en güzel günü düşünün,” denilebilir. </p> <h3>Dedikodu Halkası:</h3> <p> Belli bir konuda öğrencilerin ilgili kahramanla ilgili haberi kulaktan kulağa yaymaları istenir. İlgili kişinin ne hissettiği ve dedikodunun yanlışlığı üzerine konuşulabilir. </p> <h3>Gazete Çıkarma:</h3> <p> Öğrencilerden gazete çıkarmaları ve konu ile ilgili hazırladıkları gazete haberini gazeteye manşet yapmaları istenir. </p> <h3>Gazete Haberi:</h3> <p> Sınıfa birçok gazete getirilerek konuyla ilgili haber kupürlerini kesmeleri istenir. </p> <h3>Görüşme Yapma:</h3> <p> Belirlenen konu ile ilgili bazı kişilerle görüşmeleri ve önceden hazırladıkları soruları yöneltmeleri istenir. </p> <h3>Başlık Bulma:</h3> <p> Verilen bir öykü, şiir ya da düz yazıya başlık bulmaları istenir. </p> <h3>Yanlışı Bulma:</h3> <p> Verilen bir öykü, şiir ,düz yazı, fotoğraf ya da resimdeki yanlışları bulmaları istenir. </p> <h3>Tavsiyede Bulunma:</h3> <p> Öğrencilerin işlenen konuda ilgili kişilere tavsiyede bulunmaları istenir. Örneğin çirkin ördek yavrusuna tavsiyede bulunurlar. </p> <h3><font color="#ff0000">Kırmızı</font> Koltuk:</h3> <p> Öğrencilerden işlenen konuda ilgili kişiyi sorgulamaları ve yanlışını söylemeleri istenir. Örneğin yalancı çoban hikayesindeki çobanın sorgulanması. </p> <h3>Heykel Çalışmaları:</h3> <p> Verilen kavram ya da yönergeye uygun herhangi bir heykel formunda donulur. Öğretmen öğrenciye omzuna dokunarak konuya uygun bazı sorular sorabilir. Örneğin: Nerdesin? Adın ne? Neden yapılmışsın? Seni kim yapmış? Ne olmasını isterdin? </p> <h3>Donuk imge:</h3> <p> Verilen bir fotoğraf ya da resimdeki nesne ya da kişilerin, heykel formunda donularak canlandırılmasıdır. Öğretmen öğrenciye omzuna dokunarak konuya uygun bazı sorular sorabilir. Örneğin: Ne düşünüyorsun? Ne hissediyorsun? Tek kelime söyle! Nesin? Kimsin? </p> <h3>Ayna Çalışmaları:</h3> <p> Eşlerin karşılıklı olarak aynaya bakar gibi bir birini taklit etmesidir. Sırayla yönlendirici olabilecekleri gibi aynı anda bir birlerine uygun davranmaları istenebilir. Oturdukları yerden yapılabileceği gibi mekan uygunsa müzik eşliğinde hareket serbest bırakılarak da yapılabilir. </p> <h3>Sessiz Canlandırma:</h3> <p> Verilen bir konu, kavram, film adı ve benzerini sadece beden dilini kullanarak canlandırma yöntemidir. </p> <h3>Sessiz Sinema:</h3> <p> Sessiz canlandırmaya benzer. Ancak daha simgesel bir anlatım söz konusudur. Amaç sadece canlandırılan kitap ya da film adının grup arkadaşları tarafından bilinmesini sağlamaktır. </p> <h3>Slogan Oluşturma:</h3> <p> Öğrencilerden bireysel ya da grupla öğrenilen konuya dönük etkileyici bir cümle oluşturmaları istenir. Sloganda konunun ana düşüncelerinin geçmesi gerektiği fark ettirilir. Öğretmen farklı konularda örnek sloganları söylemeli, tahtaya yazmalıdır. </p> <h3>Reklam Hazırlama:</h3> <p> İşlenen konuya ilişkin televizyonda ya da gazetede yer alacak tanıtıcı bir reklam tasarısı hazırlamaları istenir. Örneğin açılacak yeni sebze müzesinin tanıtım reklamlarını hazırlamaları, istenir. </p> <h3>Resim Yapma:</h3> <p> Konuya, şiire, kavrama uygun resim yapmaları istenir. </p> <h3>Şiir/ Öykü Yazma:</h3> <p> İşlenen konunun önemli noktalarını yansıtan bir şiir ya da öykü yazmaları istenir. </p> <h3>Resim / Fotoğraf Yorumlama: </h3> <p>Verilen resim ya da fotoğrafla ilgili görüşlerini açıklamaları istenir. </p> <h3>Sınıflama:</h3> <p> Öğrencilerin belli bir konuda bilgi toplamaları ve onları sınıflayarak sunmaları istenebilir. Örneğin sigaranın zararları. </p> <h3>Örnek Verme:</h3> <p> Konu ile ilgili ya da konunun tam aksi yönde örnekler istenir. </p> <h3>Kendini Değerlendirme:</h3> <p> Neyi ne kadar öğrendiklerini ya da ne kadar geliştiklerini kendilerinin değerlendirmesidir. </p> <h3>Bulmaca:</h3> <p> Gazetelerin bulmaca sayfalarındaki tüm bulmacalar öğretime uyarlanabilir. </p> <h3>Problem Çözme:</h3> <p> Konuya ilişkin verilen problemi problem çözme basamaklarını takip ederek çözmesi istenir. </p> <h3>Güncel Bağ Kurma:</h3> <p> Konuya ilişkin örnek istenir, anılar, deneyimler konuşulur. </p> <h3>Deney:</h3> <p> Verilen adımlardan hareketle öğrencinin bizzat işlem yapması ve sonuca ulaşmasıdır. </p> <h3>Alan Gezileri:</h3> <p> Öğrencilerin öğrenilenlerle ilgili mekanlarda yaptıkları inceleme gezileridir. Gezi gözlem kayıtları tutulması önemlidir. </p> <h3>Benzeşim (Analoji):</h3> <p> Öğrencilerin öğrendiklerini farklı bir alanda tamamen ilgisiz bir olay ya da duruma benzetmeleridir. Örneğin beslenme konusunu araba- benzin ilişkisine benzetme. </p> <h3>Şarkı Yapma:</h3> <p> Öğrenciler konuya uygun şarkı sözü yazar ve bestelerler. </p> <h3>Duydunuz mu:</h3> <p> Konu ile ilgili “duydunuz mu?” ile başlayan bir cümle söylemeleri istenir. </p> <h3>Birine Öğret/ Akran Eğitimi: </h3> <p>Öğrendiği bir şeyi birisine öğretmesi sonrada öğretip öğretemediğini değerlendirmesi istenir. </p> <h3>Sınav- Ödev Okuma:</h3> <p> Birbirlerinin ödevini ya da sınav kağıdını değerlendirirler. </p> <h3>Gözlem:</h3> <p> Her hangi bir olayın, varlığın, gözlenmesi ve gözlem sonuçlarının kaydedilmesidir. Gözlemin etkili olabilmesi için ön bilgi olmalı ve planlama yapılmalıdır. </p> <h3>İnandırma:</h3> <p> Belli bir konuda bir diğerini ikna etmesi istenir. </p> <h3>Haber Toplama:</h3> <p> Öğrencilerin işlenen konuyla ilgili basında çıkan haber, makale, resim ve fotoğrafları toplayarak sınıfa getirmeleri ve öğrendiklerinin ışığında sunmaları, tartışmaları istenir. </p> <h3>Basın Toplantısı:</h3> <p> Öğrencilerin bazıları konuşmacı bazıları ise basın mensubu olur. İlgili konu ile basın açıklaması yaparlar. Örneğin tüketici hakları konusunda olabilir. </p> <h3>Koleksiyon Hazırlama:</h3> <p> Öğrencilerden ilgili konuda koleksiyon hazırlamaları istenir. </p> <h3>Mahkeme:</h3> <p> Belirlenen konuya yönelik sınıf ortamında bir mahkeme kurulur. Taraflar, sanıklar, şahitler seçilir. Örneğin çevrecilik konusu işlenebilir. Komik unsurlardan yararlanılır. Yere tüküren Ahmet Efendiyi, çevreci Ayşe Hanım mahkemeye vermiş olabilir. </p> <h3>Öğretmenin Role Girmesi:</h3> <p> Öğretmenin bir canlandırma sırasında olayın akışını değiştirmek ya da dolaylı olarak öğrencileri yönlendirmek için kritik rolleri üstlenmesi tekniğidir. </p> <h3>Uzman Görüşü:</h3> <p> Belli bir konuda öğrencilerden uzman rolüne girerek görüş bildirmeleri istenebilir. </p> <h3>Öğrenme Galerisi:</h3> <p> Değerlendirme ve pekiştirme amacı ile kullanıla bilecek işlevsel bir tekniktir. Uygulama adımları şu şekilde sıralanabilir: </p> <p>• Öğrencilerin küçük gruplara ayrılması </p> <p>• Grupların öğrendiklerini gözden geçirmesi </p> <p>• Bunları listelemesi, </p> <p>• Duvara asmaları </p> <p>• Tüm grupların listelerinin incelenmesi </p> <p>• Eklemeler yapılması </p> <h3>Sıcak-Soğuk Oyunu:</h3> <p> Öğrencinin doğru yere, kartona ya da yazıya gittiğinde sıcak, yanlışa gittiğinde soğuk denilerek doğru cevaba ulaşmasının sağlandığı işlevsel bir oyundur. </p> <h3>Tombala:</h3> <p> Konunun sözcükleri ya da kavramları tombala kartlarına yazılır. Bazıları boş bırakılır. Öğretmenin söylediği, tanımladığı, örneklediği sözcük ya da kavram kapatılır. Kartındaki tüm sözcükleri kapatan öğrenci “tombala!” der. </p> <h3>Hazineyi Bul:</h3> <p> Konunun ya da konu ile ilgili problemlerin çözümünün parçalanması, sınıfın çeşitli yerlerine saklanması, belli yönerge ve krokilerden hareketle öğrencilerin yanıtlara ulaşması şeklinde gerçekleştirilen eğlenceli ve yaşantıya dayalı bir tekniktir. </p> <h3>Poster/ Afiş Hazırlama: </h3> <p>Konuya dönük olarak, öğrencilerden renkli karton, boya ve benzeri malzeme ile öğrendiklerini yansıtan bir çalışma yapmaları istenir. Bu tarz çalışmalarda öğretmen mutlaka yeterli sayıda örneği sınıfa getirmelidir. </p> <h3>Mektup Yazma:</h3> <p> Öğrencilerden öğrenilen konuya dönük ilgili bir kişiye, mektup yazmaları istenir. </p> <h3>Bilgi Kartları:</h3> <p> Öğrencilere bazı konularla ilgili soruların yazılı olduğu kartlar dağıtılır. Öğrenciler su soruları yanıtlarlar.Bu kartlar ilgili panolara asılır. </p> <p>Bu derste....................................keşfettim. </p> <p>Bu derste ......................................benim için çok zordu. </p> <p>Bu derste öğrendiğim ..............................................beni çok etkiledi. </p> <h3>Son Söz:</h3> <p> Öğretmen büyük bir kartonun ortasına konunun adını yazar. Kartonu dört bölüme ayırarak her bölüme bir yönerge yazar. Öğrenciler küçük kağıtlara her yönerge için bir cevap yazar ve ilgili bölüme yapıştırırlar. </p> <p>Bu konuda öğrendiğin 4 şey yaz. </p> <p>Bu konuda en çok hoşlandığın şeyi yaz. </p> <p>Bu öğrendiklerini nerede kullanacaksın, yaz. </p> <p>Bu konu ile ilgili bir resim yap. </p> <h3>Soru Bankası:</h3> <p> Öğrenciler konu ile ilgili sorular yazarlar. Sorular bir bankada toplanır. Sıra ile çekilerek sorulur, yanıtlanır. </p> <h3>Bilgi Yarışması: </h3> <p>Öğretmenin hazırladığı ya da öğrencilerin soru bankasından alınan on soru numaralanır. Tahtaya on numara yazılır. Sütunun diğer yanına da iki grubun (önce grup adı alırlar) adı yazılır. Birbirlerine sorulacak soru numarasını söyleyebilecekleri gibi kendi soru numaralarını da söyleyebilirler. Her soru sorulduktan sonra üzerine çarpı atılır. Öğretmen kendi seçtiği iki soruyu altın soru ilan edebilir. Öğrencilerde altın soru bulma heyecanı oluşur. Sorular kartonlara yazılarak tahtaya yapıştırılabilir. Her seferinde çevrilerek açılır. </p> <h3>RULMAN TEKNİĞİ </h3> <p>Rulman konuşma halkası gibi öğrenciler çember şeklinde dizilirler . Ortaya ise faklı öğrenciler tarafından başka bir çember şeklinde dizilim olur ve ortadaki öğrencilerin yüzü dış tarafta yani dıştaki öğrencilere olur. Bir konu hakkındaki tartışmaya sırayla katılırlar. konuşma halkasıyla tek farkı içteki öğrenciler ile dıştaki öğrenciler sadece kendisine yüzü dönen öğrenci ile fikir alış verişi yaparlar. </p> <p>Rulman tekniğine arkadaşın söylediğinin biraz tekrarı ama ayrıntısı olarak şunları söyleyebilirim. 2 tane iç içe çember vardır ve her iki çemberde de eşit sayıda karşılıklı sandalyeler vardır. Sandalyelere oturan öğrencilere öğretilmek istenen hedef yada konu verilir.öğrenciler konuyu sadece karşısındaki arkadaşıyla tartışır.belli bir süre vardır. bu süre dolunca iç yada dış gruptaki öğrencilerden herhangi bir grup bir sandalye kayarak yerlerini değiştirirler. Böylece herkes eşini değiştirmiş olur. ve konu yeniden tartışılır. Bu durum bir öğrencinin tüm öğrencilerle tartışmış olmasıyla sona erer ve tüm sınıf bildiklerini veya düşündüklerini birbirine aktarmış olur. </p> <h3>HIZLI TUR TEKNİĞİ </h3> <p>Aktif öğrenme yöntemlerinden Hızlı tur tekniği uygulanması çok kolay olan bir tekniktir. </p> <p>Öğrencilere hızlı bir biçimde sorular sorulup uygulanan,cevap vermeyen öğrencinin ”geçiniz” diyerek cevap hakkını bir başka arkadaşına devrettiği aktif öğrenme yöntemidir. </p> <h3>Mahkeme Tekniği </h3> <p>Sınıfta sanal bir mahkeme kurulması şeklinde uygulanan bu teknik birçok öğrencinin etkinliğe yani derse katılımını sağlar. Mahkeme yöntemi uygulanırken konu seçimi, çevre seçimi, öğrencilerin rolleri seçimi (hakim,savcı,avukat,tanık v.b), öğretmenin rolünü seçmesi ve odak noktanın belirlenmesine dikkat edilmelidir.Karşılıklı görüşlerini savunan öğrenciler tartışma ortamı oluşturarak jüri ve hakim karşısında davalarını haklı gösterme çabasına girerler. Burada kendini doğru ifade edebilme, karşı görüşlere seviyeli olarak fikirlerini sunabilmeleri çok önemlidir. </p> <p>Kişiler birbirlerinin varlığını kabul ederek fikirlerini dikkate alır. Ayrıca savunmalar esnasında empati kurabilme, yeni bakış açıları kazanabilme yeteneklerini geliştirmek için fırsat bulurlar. </p> <p>Eğitimde mahkeme yöntemi, öğrenci merkezli eğitimi esas alır. Amaç öğrencileri öğrenme süreci boyunca etkin kılmak, bu süreç içerisinde neşeli vakit geçirmelerini ve öğretilenlerin kalıcılığını sağlamaktır Sınıfta mahkeme kurulması şeklinde uygulanan bu yöntem birçok öğrencinin aktifliğe katılımını sağlar. </p> <h3>Pazaryeri:</h3> <p>bir konuyla ilgili fikirler kağıtlara yazılır üstlerine takılır sınıfta dolaşılır diğerleri bu kağıtları okur. </p> <h3>Top taşıma:</h3> <p> Öğrencilerin bir konuyu farklı konuşmasına fırsat veren bir tekniktir. Teknikte öğrenciler iç içe iki çember oluşturur . İç ve dış çemberdekiler yüz yüze gelecek şekilde ikişerli biçimde ayakta dururlar ve konuşurlar. Sonra her biri bir adım kayarak önce eşinin yanındaki ile yeni bir ikili oluşturur. Böylece her öğrenci birkaç eşle görüşme fırsatı bulur. </p> <h3>Köşelenme </h3> <p>Genellikle net bir yanıtı olmayan sorular ve problemler üzerinde çalışırken kullanılır. Öğrencilere problemin çözümü için bilgi toplamaları, onları çözümleyerek çözüm önermeleri ve önerilerini savunma fırsatı verir. Uygulanması sırasında yer alan başlıca işlemler şunlardır: </p> <p>1. Uygun problemin seçilmesi ve açıklanması </p> <p>2. Olası çözümlerin arasından özellikle tartışmalı olanların seçilmesi </p> <p>3. Seçilen çözümlerin kartonlara yazılarak sınıfın çeşitli köşelerine asılması </p> <p>4. Öğrencilerin kendilerine en uygun gelen çözümün asılı olduğu köşeye gitmeleri ve orada toplanmaları </p> <p>5. Aynı köşeyi seçenlerin oluşturduğu gruplarda o çözümü seçme nedenlerinin tartışılması ve gerekçelerin hazırlanması </p> <p>6. Hazırlanan gerekçelerin sınıfa sunulması </p> <p>7. Sınıf tartışması ve sınıf kararların alınması yer almaktadır. </p> <h3>Sandviç </h3> <p>Öğrenciler, önce bireysel çalışma, sonra yaptıklarını arkadaşlarıyla paylaşma, birlikte somut bir ürün oluşturma-örneğin, grafik oluşturma- bu ürünü sunma gibi çok aşamalı çalışmalar yapabilirler. Çok katmanlı olduğu için sandviç adım almıştır </p> <h3>Tereyağı -Ekmek </h3> <p>Verilen bir problem, bir soru ya da konu üzerinde öğrenciler önce tek başına düşünür, daha sonra arkadaşları ile bir araya gelerek düşüncelerini tartışırlar. Sonunda, ulaştıkları sonucu sınıfa sunarlar. İlk aşamada öğrencilerin yanıtlarını ya da düşüncelerini kaydetmeleri istenebilir. Bu, öğrencilere düşünmek için zaman kazandırır, ayrıca öğrencilerin tümünün aynı anda aktifleştirilmesini sağlar. Yöntem birinci aşamaların üstüne bir kez daha konuşma fırsatı verdiği için bu adı almıştır. </p> <p>Örneğin; çevre sorunlarının işlendiği bir derste kısa bir girişten sonra öğretmen "Bunların dışında sizin gözlediğiniz sorunlar var mı?" diye bir soru yöneltebilir. Öğrenciler, önce kendi gözlemlerini bir yere not ederler. Daha sonra başka arkadaşıyla bir araya gelerek birbirlerinin notlarım gözden geçirerek onlar üzerinde konuşurlar. </p> <h3>Kart Gösterme </h3> <p>Öğrencilere öğrendiklerini gözden geçirme, değerlendirme yapma, karar verme vb. gibi fırsatlar sunar. Önce öğrencilere çeşitli renklerde 3-5 adet küçük kart ya da kağıt parçasından oluşmuş desteler dağıtılır. Her renge bir anlam verilir. Örneğin, yeşil, tümüyle katılıyorum; mavi, katılıyorum; beyaz, kararsızım; san katılmıyorum gibi. Sonra öğretmen işlenen konuyla ilgili bazı tümceler okur. Bu tümceleri dinleyen öğrenciler önce hangi kartı seçeceklerini düşünürler, sonra seçtikleri kartı sıranın üzerine koyarlar. Daha sonra, her öğrenci neden o kartı seçtiğini, yani neden öyle düşündüğünü açıklar. </p> <h3>Hazineyi Bul </h3> <p>Konunun sunumu, gözden geçirilmesi ve konuyla ilgili problemin çözümü gibi çok çeşitli aşamalarda kullanılabilir. Uygulanması sırasında yer alan işlemler şunlardır: </p> <p>1. Konunun ya da konuyla ilgili problemlerin çözümünün parçalara ayrılarak sınıfm çeşitli yerlerine saklanması </p> <p>2. Hangi parçanın nerede olduğunu belirten yönergelerin ya da krokilerin hazırlanması </p> <p>3. Öğrencilerin küçük gruplara ayrılması </p> <p>4. Her gruba bir yönerge ya da krokinin verilmesi </p> <p>5. Grupların ellerindeki yönergeyi izleyerek parçalan bulmaları </p> <p>6. Bulunan her parçanın grupça incelenmesi ve ne olduğunun anlaşılması, anlaşılmayan noktaların öğretmene sorulması ve o aşamada öğrencilerin yapması gereken bir şey varsa onun yapılması </p> <p>7. Bütün parçalar için 6. işlemin tekrarlanması, elde edilenlerin grupça gözden geçirilmesi ve sınıfa uygulanması yer almaktadır. </p> <h3>Kart Eşleştirme:</h3> <p>Öğrenilenlerin gözden geçirilmesi, netleştirilmesi ya da kalıcılığının artırılması gibi amaçlarla uygulanır. Uygulanması sırasında yer alan işlemler şunlardır: </p> <p>1. Her biri sınıftaki öğrenci sayısının yansı kadar kart içeren iki dizi kart hazırlanır. Birinci dizide; öğrenilenlerle ilgili soruşlar, kavramlar, örnekler vb. yer alır İkinci dizide ise; birinci dizidekilerle eşleştirilebilecek yanıtlar, açıklamalar, tanımlar, ilkeler, olaylar bulunur. Dizilerden birindeki kartlar numaralanır. </p> <p>2. Kartlar sınıfa dağıtılır. </p> <p>3. Öğrencilere, kendilerine gelen kartlarla ilgili hazırlık yapmaları için belli bir süre tanınır. </p> <p>4. Öğrenciler, sınıfın içinde dolaşarak ve karşılaştıklarıyla konuşarak ellerindeki kartın eşini ararlar. </p> <p>5. Kartlarını eşleştirenler bunun gerçeklerini hazırlarlar. </p> <p>6. Kart numaraları rastgele söylenir ve numarası söylenenler kendi kartlarının içeriğini ve hazırladıkları gerekçeleri sınıfa sunarlar. </p> <h3>AKROSTİŞ:</h3> <p> Sözcüklerin ilk harflerinin bir şifre kavram veya cümle verecek biçimde alt alta sıralanmasıdır. </p> <h3>SERBEST KÜRSÜ </h3> <p>Serbest Kürsü etkinliği; öğrencilerin değişik fikir ve görüşleri sınıfta sergilemelerini hedefleyen bir etkinliktir. </p> <p>Sınıfta ‘Serbest Kürsü’ adını taşıyan bir pano hazırlanır </p> <p>Öğrenciler gazete, dergi vb… yayın araçlarında karşılaştıkları fikir ve görüşleri bu panoda sergilerler </p> <p>Bu görüş ve fikirler öğretmen tarafından sınıfta tartışmaya açılır. </p> <p>Bu yöntem sayesinde öğrencilerin; </p> <p>Bir fikir ve görüş geliştirebilmeleri </p> <p>Araştırma yaparak kendilerinde yeni kavramlar geliştirmeleri sağlanmış olur. </p> <p>Bu etkinliğin içinde </p> <p>Farklı renklerde görüş kartonları </p> <p>Drama </p> <p>Soru-cevap </p> <p>Sinektik </p> <p>Altı şapkalı düşünme teknikleri de kullanılabilir. </p> <h3>Dedikodu Yöntemi: </h3> <p>Öğrencinin konuyu kavramaya çalışmasını o konuda düşünmesini ve değerlendirilmesini sağlar. Dedikodu yöntemi bilgi aktarılması, bilgi paylaşımı, görüşlerin anlatımı, kendini ifade etme gibi süreçlere yardımcı olur. </p> <p><em>AŞAMALARI</em> </p> <p>1. Öğrenciler ikişerli gruplar oluşturulur </p> <p>2. Verilen konu ya da soru ile ilgili düşüncelerini birbirlerine söylerler. </p> <p>3. Eşler birbirinden ayrılır yeni ikililer oluştururlar. </p> <p>4. Yeni eşlerine düşüncelerini iletirler katılıp katılmadıkları noktaları söylerler. </p> <p>5. Sürecin sonunda oluşan düşünceler sınıfça tartışılır. </p> <p>Yaratıcılığı ortaya çıkarma ve geliştirme fırsatı sunar </p> <p>Bu yaklaşımı diğer öğrenme yaklaşımlarından ayıran özellikler şu şekildedir: </p> <p>Öğrenme iki-altı kişilik küçük takımlar ve guruplar içinde gerçekleştirilir </p> <p>Öğretmenlerin rolü öğrencileri ve grupları yönlendirme, öğretim materyallerini hazırlamaktır </p> <p>Öğrenmede öğrenciler arasındaki etkileşime bu etkileşimden doğan planlı işbirliği çok önemlidir </p> <p>Öğrenciler arasındaki yarışma yerine takımlar arasındaki yarışma söz konusudur </p> <p>Öğrencilerin başarı yada başarısızlığı bireylerden çok takıma aittir </p> <p>Grupla çalışmanın bireye sağladığı yararlar şu şekildedir </p> <p>Başkaları ile iletişim ve etkileşim olanağı sunar </p> <p>Sosyal ve duygusal gelişim için olanak sağlar </p> <p>İletişim ve etkileşim becerileri kazandırır </p> <p>Kendini ifade etme olanağı tanır </p> <p>Kendine güven duygusu kazandırır </p> <h3>Crespi Etkisi:</h3> <p> Hull'ın ortaya attığı ilkedir. Buna göre verilen pekiştirecin büyük olması gösterilen performansın gücünü büyük ölçüde etkilemektedir.Pekiştirmenin büyüklüğü performansın gücünü büyük ölçüde etkilemektedir. </p> <p>Örneğin, hayvana ne kadar büyük bir pekiştirici verilirse, hayvanın ona ulaşmak için koşma hızı o denli artmaktadır </p> <p>pekiştirecin büyüklüğü değiştiğinde performansın da değiştiği gözlenmektedir.örneğin bir ayakkabı tamircisine 10ytl karşılığında 20 ayakkabı tamir etmesi istense tamir etmeyecek ancak 100ytl karşılığında 20 ayakkabı tamir etmesi istendiğinde rahatlıkla tamir edecektir. </p> <p>bu durum aşağıdakilerden hangisiyle açıklanmaktadır? </p> <p>A)zincir öğrenme </p> <p>B)kısmi pekiştirme </p> <p>C)crespi etkisi </p> <p>D)ayırt etme </p> <p>E)olumlu transfer</p> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-34159615351182025652009-12-21T16:42:00.001+02:002009-12-21T16:42:06.248+02:00Eğitimde Dramanın Önemi – anıL karaoğLu<p>Anıl Karaoğlu <br />anil_karaoglu@hotmail.com <br />Hacettepe Üniversitesi, Devlet Konservatuarı </p> <p>Bazen kafanızı kaldırıp şöyle bir etrafınıza baktığınızda, insanların koşuşturmalarını fark edersiniz. Kimi yalnızca doymak için hızla yemeğini yerken; bir başkası yanından geçtiği bahar çiçekleriyle dolu ağaçların ve üzerinde bin bir şekil oluşturan bulutların farkına varmadan, başını önüne eğmiş, belki gözlerini doğrulttuğu kaldırım taşlarına bile bakmadan geçip gitmektedir. Belki de tam o sırada gözünüz, elini az önce aldığı çilek poşetine daldırırken gözleri ışıltılar saçan, çileği ilk ısırdığında yüzüne kocaman bir mutlulukla karışık tatmin duygusu yayılan kadına takılır. Yüzünde öyle bir ifade vardır ki, siz çileğin kokusunu ve tadını içinizde hissedersiniz. Kadın çileğe karşı sizde bir istek uyandırır. Diğerlerinden farklı olarak kadın çileği sadece yememiş, onu yerken tüm duygularını kullanarak; kokusunun, tadının, renginin, yeşil beneklerinin, ilk ısırığındaki sesinin farkına varmış; çileği adeta yaşamıştır. Çileğin ve kendisinin dışında, duyularını da devreye sokarak o ana üçüncü bir boyut katmıştır. </p> <p>Başımızı biraz daha kaldırıp pencerelere baktığımızda, içeriden gelen gür ve otoriter sese karşılık veren bir çocuğun sesinin geldiği sınıfa takılır gözümüz. Biraz yaklaşıp gözlemeye başlarız daha sonra. Masanın başındaki adam Vikingler'den bahsederken, arada bir kafasını kaldırıp sorular sormakta ve parmak kaldıran, belli ki sınıfın en çalışkanlarından olan öğrenci de sorularını yanıtlamaktadır. Yanıtlar bir çocuğa ait olamayacak kelimelerle doludur ve nedense yanıtın başlamasıyla bitmesi bir olmuştur. Çocuk ezberlediği her şeyi bir solukta tekrarlamış ve öğretmeninden de "aferin"i almıştır. Belki de hayatı boyunca ona sorulan her sorunun cevabını kitaplardan ezberlediği cümlelerle anlatacak ve hayata, sorularla cevapların arasına kendi düşünce ve deneyimlerini katmadığı için, iki boyutlu bakmaya devam edecektir. </p> <p>Her nedense; eğitimde hayal gücü, canlandırma gibi yaratıcı faaliyetler daha çok, resim ve kompozisyon gibi alanlarda devreye sokulmuştur. Oysaki; hayatı çok boyutlu algılayabilmek için, kendi duygu ve düşüncelerinin farkında olmak, öğrendiklerini deneyimlemek, yaratmak gereklidir. Yaratmak için de, bir çocuğun düşünce ve hayal gücü yeteneklerinin harekete geçirilmesi gereklidir. Bu ise her derse, hatta tarih dersine bile uygulanabilir. Tarih dersinde bir çocuğun Viking olması; bir Vikingmiş gibi, tamamen kendi düşünce ve kelimeleriyle, kendine has ifadesiyle, nasıl, ne şekilde yaşadığını anlatması, tarihi o kitaptaki kelimeler olmaktan çıkarıp, gözlerinin önüne serecek; Vikingler'i tüm duyularıyla görerek, duyarak, hissederek, hayal ederek, canlandırarak üçüncü boyuta taşıyıp, böylece onları kendi duygu ve düşünce süzgecinden geçirerek yaşamasını sağlayacaktır. </p> <p>Bu noktada eğitimde drama devreye girer. Dram sanatı; gerçek yaşamda olmuş, olan, ya da tasarlanmış olayları; yani gerçek ya da düşsel dünyadaki olayları taklit eder, oynar, gösterir. Drama; gösteri sanatları içinde en kendine özgü olanlardandır, hayali evrenini yaratmak için, gerçekliği; gerçek insanlar ve genellikle de gerçek nesneler kullanarak gösterir. </p> <p>Eğitimde dramanın kullanımı, çocuğun öğrendiği şeyleri tamamen kendi akıl ve hayal gücü süzgecinden geçirmesini sağlar. Çocuk bu yolla, anladıklarını; kendi kelimeleriyle, öğrendiği şeyin onda yarattığı çağrışımlara dayanarak ifade eder. Bu öğreti şeklinin, bir insan hayatında yaratacağı etki çok açıktır. Kişi kendi duygu ve düşüncelerini fark edip tanıyarak, tıpkı üç boyutlu masal kitaplarının hikayeyi gözümüzde canlandırması gibi, hayatı tüm duyularıyla algılayıp, her yönüyle görebilecek, her anını kendisi için yaşanır kılmayı bilecektir. </p> <p>Karaoğlu, A. (2003). <a href="http://www.elyadal.org/pivolka/06/drama.htm" target="_blank">Eğitimde dramanın önemi</a>. PiVOLKA, 2(6), 18.</p> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-18551408554842033922009-12-21T16:40:00.001+02:002009-12-21T16:40:49.081+02:00Sanat ve Bilim Eğitiminde Yaratıcılık – tüLay çeLLek<p>Tülay Çellek <br />tcellek@yildiz.edu.tr <br />Yıldız Teknik Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi</p> <p>Çellek, T. (2003). <a href="http://www.elyadal.org/pivolka/08/sanat.htm" target="_blank">Sanat ve bilim eğitiminde yaratıcılık</a>. PIVOLKA, 2(8), 3-10. </p> <p>Tanınmış bir sanatçımızın öğrencilerine ait olan bir sergiye gitmiştim. Odanın ortasında kendi etrafımda dönerek izlerken çalışmaları, birinin önünde duraladım. Resim, öğretmenin mi yoksa öğrencisinin mi diye bir türlü karar verememiştim çünkü. Sergiyi bekleyen bir hanım resme sürekli baktığımı görünce “o resim, öğretmenin en başarılı öğrencisinin “ dedi. Başarıya bakalım, öğretmenin çalışmasına en çok benzeyen, yani tamamen kendi kişiliği yok olup öğretmenin yapısına bürünen öğrenci en başarılıydı. Aynı şekilde bazı ders işleme tarzları da böyle sonuçlara çıkabiliyor. “Biz biliriz, siz karar veremezsiniz” sözleriyle bitirilen dersler gibi. Bu tarz, Lise düzeyinde “Desen Çalışmaları” ve “Resim Atölye” dersinde yapılan çalışmaların salt gözleme ve yinelemeye dayalı olması, tasarımın, yaratıcılığın bulunmaması , aynı anlayışın bazı G. Sanat Fakültelerinde de devam etmesi , “yaratıcılık sonra gelir” diye söylenmesiyle sürüp gidiyor. Nitekim tüm bunlar, öğretmen yetiştiremeyen okullardan mezun olup pedagojik formasyon almadan, üstelikte hiçbir deneyime sahip olmadan bir yerlere getirilmenin bedelini öğrencinin ödemesi şeklinde noktalanıyor tabii. Nasıl iyi bir profesör iyi bir yönetici olacak demek değilse, iyi bir sanatçı da iyi bir sanat eğitimcisi olacak anlamına gelmez. Çünkü, bunlarda ayrı bir özellik ve birikim ister. Nitekim iyi, başarılı bir eğitimin ilk nüvesini öncelikle idareciler ve sonra da eğitimciler oluşturur. Bu, her alanda geçerlidir. <br />100-500 öğrenciyle Sanat Eğitimi gerçekleştirme istemi; dersi, derslikten çıkarıp katılımsız konferansa çevirme ya da tarih dersi gibi sunma şekline döndürüveriyor.Yani bireysellikten ırak kitleye hitap eden bir ders konumu söz konusu oluveriyor. Halbuki F. NİETZSCHE, “Kim temelde öğretmense, öğrencileriyle ilgili bütün her şeyi ciddiye alır, kendini bile” diyor ve ekliyor “yetenekli olmak yetmez: buna izin vermemiz de istenir”. “Bilgi için bilgi”-ahlakın kurduğu son kapan: İnsan bir kez daha tümüyle bu kapana kısılıyor”. (F. NIETSCHE) </p> <p>Ama bu arada öğretmen yetiştiren Eğitim Fakültelerinde yapılan son değişiklik ile uygulamanın neredeyse sıfır noktasına indirgenerek salt teoriye yer verilmesi ciddi sorunlar yaratacaktır. Hepimiz de biliriz ki yaparak yaşayarak öğrenme en önemli öğrenme biçimidir. Uygulama dersi esnasında öğrenilecekler, teori dersinde öğrenilecekler kadar önemlidir. Çünkü öğretmen adayı da aynı yöntemle öğrencilerine hitap edecektir. Ancak atölye bulabilirse. Her şeyde denge önemlidir. Tabii ki kültürlü ve nasıl öğretmesi gerektiğini bilen, farklı yöntemlerle öğretim yapan öğretmen isteriz ama bunun da dozu ve çok yönlülüğü önemlidir. Öğrencinin modeli öğretmendir çünkü. Öğrencinin kafasını bilgiyle ya da çizgiyle doldurmanız önemli değildir. Önemli olan ayıklamaktır. Öğrenciyi kendi kişiliği, kendi alanı çerçevesinde zenginleştirmek yerine öğretmenin kişiliğine çevirmek, tabii çevirirken de öğrenci bireyselliğini yok etmek yarar değil zarar vermekten başka işe yaramayacaktır. Hızlandırılmış eğitimin Resim Bölümünden mezun bir arkadaş tablo yapmadan okulu bitirdim, şimdi çocuklara ne öğreteceğim diye yanıma gelmiş yaptığım bütün ders planlarını da almıştı. Aynı şekilde kitap incelemeden Türkçe Bölümünden mezun olan bir arkadaş da öğrenciye ne öğreteceğim diye kıvranıyordu bir zamanlar. İşte gelinen sonuç budur. </p> <p>İdarecilik; motive etmektir, güdülemektir, teşvik etmektir. Sanat eğitiminin sonuçlarını sergileme öğrenciye ivme kazandırmadır. Çünkü bu, eğitimin tamamlayıcı parçasıdır. Ancak yönetici olarak getirilen bireyin bu tür etkinliklerin eğitimin önemli bir parçası, tamamlayıcısı ve gerekli olduğunun ayırdına vararak desteklemesi gerekir. Tam tersi çeşitli bahanelerle baltalamak yerine uygulatan olmalıdır. Sanat eğitiminde öğrencinin rolü kadar öğretmenin de rolü önemlidir. Sayın İdil BİRET, “iyi piyano çalabilirim ama iyi bir sanat eğitimcisi olamam” demiştir. Bu durumda sanatçı olmak ayrı bir şeydir, sanat eğitimcisi olmak başka bir şeydir. İyi bir şekilde psikoloji bilgisine sahip olmak ve eğitimle ilgili yayınları takip etmek gerekir. Bir değerlendirmede bile önünüze çıkıveriyor bu bilgiler. Eğer yoksunsanız bu bilgi ve deneyimden öğrenci çalışmalarını birbiriyle mukayese ederek değerlendirme yaparsınız ayrıca öğrenciyi değil hocasını değerlendirirsiniz. Bu da gösterir ki öğrenci yok , hoca var. Halbuki değerlendirmeler her öğrencinin kendi alt yapısına, gayretine vs. göre yapılır. Kassel Üniversitesi’nden Prof. BOSH’a üniversiteye 25 öğrenci almasını söylemişler. Başvuru 400 kişi olmuş ve BOSH hepsini almış. İtiraz edilince de “yeteneksiz insan yoktur, farklı yeteneklerde insan vardır” demiş. Tüm eğitimcilerin bu ayrıcalığı bilmeleri gerekir. Seçme, yorumlama ve yenileme çerçevesinde öğrenci bir kavramı, bir duyguyu, düşünceyi, bir algıyı kendi seçtiği malzemeyle gerçekleştirir. Ama bu seçim eğitimci tarafından yatsınırsa öğrenci kişiliği de yatsınmış demektir. Ortak çalışmanın boyutu çok önemlidir. Ancak kişiliği , beğeni zorlamasına taşımamalıdır. H. READ “estetik duyarlılığın eğitilmesi, eğitimin en önemli ve temel görevlerinden biridir” der. Bu görevde öğrenciye yaklaşım biçimi önemlidir. İnsandaki enerjiyi, yaratma isteğini bir yere kanalize etmek eğitimle olur. </p> <p>Burada önemli olan bu enerjinin doğru alana kanalize edilmesidir. İşte genelleme yapacak olursak Bilim Eğitiminin yanında Sanat Eğitimi de bu nedenle gereklidir. H. READ “ iyi sanat eseri yaratılması değil, daha iyi insanlar ve toplumlar yaratılması amaç edilmelidir” der. İ. SAN ise “Sanat Eğitimi kişiliğin uyumlu bir bütün olarak gelişimi sürecinde bireydeki yaratıcı ve üretici güçlerin gözetilip geliştirilmesini amaçlar” demektedir. Eğer öğretmenin eleştirilerinde kullandığı tek sözcük öğrenci tarafından yüz sözcüğe çevrilebiliyorsa kişiliği doğrultusunda gelişecektir ama eğer öğretmenin yüz sözcüğü öğrencide bir sözcük olarak kalıyorsa öğretmenin kişiliği öğrencide devam edecek demektir. Demek ki tek kitap tek insan değil, araştırma çoğulculuğunda çalışmak gerekir. Bu anlamda yaklaşımlar ve yöntemler önemlidir. Nitekim hiçbir zaman öğretim yöntemi tek değildir. Hele söz konusu Sanat Eğitimiyse. Çünkü bu eğitimin, bireysel ayrıcalıklara göre yapılması gereklidir. Yani yöntem tahtaya çizilen şablonun yinelenmesi değildir. Seçilen malzeme yaratıcılığa atılan adımlardan biridir. Bu nedenle önerilen tek tip malzeme öğrencinin yaratıcılığına, beklentisine hitap etmeyebilir. Bu yüzden öğrencinin tercih ettiği alanla ilgili malzeme küçümsenmemelidir. Tam tersi yaratıcılık bağlamında bir alanda öğretilenlerin diğer alanlarla ilişkilendirilmesi öğrenciye zenginlik katacaktır. “Trenle mi geldin fotoğrafınla mı” diyen J. BERGER, “bütün fotoğraflar bir ulaşım biçimi, yokluğun dile gelişidir” diyerek malzeme çeşitliliğinin önemine de bir örnek vermiştir bence. </p> <p>Her şeyde olduğu gibi Sanat Eğitiminde de tek çözüm, tek yöntem yoktur. Ayrıca aynı kavramları taşıyan diğer sanatsal alanlara aktarımda da engelleyici değil destekleyici olmak gerekir. Ancak bu, yine de her alanın özelliğinin birebir aynı olacağı anlamını taşımıyor tabii ki. Sadece ortak olan paydalarda birleşmek, ayrı olanlarda bilgilendirerek zenginleştirmek olmalıdır. Bunun için de eğiticinin öncelikle öğrencinin bireysel ayrıcalıklarından haberi olması ve çok iyi Psikoloji, Felsefe bilgisine sahip olması gerekir. Bu bağlamda ancak alanlara ve kişiliklere doğru hitap edilebilir. Yani beyinleri doldurmak yerine, seçmeye olanak sağlamaktır aslolan. Nitekim metin yazarı E. Mc CABE yaratıcılık anahtarının yalınlıkta yattığından söz eder. Gözümüz bile çevremizde gördüğümüz yığınla yazıdan, elemanlardan seçim yaparken Sanat Eğitiminde, neden ona seçim yapma fırsatı tanımıyoruz? Öğrenciden yenilikçi, bireysel bir yaklaşım beklenmelidir. Öğretim elemanının kişilik tekrarı değil. </p> <p>Yaratıcılık her alanda bilinmeyeni bulma, özgün olma, her yeni karşılaşmaya, probleme farklı çözümleme uğraşısıdır. “Yaratıcılık bir tür meydan okumadır.” ( E.BECER) Bunları yaparken başka alanlardan beslenme gerekir. Tüm bunların yerini bulması ve değerlendirilmesi de öğrenciyi araştırmaya yöneltmek ve daha çok seçenek sunmalarını sağlamakla olur. Çok konu yerine yeterli konu ve bu yeterli konunun araştırılması, fazla olasılık ve seçeneklerin olmasına dikkat edilmesi, yönlendirilmesi söz konusudur; müdahale edilmesi değil. Sınırları zorlamak alışkanlıkları sorgulamak... İşte Sanat Eğitimi budur bir anlamda. W. BERNBACH, “yaratıcılık bir disiplin sorunudur” der, evet Sanat Eğitimi bir disiplin eğitimidir. Öğrenciyi çalışma tarzında özgür bırakmak ama çalışmasında disiplin istemek. Ancak bu disiplinle, düşünsel derinlik ve estetik problemlerde tasarımlar yaratılabilir. Yaratıcılık disiplinle örtüşür. Yönetmen L. ERNST, “yaratıcılığın daha önce hiçbir araya gelmemiş iki kavram ya da nesneyi orijinal bir bileşim oluşturan üçüncü bir kavram ya da nesneye dönüştürme becerisi olduğunu” belirtmiştir. Yaratıcı bireyler özgürlüğüne düşkündür, yetilerini alışılmadık biçimde deneyimleyerek farklı şekilde aktarırlar. Yaratıcı birey bilgiyle donatılmalıdır. Oregon Üniversitesinden J. D. EWAN en fazla kaynaktan yararlananın en yaratıcı olduğunu iddia eder. Sentezleme ve analizi çok iyi kotaranlar daha yaratıcı bireylerdir. Yaratıcılar, olanakları zorlar. Özünde farklılık yatar. Önceden birbiriyle ilişkisi olmayan kavram ve görsel unsurlar arasında bağlantılar kurma yeteneğidir yaratıcılık. Tabii hayal gücü olmadan da düşünce üretilemez. Yaratıcı insan okuyan, gözlemleyen, dinleyen ve araştıran bireydir. </p> <h3>Yaratıcı yöntemler; </h3> <p>1. Kapsamlı düşünme; birden fazla yöntem <br />2. Beyin fırtınası, ( A. OSBORN) grup çalışması <br />3. Kuluçka yöntemi; bir konu üzerinde uzunca çalıştıktan sonra dikkat başka bir konuya çevrilir. Kuluçkaya yatırılan esas konuya dönünce yaratıcılıkta sıçrama söz konusu olabilir <br />4. Not alma yöntemi; eskiz, karalama bir çok yaratıcı düşünce ya da buluş kağıt üzerine çabucak aktarılır. Bulunan çözümler, sürekli evrime uğrayarak gelişir ve zenginleşir. Her tür malzeme kullanılır, eskiz kağıdı, pelür, bilgisayar vs. <br />5. Sentez yöntemi; buluşlar çoğu kez birbiriyle çelişen, aykırı unsurların bir araya gelmesiyle ortaya çıkmıştır. (Örn. PİCASSO’nun Kübizmin doğuşunu Afrika maskelerinden esinlendiğini söylemesi gibi) Ayrıca bir not defterine sürekli not almak ya da yazmak da yöntemlerden biridir, yaratıcılık adına. Daha sonra bu notlar değerlendirilir, ilişkilendirmeler yapılır. <br />6. Görsel incelemeler; bakma, gözden geçirme, denetleme. Müzeler, sanat galerileri, kütüphaneler beyni zenginleştirecek kaynaklardır. </p> <p><em>Tasarım süreci ise;</em> <br />• Problemin tanımı <br />• Bilgi toplama <br />• Yaratıcılık ve buluş süreci; problemin tanımı ve olasılıkların araştırılmasına yönelik çalışmaları içerir. Çözümler, olasılıklara noktadır. <br />• Çözüm bulma <br />• Uygulama </p> <p>Tasarımda görsel unsurlar bir bütünlüğe sahip olmalıdırlar. Ayrıca tasarımda sezgi, önsezi de önemlidir. Ancak bir tasarım salt içgüdülerle oluşmaz. Tasarım ilkelerini bilmek (zıtlık, ritm, denge vb.) ve bunları gerektiği yerde kullanmak lazımdır. İşte Sanat eğitimi bu anlamda da gereklidir. Sayın Prof. Dr. B. ÖZGÜLTEKİN’ in de dediği gibi önce yaratıcılık gelir, kafaları bloke etmeden. Kendisi Almanya’daki Sanat Eğitiminden verdiği örneklerde “yumurtayı kırmadan bir masa üzerinden yere nasıl düşürürsünüz” sorusuna öğrencinin yanıt araması vardı, uygulama çerçevesinde. Bu, öğrenciyi salt gördüğünü yineleyen, öğretmen kimliğine büründüren tarzdan kurtulması beyinsel faaliyetlerini, sezgilerini, duygularını, kendi kişiliğini kullanması demektir. Hayal eğitimi de gereklidir. </p> <p>Hocanın tahtada gösterdiğini yineleme değil. G. VASSAF “yaratıcılığın duvarları yoktur” diyor ve devam ediyor; “yaratıcılık yaşamın doğrulanmasıdır. İnsanın özgürlüğünün doruk noktasında yeni ufuklara doğru uzanmasıdır. Yıkıcılık yaratıcılıkla yok edilir”. Yaratıcılık, yoğunluğu beraberinde getirir. İnsanın ve yaşamın anlamıdır. Bir gereksinmedir çünkü. Var olmanın bir yolu, hayatın göstergesidir. “Ölümsüzlük adına yaratıcılık eylemi vardır. Resim yapmak gibi” (LİFTON) Yaratılanın paylaşılması bir başka doyum noktasıdır. Anlam göstergesidir. “Yaşam sevgisinin içinde yaratıcılık vardır.” (E. FROMM) Tüm bunlar fark etmekten geçiyor. Algının önemi burada başlıyor işte. Yeşili görmek, kuş sesini duymak, yanımızdan geçip giden güzelliği ya da kötülüğü fark etmek ve sevgiyle örüntülenen yaratıcılık gibi... </p> <p>İletişim, yaşantımızı etkileyen en önemli özelliktir. Sanat da bir şekilde iletişim serüveninin içinde yer alır. Eğitimin bu bağlamda payı çok büyüktür ve sanatla eğitim arasında bir ilişki vardır. Sanatı kavramak, sanat eserinde iletilmek, duygu ve düşünceyi anlatmak da bir sanat kültürünü gerektirir. Sanat insanın özsel güçlerinin dışa vurumudur ve gelişmeyi sağlar. İnsanın en önemli özelliği öğrenmek ve bunu deneyimlerinde kullanarak gelişmektir. </p> <p>“Tasarım eğitiminde, bilinçaltı ve bilinçüstü düşünme olgusu ve duyusunu kendine özgü bir bütün haline getirme amaçlanmalıdır. Bu bağlamda algı eğitimi de yapılmalıdır.” (B. DENE) Yetenek kalıtımsal olabilir ancak yaratıcılık öğretilir ve geliştirilebilir. Yaratıcı yetiler entelektüel birikim ve becerilerden kaynaklanır. Bu da eğitimle gelişebileceğinin bir göstergesidir. Tabii bunda araştırmanın önemi çok büyüktür. Çünkü daha çok araştırma yapanların, daha az araştırma yapanlara göre yaratıcılıkları daha çok gelişir. Burada öğretmene düşen görevlerden biri de öğrenciye kendini eğitme olanağı tanımak, oto kontrolünü sağlamasına fırsat vermektir. Öğrenciye eğitimde kazandırılacak yaratıcılık, yaşantısı boyunca her alanda kullanacakları bir süreç, bir düşünü tavrı olacaktır. Bu arada sanat kadar bilimle, bilim kadar sanatla da ilgilenmek bilmek-hissetmek, mantık-sezgi arasında gidip gelmeler yaşamı daha da hareketlendirecek ve zenginleştirecektir. Yaratıcılığı geliştirilmiş insan diğerlerinden farklıdır her anlamda beklentileri, yaptıkları ve düşünü sistemiyle. Bu nedenle eğitimin içinde önemle yer alması güzel bir dünyanın temeli olması açısından önemlidir. Çünkü insanın doğasında seçmek, beğenmemek, daha iyiyi istemek vardır. Eğitimle bunlar bilinçlenecek ve yükselecektir. Bazı alışkanlıkların değişimi böyle gerçekleştirilir. Bu nedenle öğrenciler cesaretlendirilmelidir. Yaratıcılığın reçetesi yoktur, bireye göre değişir. Ama bu, öncelikle öğrenciyi ayrı bir kişilik olarak kabul etmekle olur. “Sanat Eğitimi öğrencinin algı alanının genişlemesine, sözlü iletişimin yanında sanatsal bağlamda farklı bir alanda iletişimin gerçekleşmesine, kişisel gerginliklerin azalmasına, ilgi ve merakın yoğunlaşmasına ve teknik becerinin gelişmesine neden olur”. (B. DORUK) Önemli olan öğrencinin çevreyi gözlemleyip tepki göstermesi, ayırt etmeyi ve yargılanmayı öğrenmesidir. Bunlar öğrencinin görsel, sessel, devinimsel ifade gücünü artıracaktır. “Görsel dilin gelişmesi , görsel düşüncenin de gelişmesini beraberinde getirecektir.” (N. KNOPLE) Öğrenme tarzı; zihinsel yeti ve duyuşsal alandaki ilgi, beceri ve değerlere ilişkin davranışları değiştirecek ve dengeli bir şekilde geliştirecektir. Başlamak gözlemlemekle olur ve uygulama, analiz, sentez, değerlendirme Sanat Eğitiminin bileşenleridir. Yaratma; gözlem, bilgi, ilke, deney, merak, araştırmayla gerçekleştirilir. Bu bağlamda parçaları birleştirerek bütün oluşturmak böylece bütünlük içinde çeşitlilik sağlamaktır. Tabii örneklerle de eğitimi zenginleştirmek gerekir ; sanatçı ve öğrenci çalışmalarıyla. </p> <p>İnsan; zihnini, duyularını, duygularını kullandığı sürece vardır. Temel Tasarım bu işlevsellik nedeniyle gerçekleştirilir. Not almayı öğrenmek -çizerek ya da yazarak-; yıllarca soru sormayan, tek boyutlu, tek çözümlü daima öğretmenin istekleri doğrultusunda görmeye alıştırılmış öğrencilere, kazandırılacakların başında gelmelidir. Araştırma, bulma, değiştirme, ekleme, çıkartma, yerine koyma, yeniden düzenleme, tersine çevirme, birleştirme; RICHARDS-OSBORN beyin fırtınası üzerine çalışmaların püf noktalarını oluşturur. </p> <p><em>GORDON’</em> a göre; <br />1. İnsanların yaratıcılık süreçleri tanımlanabilir. Bu tanım öğretilebilir bir yöntem halinde sunulursa hem bireylerin hem de grupların yaratıcı üretimlerini arttırır. <br />2. Bilim ve sanattaki yaratıcılık eşdeğerdir ve aynı bilinçaltı süreçten yararlanır. <br />3. Kişisel yaratıcılık süreci ile grup yaratıcılık süreci arasında benzerlik vardır. </p> <p>Yaratıcılık bir süreçtir, eğitimle geliştirilebilir. Öğrenci çalışmaları izlenerek yaratıcılık süreci eğitilebilir. Önemli olan, olaylara, fikirlere, kurallara, davranışlara, nesnelere farklı bakmak ve değiştirmek istemektir. Yaratıcılık ayrıntının görülmesi ve birleştirilmesidir. Bu nedenle eğitim sürecinde yaratıcılık nefes almak gibi olmalıdır. Temel tasarım düşünebilmeyi ve düşünce, sezgi ürünlerini iletebilmeyi içerir. Ama hiçbir zaman unutmamak gerekir, Temel Tasarım yöntemleri deneyseldir. Temel Tasarım Sanat Eğitiminin alt yapısını oluştururken yaşam boyu sürecek anlamları içinde taşımalıdır. Bu bağlamda sadece geleneksel biçimleri yinelemek yerine, çağın kültürünü yakalama yolu ile yaratıcılığa yer vermek gereklidir. Bu nedenle salt görüleni tekrarlamak ve kopya çalışmalarında kalmak zanaatsal tavrı geliştirir. Halbuki yaratıcılıkta; algı zenginleştirmesi, bellek beslemesi, sezgisel tavrı geliştirici davranış biçimleri gereklidir. <br />Tekrar tanımlar yapılırken ilişkilendirmeler ve değerlendirmeler yapmak lazımdır. Tabii amaca erişebilmek için bu tarz bir eğitime çok küçük yaşlarda başlamak gerekir. Sonuçta öğretme, öğrenmeye dönüştürülmelidir. Bunun içinde öğretim elemanının hümanist, kuramcı ve uygulamacı olması gerekir. Çalışmaların gerçekleşmesi öğretmen kimliğinde değil öğrenci kişiliğinde olmalıdır. Kitle değil birey olmak felsefesiyle yaşamak ve yaşatmak eğitim amaçlarının başında gelir. </p> <p>Tarihte kalabilmenin, uygar bir toplumda yaşayabilmenin koşulu sanat, kültür olduğuna göre bu bağlamda eğitiminin de ne denli önemli olduğunu kabul etmek durumundayız. Kaldı ki vereceğim bir örnekte sanat eğitiminin salt kendi alanı içinde hapis olmadığını, farklı alanlara da ne kadar katkısı olduğunu gösterecektir. Yale Üniversitesindeki Tıp Fakültesi öğrencileri bir tanıyı doğrulayan ayrıntıları sık sık gözden kaçırıyorlarmış. Bu öğrencilere Güzel Sanatlar dersi verilmeye başlanmış. Sonuçta bu dersi alan öğrencilerin tanı yetilerinin geliştiği görülmüş (CBT). Bakmayı öğrenme ve ayrıntıda gezinmek; algıyı, duyuları geliştirdiği kadar zihni yetileri de olumlu etkiler. İnsan salt mantıkla örüntülü değil duyguyla da yüklüdür. O halde Bilim Eğitiminin yanında Sanat Eğitimi de gereklidir. </p> <p>ROUSSEAU, PESTALOZZİ ve FROUBEL çocuğun özgün bir kişiliği olduğunu varsayıyorlar. İşte Sanat Eğitimi bu anlamda büyüklerin, öğretmenlerin kişilik yinelemesi değil, öğrencinin kendi kişiliği bağlamında geliştirilmesiyle gerçekleştirilmesidir. F. ÇİZEK (1920), gerçek yaratıcılık için çocukların özgür kılınmalarının önemli olduğunu, onların yetişkinlerin etkisinden uzak tutulmaları gerektiğine inanmıştır. S. FREUD (1920-1930) ise, yetişkinlerin sanatla uğraşan çocuklara karışmalarının daha sonra telafi edilemeyecek rahatsızlıklara ve çocukta bir çeşit duygusal komplekse neden olabileceğini savunmuştur. 16. yy’ın yaşantısı ile orantılı yöntemleri ya da bir okulun açılış yılındaki yaşantı ve aldığı örnek zaman içinde yaşanan değişime koşut farklılaşmaya gitmelidir. Yoksa eskiyi yinelemekten başka işe yaramayan yöntemlerle öğrenci yaratıcı bazda yetiştirilemez. Halbuki Sanat Eğitimi öğrenciyi görmeye bir o kadar da aramaya, sormaya, denemeye, merak etmeye, yaratıcılığa vs. götürmelidir. </p> <p>Bu bağlamda disipline edilmelidir Sanat Eğitimi. Eğitim yöntemleri öğrenciye göre değişeceği gibi, doğrudan, rehberlik anlamında ya da serbest tarzda da gerçekleştirilebilir. Yöntem her ne olursa olsun öğretmen müdahale eden değil , yönlendiren, organize eden ve değerlendirmeyi öğrenciyle birlikte yapan olmalıdır. Hatta öğrencinin kendi kendini eleştirmesine olanak sağlamalıdır. Tüm bunlar için de öğrenciyi tanımak gerekir. Böylece öğrencinin kendi tarzını oluşturmasına imkan verilir. Bu da ancak bireysel ayrıcalıkların ayrımında olmakla gerçekleşir. Öğrenciye; kitap okuması ve bakması, sergi, müze gezmesi, sinema, tiyatro saydam gösterilerine, konserlere gitmesi önemsettirilmelidir. Örneğin kopya, çalışma tarzlarından sadece birisidir. Ancak yaratıcılığa açık bir çalışma tarzı değildir. Zanaat bağlamında öğrenciyi geliştirir. Ama hiçbir zaman Sanat Eğitiminin amacı bu olamaz. Öğrenci çağın olanaklarından yararlanmalı, malzeme seçiminin yaratıcılığın bir parçası olduğu unutulmamalıdır. Eğitim; soran, düşünen, akıl yürüten, sorun çözen, araştırıcı insan yetiştirir. Bunda öğretmenin rolü büyüktür. Bunun için de öncelikle öğrenciyi birey olarak kabul eder ve öyle davranır. Öğrenciyi yaratıcılık ve araştırma bağlamında özgür olmaya özendirir. Bunlar, ders dışında da öğrenciye zaman ayırmakla olur. Sanat Eğitimi ders saatleri içine hapsedilemez, sığdırılamaz. Ayrıca öğrencide tekrar olmayı denemek yanlıştır. Bunların sağlıklı olması, iyi bir pedagojik formasyona sahip olmakla ve Sanat Eğitimcisi olarak mesleki bilgiyle donanımlı olmakla gerçekleşir. A. DONALD, “... birey bilgisel açıdan donatılırken, paylaşmayı başarmayı, kendi yeteneklerini sınamayı ve aşmayı öğrenmek zorundadır” diyor ‘Art Education Theories’de. Sanat Eğitimi bir tasarımın gerçekleşmesinde kullanılan yöntemler bütünüdür. Böylece bu, bireyin kendisini ifade etmesinin bir olanağıdır. Duyu ve duyguları ses, devinim, çizgi, renk, yazı vs. ile başkalarına ulaştırmak olan Sanat Eğitimi, yönlendirme ve bilgilendirme bağlamında gereklidir. Sanat, yaşamı değiştirmek adına yeniden tanımlarken, yeniyi keşfetmektir. </p> <p>Bu arada duygular eğitilirken zihne dayalı yetiler de gelişir. Bu da bu alanda edindiklerimizin başka alanlarda da kullanılabileceğini gösterir. Sanat eğitimi; bireyin duygu, düşünce ve izlenimlerini anlatabilme, yetenek ve yaratıcılığını estetik bir düzeye ulaştırma amacıyla yapılan bir etkinliktir. Bir kültürel yoğunluktur. Ama şunu da hiçbir zaman unutmamak gerekir; Sanat Eğitimi bireyseldir. Bireyin yaratıcı güç ve yetisini eğitmek, yaşamına aktarmasına olanak tanımak için vardır. Seçmek, paylaşmak, gelişmek için Sanat Eğitimi vardır. Sanat Eğitimi analiz ve sentezi öğreterek yaratıcılığı geliştirir. Öğrencinin yaşamı sorgulamasını ve toplumda birey olarak yerini almasını sağlar. Hayal gücünü çalıştırır; içsel güç, enerji, duygu, duyum ve algının yaratıcı çabayla dışa çıkmasını, tercih edilen malzemeyle şekillendirmelerine nedendir. <br />Sanatın sosyo-kültürel, psikolojik amaçları vardır. “Sanat Eğitiminin amacı; sanatın özü ile bütünleşip gelişmesidir; bireyin psikolojik farklılıklarını da gözeterek, ruhsal gereksinmelerinin doyurulmasıdır ve ruh sağlığı bakımından dengeli bir birey yaratma cabasıdır”. (M. ERBAY) </p> <p>Bireye eğitimi için gerekli bilgileri vermek lazımdır ama bunların, yaşamsal özellik taşıması da gereklidir. Nasıl endüstri, Bauhaus gibi bir okulu beraberinde getirdiyse modern yaşam da Sanat Eğitimini Bilim Eğitimi yanında gerekli kılmış, ayrıca uygulamaya yönelik yöntemlerinde çağa uygunluk gerektirmiştir. Sanat eğitimi; bilgi verme, görme ve diğer yetileri geliştirme, duyguya yaşam verme ve hayal dünyasının eylemini gerçekleştirmedir. Kısaca Sanat Eğitimi başkalarıyla buluşma köprüsüdür. Sanat Eğitimi amaçlarına bir kere daha bakacak olursak; </p> <p>1. Görsel yolla algılamayı öğrenmek <br />2. Yaratıcılığı geliştirmek <br />3. Sanatın anlaşılmasını-paylaşılmasını sağlamak <br />4. Kendini ifade etme yeteneği kazandırmak <br />5. Endüstriye hizmet etmek <br />6. Yaşamı değiştirmek <br />7. Sanat Eğitimi yoluyla doğru görme, ayrıtının ayırtına varmayı sağlamak <br />8. Sanat Eğitimi duygu ve düşüncenin görselliğe dönüşmesini sağlamaktır. </p> <p>Sosyal psikolog Dr. I.Taylor ise yaratıcılığı şöyle sınıflamıştır: <br />• Dışavurumcu yaratıcılık (çocuk resimleri) <br />• Üretici yaratıcılık ( meslek) <br />• Buluşa dayalı yaratıcılık ( bilim ) <br />• Gelişmeci yaratıcılık </p> <p>Sanat bir iletişim aracıdır. Ayrıca geçmişi günümüze taşırken, geleceğimizi de yapılandırır. Tüm bunlar eğitim çerçevesinde hükmetmek yerine demokratik unsurları yerleştirmek, öğrenciye salt kuru bilgi aktarımı yerine kişiliğine uygun gelişimi sağlama olanağı vermekle olur. Yaratma öğrencinin kişiliğiyle ilgilidir. Bu nedenle Sanat Eğitimi kitle eğitimi değil, bireysel eğitim olmak zorundadır. Sanat Eğitimi; öğrenciyi, çok yönlü düşünen ve araştıran, başkalarının düşüncesini mutlak kabul etmeyen, kuşku duyan, duyuran nitelikte gerçekleştirmelidir. </p> <p>Sonuçta Temel Sanat Eğitimi bireyin yaratıcı, araştırıcı, sorgulayıcı olmasını ve kendine güvenmesini sağlar. C. SMİTH, “Sanat Eğitiminde belleğin eğitilmesine, çocukların zihin gözüyle çalışmasına olanak tanınır” demiştir. Ama şurası da kesindir ki, Sanat Eğitimi zaman içinde ve ayrıca bireyden bireye de değişir. Sanat eğitiminde öğretmen rehberlik ederken öğrenci istediğinde veya gerektiğinde devreye girerken, başka eğitimci ve sanatçılarla da ders desteklenir. Ama bir danışman sürekliliği de olması gerekir. <br />Programlar hazırlanırken; konuya göre, eyleme göre (isteklere göre), kapsama göre (proje), çerçeve programlar (amaç ve ilkeler) olarak gerçekleştirilir. Sanat Eğitimi programlarında kullanılacak genel sanat dilinin yanında ülke geçmişi, koşulları ve geleneği üzerine kurulurken, ulusal boyut uluslararası boyutla zenginleştirilmelidir. Bilgi ve becerinin birleştirimi olan eğitim; ulusal ve uluslararası tırmanışın en önemli basamağıdır. (M. ERBAY) </p> <p>Eğitimi kalıtımsal özellikler, fiziksel özellikler (zeka, özel yetenek), kişilik yapısı-psikolojik nitelikler etkileyeceğine ve bu da bireyden bireye değişeceğine göre yöntemler de bu bağlamlarda değişir. Bunlar dikkate alınırken yaşama geçirme tarzı; öğretmene danışmanlık yüklemeli, hükmetmek değil. Bu arada kültürü koruma ve ilerletme görevi de üstlenmelidir. E. ULMAN, “eğitmenin, öğrencinin kendi kişisel deneyimlerini araştırması ve bu deneyimleri, kendi kişisel arzuları, gereksinmeleri ve yetenekleri doğrultusunda düzenlemesi konusunda yönlendirmesi gereğini” belirtmektedir. “Öğretim; öğrencinin <br />sanat araçlarını, olanaklarını ve sınırlamalarını anlamasına, ifade şekline ve özel eğilimlerine en uygun araçları seçmesine yardım eder.” (M. ERBAY) Sanat Eğitiminde kendini gerçekleştirirken, öğrenci, bireysel çalışmanın yanında grup çalışması da yapar. </p> <p>Ayrıca disiplinler arası çalışmalar da yaptırılmalıdır. Ancak bu, öğrenciye, onun kişiliğini yok edecek ve onu dolduracak şekilde değil besleyecek, ayıklayacak nitelikte yaptırılmalıdır. Bunda öğrencinin alt yapısı gözetilmeli, kitle eğitiminden kaçınılmalıdır. Başka alanlardan besleneceği bilgi, uygulama, görgüyü kendi alanıyla ilişkilendirmesine olanak tanıyarak; disiplinler arası etkileşim, sağlıklı hale getirilmelidir. Yoksa başka yerlerden transfer edilenler boşlukta kalacak, böyle bir altyapıya sahip olmayanlar da anlam bulmayacaktır. </p> <p>Köyde Resim öğretmenliği yapan bir öğrencim, “şehirde malzeme çok, köyde az” diyor. Bu nedenle zorlandığına dair serzenişte bulunuyordu. Ona “malzemenin sorun olmaması gerektiğini, takvimlerin arkalarına, gelen mektup zarflarına, eski gazete kağıtlarına , etrafta bulunan ağaç parçalarına kadar her şeyi değerlendirebileceğini” söylemiştim ve ilave etmiştim; “asıl sorun malzemede değil, Sanat Eğitimine bakış açısındadır gerek devletin gerekse senin. Bu, köyde de kente de değişmez. Önemli olan, senin yaratıcı bir Sanat Eğitimcisi olman ve bunu derse taşıman. Sınırları zorlamalıyız.” </p> <p>Öğretmen öğrenme ortağı olmalıdır. İnsan gereksinim duyduklarını öğrenmek ister. “Bizdeki eğitimin anlamı eğmekten gelir. ‘Education’ dik durmak anlamını taşır.” (T.TİTİZ) Bu anlamda Türk geni ve geleneği taşıyan öğrenciye hitap ediyorsunuz. Maria MONTESSORİ “eğitim, öğretmenlerin çocuklara sözcüklerle anlattıklarıyla değil, çocukların fiziksel ve sosyal çevrede geçirdikleriyle gerçekleşir” derken; ERASMUS, ”Bir ulusun gerçek umudu, gençliğinin iyi eğitilmesinde yatar” demiştir. Yaratıcılık öğretim elemanının şablonlarıyla yok edilebiliyor. Halbuki geleceğin toplumunu oluşturacak bireylere öncelikle özgür düşünebilen, sorumluluk yüklenen, insana ve dünyaya saygılı olan ve yaratıcı bir nitelik kazandırılmalı. Bunlar için özgüven sağlanmalıdır. Bu da eğitimcinin baskın olmasıyla gerçekleşemez. </p> <p>“Sanat Eğitimi; tüm dünyayı kapsar - geçmişi ve geleceği ilgilendirir - bir ayrıntıdır- bireyin gelişimiyle koşuttur - bireyin kendi kendini koşullamasıdır - bağımsızdır - kesinlik yoktur - değerlendirmesi kesin değildir -öğrenci kendi meraklarıyla yol alır - hoşgörülüdür - insan bedeninin sınırlarını zorlar - öğrenci tüm dünya ile savaşım yaptığını bilmelidir - kendini ispatlamaya çalışmak gelişme nedenidir.” (İ.USMANBAŞ) <br />Yapılacak çalışma ‘ben’de, zihinde, duyuda oluşur. Bunların eğitimi ve ne ile ifade edildiği de çok önemlidir. Eğitimde; özgür bir yaratıcı ve orijinal düşünür olmak durumundayız. Bir ülkenin gelişimi basmakalıp yinelemelerin yaşama geçirildiği eğitim tarzıyla değil, ütopyaların arkasında durmakla, hayal gücünü zorlamakla, orijinaliteyi yakalamakla olur. Bu da eğitimde yaratıcılığın ön plana alınmasıyla gerçekleşir. Önce yaratıcılık geliştirilmeli ki bu tarz, her alana uygulanabilsin. Hayal gücü geliştirilen birey bunu her alana uygulayacaktır mutlaka. “Yaratıcılığın zaman içinde süreç olarak izlenmesinin gerekliliği kadar çevre koşulları ve kişilik özellikleri de göz önünde bulundurulmalıdır.” (H.S.YAVUZ) Yaratıcılık bir süreç olduğu için de eğitilebilir. Psikolojik düzeyde yaratma biyolojik düzeyde yaşamla koşuttur. Yaratıcı bir bireyin verimli olabilmesi güdüleme ve bireysel özellikleriyle örtüşür. Yetenek, kalıtım ve çevre koşullarına bağlıdır. Sunu, bu yetiyi geliştirebilir ya da ket vurabilir. Bu anlamda eğitimde, yaratıcı öğrenim ön plana alınmalıdır. Değişiklik ve yenilik hoş görüldüğü sürece yaratıcılığa pirim verilmiş demektir. Unutmamalıdır; yaratıcılık herkesin işidir. </p> <p>OSBORN (1962), zihinsel işlevlerin yönetilmesi şöyle sıralamıştır; <br />1. İçe alma-bilgiyi içerebilme yetisi <br />2. Bilgiyi tutabilme ve anımsa yeteneği (Görme ve anımsama) <br />3. Yargı <br />4. Hayal gücü-yaratıcı düşünme yetisi </p> <p><em>Sürecin aşamaları;</em> <br />1. Olayı saptama <br />2. Sorun tanımlama <br />3. Hazırlık, analiz ve sentez <br />4. Fikir bulma <br />5. Düşünce gelişmesi <br />6. Çözüm <br />7. Değerlendirme <br />8. Benimseme </p> <p>Sanat Eğitiminde hayal gücünün görsel kayıtlarla zenginleştirilip araştırmaya yönelinmesi ve değerlendirmeler söz konusudur. Yaratıcılık evrenseldir, farklılıklarına karşın herkeste bulunabilir. İşte bunun eğitimle geliştirilmesi söz konusudur. Bunun için çevreye, insana duyarlı olmak gerekir. Bu duyarlılık yaratıcılığı da beraberinde getirecektir mutlaka. Görme, anlama, ilişkilendirme, merak yeni doğumların nedenidir. İşte bu da doğru bir eğitim anlayışına tabii tutulduğunda doğumun sağlıklı olmasına neden olacaktır. Yoksa doğum baştan değil ayaklardan başlar. Öğretim elemanı, anlatmanın çeşitli yolları olduğunu vurgulama rehberliğinde bulunurken hoşgörü çerçevesinde de öğrenciyi özgür bırakabilmelidir. </p> <p>Tüm bunların çok küçük yaşlarda başlaması gerekir ki yaratıcılık konusunda başarı artabilsin. Düşüncenin, yaratının değeri çok erken yaşlarda verilmelidir. Yaratıcı süreç de her şeyde olduğu gibi gereksinmeler çerçevesinde varlığını sürdürür. O halde öğrenciyi doldurmak değil; gereksinmelerine yanıt aramak, aramasına olanak tanımak daha doğru olur. Şunları hiçbir zaman akıldan çıkarmamalıdır; tüm bireyler değişik alanlarda yaratıcı yetilere sahiptir. Herkesin ilgi alanı gibi yaratı alanı da farklıdır ve yaratıcılığa giden yol gereksinmeden, duyarlılıktan geçer. Yeni yöntemler sınanırken, doldurma yerine ilgi ve kapasite farklılıkları hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir. Öğretim elemanı bunu hep canlı tutmalıdır. Bu olguyu zenginleştirmek aileye ve öğretim elemanlarına düşer. Yapıcı eleştiri de olumlu tavır için bir göstergedir doğrusu. </p> <p>SLOVHOVER, yaratıcı sürecin bir düş yolculuğu olduğunu her an ortaya çıkacağını savunur. Sanat ve kültürde yaratıcı süreç simgeye çevrilir. Eğitim sürecinde de gerçekleştirilen budur. FREUD, insan zihninde şiirsel bir güç olduğuna inanır. JUNG, yaratıcılığı bilinçaltına dayandırır. RANK’ a göre ise; sanatçı, irade ve işlem adamı, başka bir deyişle yaratıcıdır. Ama tüm bunların kaynağı ne olursa olsun yaşam ve ölüm her şeyi belirliyor galiba. Ölümsüz olabilmenin tadı sanatta doyasıya var. Var olmanın dayanılmaz hafifliği gibi, sevginin paylaşımı, yaratılanların paylaşımı; işte gerçek olan bu. Önemli olan bunun doğumunu ve gelişimini sağlıklı yapabilmektir. Ailede başlayan bir şeyler olmalı; çocuğun yapısına, farklılığına değer verme gibi.. Bu örüntü, eğitimde sağlıklı bir şekilde devam etmeli. Çünkü J. DEWEY’e göre “eğitim sosyal değişime açılan bir yoldur”. Daha iyiye, daha güzele, daha insansılığa yürüme gerekliliği, kaliteli bir yaşamın denek taşlarıdır. Dünyanın % 70’i su, insan vücudunun%70’i su olduğu gibi dengede olunca günlük yaşam, ya da kağıda, tuvale, mekana, sese, devinime dönüştürülen yaratı yerini bulacaktır. Tıpkı vücudun biyolojik yaşamını sürdürebilmesi için ne istediğini bilmesi gibi. Bunlar özgüvenle gerçekleşir. Demek ki eğitimin ereklerinden biri de öğrenciye özgüvenini sağlamaktır. Bu da bireysel eğitimle olacaktır, kitle eğitimiyle değil. “Yaratıcılığı ortaya çıkarmak ve geliştirmek için bir tür sorun çözme olarak ele alındığında, yaratıcılığı etkileyecek ve deneysel olarak kullanılabilecek değişkenler üzerinde durulması yarar sağlayacaktır”. (Halide S.YAVUZ) Bu durumda Sanat Eğitiminde öğrenciyi araştırmaya yönlendirmek en doğru yöntemlerden biri olacaktır. Bunun beslenmesi de çok önemlidir. Okuyarak, gezerek, izleyerek vs. </p> <p>Yaratıcı bireyin özelliklerinden birkaçı; <br />• Başarılıdır, <br />• Yaratıcı insan düzen gereksinmesi ile güdülüdür. BARON (1958 ) <br />• Meraklıdır <br />• Öz kanıtlama içersindedir. <br />• Özgürdür <br />• Yüksek üretim gücüne sahiptir <br />• Kuşkuludur <br />• İlgi alanları çok yönlüdür <br />• Estetiksel yargı içindedir <br />• İçe dönük bir yapısı olabilir <br />• Coşkuludur <br />• Önsezilidir <br />• Etkileyendir. </p> <p>Sanat Eğitimi; bireyin duygu, düşünce ve izlenimlerini anlatabilme yeteneklerini ve yaratıcılık gücünü estetik bir düzeye ulaştırma amacıyla yapılan tüm eğitim çabasına denir. Böyle bir çalışma bireyler arası diyalog sağlar ve eşit hakları amaç edinir. İçinde özgürlüğü taşıdığı için sanat, toplum normlarıyla çakışma gösterir, bu da yaratıcılığa temel sağlar. Bireyin sessizliğini giderir; yetilerini harekete geçirerek kendilerine güven sağlamak Sanat Eğitimi ile gerçekleşir. Sanat Eğitimi ikilidir. Sanattan anlayan, onu seven, bilinçle izleyen bireyler yetiştirmenin yanında sanatı yaşam biçimi yapacak bireylere hitap etmek ve sanatçıya çalışma ortamı hazırlamaktır amaç. Eşit hakların sağlanmasında Sanat Eğitimi salt düşünce oluşumu değil, aynı zamanda bir öğrenme sürecidir. Bu hakların sayılması bireyin başarılı bir toplum yapısında yükselme şansını artırır. Ona uğraşlarında objektiflik kazandırır. Sonuçta Sanat Eğitimi; estetik duyarlılık kazandırır. Duygu ve düşüncelerin başka insanlara bu yolla ulaşmasını sağlar. </p> <p>Öğrencinin zihinsel ve algısal yetileri gelişir. Yaratıcı bir düşünce tarzı kazandırır. Sürekli çevresini sorgulayan, eleştiren ve değerlendiren bireyler yetişir. Bu bağlamda Sanat <br />Eğitimini gerekli kılan etmenleri de şöyle sıralayabiliriz. </p> <p>Toplumsal neden; günümüzde Sanat Eğitimini gerekli kılan en önemli neden; toplumun giderek sanayileşmesi ve insanların mekanik bir ortama yöneltilmesi sonucu bireye duygusal bir takım değerler yüklemedir. Sanat Eğitimi; doğa, madde ve insan arasında ilişki geliştirmeyi sağlar. </p> <p>Psikolojik neden; bireyi, üstün kılan tasarım ve yaratma yeteneğidir. Sanat Eğitimi bu yetiyi en özgür uygulama alanıdır. Yaratma olayı psikolojik olarak algılamaya yöneliktir. Algı, duyu organlarımız yoluyla çevre hakkında edindiğimiz bilgilerin toplanması ve yorumudur. Ancak bireyde bulunan yaratma gereksinmesi kısıtlanırsa ruhsal yönden uyumsuz bir insan haline döner. Halbuki Sanat Eğitimi; algılama, yaratıcı düşünme - hayal gücü geliştirilme, analiz ve sentez, yaratıcı problem çözme ve yorumlamayı içerir. <br />Estetik neden; estetik, bireyde ayırt edici kuvvettir. Bu, seçme olayını da beraberinde getirir. Bu da Sanat Eğitimini gerekli kılar. </p> <p>Yaşamın getirileri ve sorunları yaratıcı süreçle çözümlenebilir. Bu, Bilim Eğitiminde de böyledir, Sanat Eğitiminde de ve yaşamın içinde de. Bu bağlamda Sanat Eğitimi, okullarımızın ilkinden sonuncusuna kadar verilmelidir. </p> <p>Sanat Eğitiminin yorumuna dair örneklerle yazıma nokta koymak istiyorum. <br />SANAT EĞİTİMİ, bireyin duygu, düşünce ve izlenimlerini anlatabilmede yeteneklerini ve yaratıcılık güncünü estetik bir düzeye ulaştırmak amacı ile yapılan tüm eğitim çabasına denir. <br />SANAT EĞİTİMİNİN bir başka yararı da kişisel bütünleşmedir. Bu, sanatın ara sıra sembolik ifadeler aracılığıyla gerilimleri azaltması yönündeki katkısıdır. <br />• SANAT EĞİTİMİ, teknik becerilerin gelişmesini de sağlar. Resim ya da çizimle de, müzik ya da diğer bir güzel sanat dalında da beceri kazanma aracı olmasıdır. <br /></p> <h3>• SANAT EĞİTİMİNİN GEREKLİLİĞİ</h3> <p> <br />- Uygar bir toplum yaratır <br />- İnsan ruhunu yüceltir, ruhsal gereksinmeleri doyurulur <br />- Dengeli bir birey yaratır <br />- Zihinsel yetileri geliştirir. <br />- Kendine güvenen insan yetiştirir. <br />- Teknolojik yoğunlaşma karşısında denge oluşturur. <br />- Sanat eğitimindeki değişmeler, toplumdaki bilimsel, teknolojik, kültürel, siyasal değişmelere de bağlıdır. Aynı biçimde bir toplumsal kurum olarak “okul” ve bir toplumsal bilim ve düzence olarak “eğitim” de değişime uğrayacaktır ve uğramaktadır. <br />• SANAT EĞİTİMİ, öğrenme süreçlerinin en iyi biçimde düzenleyip yönlendirdiği sanat etkinlikleri sürecinin sonunda katılanlar, dolaysız olarak yaşadıklarının ve denetlediklerinin birer yaratıcı anlatıma kavuştuğunu, “kendini ifade”, “kendini gerçekleştirme” olgularının gerçekleştiğini görürler. Gerçekle, madde ile dolaysız olarak kurulan bağ, hem gerçeklerin hem de benzer süreçlerden geçen her türlü yaratmanın, özellikle sanat ürünlerinin anlaşılıp değerlendirilmesini ve yorumlanmasını güçlendirir. Bu tür etkinlikler; eski ve yeni sanat yapıtlarının incelenmesi, sanat akımlarının, onların üsluplarının ve ünlü sanatçıların tanıtılması gibi bilgilerle de desteklenir. Böylece hem üretici hem alıcı, yani sanat tüketicisi için de dengeli bir yetişme sağlanır. <br />• SANAT EĞİTİMİ, eğitim-öğretim çocuğun imgeleminin canlı tutulup yaratıcılığa çevrilebileceği biçimde tasarlanmalıdır. Yeteneklerin çeşitliliğini hesaba katmayı bilen, derinliğine bir öğretim gereklidir. Çünkü yaratıcılık, aklı da bir dereceye kadar kullanarak birtakım tekniklerin kazanılmasına bağlıdır. <br />• SANAT EĞİTİMİNDEN, salt görsel ve plastik alandaki eğitim değil, tüm ifade tarzlarını kapsayan bir eğitim anlaşılmalıdır. Bilinç, yargılama ve usa vurma güçlerinin aslında zekaya dayalı tüm duyumların ve duyguların eğitimidir. Bireyin nesnel dünyadan edindiği algılar ve bunlara ait imgeler yanında, içten gelen ve herkeste bulunan imgelerle, alt-bilinçte oluşan imgeler bulunur. Bunlarda bir tür anlatım biçimi, dili olup, sanat etkinliğinin temel öğelerindendir ve bunlarda eğitilebilirler. Eğitimin genel amacı, her bireyde kişiliğin gelişmesine yardımcı olmaktır. Bunu gerçekleştirmek için de Sanat Eğitimi-estetik eğitim şarttır. <br /></p> <h3>• SANAT EĞİTİMİNİN AMAÇLARI ( READ ) <br /></h3> <p>- Tüm algı ve duyum tarzlarının doğal yoğunluk ve yeğinliğini korumak, <br />- Çeşitli algı ve duyum tarzlarının birbiriyle ve çevresiyle bağlantısında uyum sağlamak, <br />- Duyguların anlaşılabilir, paylaşılabilir biçimde anlatımını sağlamak, <br />- Zihinsel yaşantıların anlaşılabilir biçimde anlatımını sağlamak (düşünce, duygu, duyum, sezgi). Bunların eğitilmesi, kişiliğin gelişmesine neden olacaktır. (READ) <br />Sonuçta, iyi bir okul önemlidir. Ama ondan daha önemli olan bireyin kişiliğidir. Bu nedenle iyi bir okuldan vasat, kötü bir okuldan ise iyi bir şekilde mezun olunabilir. Nitekim eğitimci yetiştirme amacı taşımayan Sanat okullarından mezun olanlar sanatçı olarak yetiştirilmezler. Bu, insanın kendisindedir, içindedir. Gelişmesi okulda olur, kararı kendisine aittir. Bunun ekimi anne karnında başlar, çevrenin doğru yönlendirmesiyle gelişir. Bunun için eğitim özellikle Sanat Eğitimi doğru ve bireysel bağlamda verilirse yaratıcılık gelişir, mezun olanların alımları yeterli ve kendi gelişimine açık olur. Demek ki başkalarının peşinden giden değil kendi olanlar yaratıcılığa açıktır. Buna olanak tanıma veya tanımama, eğitimciyi ilgilendirir öncelikle. Tabii anne de bir eğitimcidir. Bu anlamda annenin eğitimi de çok önemlidir. <br /></p> <h3>KÜLTÜREL AÇIDAN AVRUPA BİRLİĞİ’NE YAKLAŞIM SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRİSİ</h3> <p> <br />6) Yaratıcılık ve sanat eğitimi konularında Avrupa Birliği’yle aramızdaki farklılığın giderilmesi için, bireyi meşrulaştıran bir eğitim sistemi kaçınılmazdır. İdeal eğitim için öğrenciye seçenekler getiren ortam ve yaratıcılığın ipuçları sunulmalı, öğrenci ve öğretim üyesi arasında karşılıklı güven oluşturulmalıdır. İnsan hakları, çevre, kent kültürü, tarihsel ve doğal mirasın korunmasını, yurttaşlık bilinci ve özgür birey kimliğiyle özümseyip geliştirebilecek nesillerin yetişmesini temel alan bir eğitim hedeflenmelidir. </p> <p><strong><em><u>Kaynakça:</u></em></strong> </p> <p>YAVUZ, H.S. Yaratıcılık-BÜ yay. 1994 <br />BÜYÜKİŞLEYEN, Z. Sanat Eğitimi-Meteksan yay. 1977 <br />BECER, E. İletişim ve Grafik Tasarım-Dost Kitapevi 1997 <br />NİETZSCHE, F. İyinin ve Kötünün Ötesinde Bir Gelecek Felsefesini Açış-Ara yay. 1990 <br />GÜNDÜZ, V. Cehenneme Övgü Gündelik Hayatta Totalitarizm-Ayrıntı yay. 1996</p> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-10003686988055688402009-12-21T16:37:00.001+02:002009-12-21T16:37:02.503+02:00yaratıcı drama – niLgün tuLuk<p>Nilgün Tuluk <br />nilguntuluk@mynet.com <br />Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yaratıcı Drama Bölümü </p> <p>Türkçe’de tam bir karşılığı bulunmayan “drama” sözcüğü, Yunanca’da yapmak, etmek, eylemek anlamında kullanılan “dran” sözcüğünden türetilmiştir. Yine, Yunanca bir sözcük olan “dramenon”un seyirlik olarak benzetmecisi biçimindeki kullanımı “drama”nın eylem anlamını üstlenir (1). Tiyatro bilimi çerçevesi içinde drama; özetlenmiş, soyutlanmış eylem durumları anlamını taşır. Türkçe’de kullandığımız “dram” kavramı ise, Fransızca’da sonu “e” ile biten “drame” sözcüğünden gelir. Fransızca’daki sözlük anlamı “burjuva tiyatrosu” olan bu kelime, halk dilinde “acıklı oyun” anlamında kullanılagelmiştir. Oysa, dramatik olan ya da drama, insanın her türlü eylem ve ediminde yer almaktadır. Daha ayrıntılı bir tanımla: “İnsanın, insanla giriştiği her tür dolaysız ilişki, etki-tepki alışverişi, araçla oluşan en az düzeyde bir etkileşim bile dramatik bir durumdur. Bu durum nesneler arasında bile saptanabilir. Söz gelimi bir manzarada da ‘dramatiklik’ söz konusu olabilir.” (1). </p> <p>İnci San yaratıcı dramayı şöyle tanımlar: “Yaratıcı drama; doğaçlama, rol oynama v.b. tiyatro ya da drama tekniklerinden yararlanılarak, bir grup çalışması içinde, bireylerin bir yaşantıyı, bir olayı, bir fikri, kimi zaman bir soyut kavramı ya da bir davranışı, eski bilişsel örüntülerin yeniden düzenlenmesi yoluyla ve gözlem, deneyim, duygu ve yaşantıların gözden geçirildiği ‘oyunsu’ süreçlerde anlamlandırması, canlandırmasıdır. Ancak, yaratıcı eğitsel drama çalışmaları 1) tiyatro yapmak 2) oyunculuk değildir.” (1) </p> <p>Yaratıcı drama, tiyatro formlarından da yararlanan bir disiplindir. Özünde “oyun” kavramı bulunur. Ancak, drama olgusu bir tiyatro ya da oyunculuk örneği sergilemek de değildir. Yazılı bir metni yoktur. Sahneye koymak gibi temel bir amacı olmadığı halde, istenirse yapılan çalışmalar çok fazla değiştirilmeden gösteriye sunulabilir. </p> <p>Bir çocuk için vazgeçilmez bir unsur olan “oyun”, dramanın çıkış noktasıdır. Oyunların çeşitliliği ve çok yönlülüğü, bu alana ilişkin getirilen tanım ve yaklaşımların da çeşitlilik kazanmasını sağlamıştır. Örneğin, Alman Scheuerel’e göre (1981), oyunun altı ana aktivitesi vardır: </p> <p>- Özgürlük, <br />- İçsel sonsuzluk, <br />- Öyleymiş gibi yapma, <br />- İkili değer, <br />- Kapalı bütünlük, <br />- Şimdiki zaman (2). </p> <p>Norman ise dramayı şöyle tanımlar: “Drama çağrışımların, duyguların, bilgi ve deneyimlerin özgürleştiği bir ortamın sağlanmasıdır. Drama etkinliği, drama yaşantısının somut olarak duyumsanmasıyla kişinin evrensel, toplumsal, moral etik ve soyut kavramları anlamlandırmasıdır.” (1). </p> <p>ABD’de “Creative Drama” (Yaratıcı Drama), İngiltere’de “Drama in Education” (Eğitimde Drama), Federal Almanya’da “Okul Oyunu”, “Oyun ve Etkileşim” (Schulspiel, Spiel un Interaktion) olarak isim bulan “Eğitimde Yaratıcı Drama” alanında; sınıfta uygulanan ilk drama dersi niteliği taşıyan ve bir köy öğretmeni olan Harriet – Finloy Johnson’a ait uygulamaları görmek mümkün. Bu ilk drama dersi niteliğindeki uygulama bir tür “make believe play” (öyleymiş gibi yapma)’dır (1911). </p> <p>1921’de John Dewey’in çocuk merkezli eğitim anlayışı ve oynayarak davranış geliştirme (acting behavior), bireyi edilgenlikten kurtaran, bireyin kendisini ifade etmesine olanak sağlayan etkin bir oyun alanı doğuruyordu. Üründen ya da sonuçtan çok, sürece önem verilen bu yaklaşımda, yola çocuk oyunlarından çıkılmıştı. </p> <p>1954’te Peter Slade, Finlay Johnson’ın “make believe play”ine doğallık boyutunu da katarak, kendiliğindenlik (spontaneity) ögesinin ve bugün kullandığımız anlamda doğaçlama tekniğinin işin içine girmesine ön ayak olmuştur. Kendiliğindenlik öğrencide dikkat yoğunluğunu, duyarlılığı ve imgeleme gücünü geliştirecekti. Rol yapma değil, yaşamsal beceri kazanma önemsenmeye başlanmıştı. 60’larda ise yeni eğilim “kendini bulma” idi. 1967’de Brian Way, sınıfta dramaya duyusal yaşantıları ekledi. Way’in getirdiği yeni parola ise “bireyin bireyselliğini ön plana çıkarması” oldu. </p> <p>1970’lerde Dorothy Heathcote, dramayı yeniden yapılandırdı ve tanımladı. O, diğerlerinden farklı olarak, çocuk ve ergenlere kendilerini ifade etme fırsat ve özgürlğünü hemen vermedi. O’na göre, birey önce kendini ifade etmeye hak kazanmalı ve bağımsızlığı için biraz uğraşmalıydı. Heathcote, bu düşünceleriyle otoriter görünebilir, ama o bu yolla öğrencilere güçlerini kullanmayı yavaş yavaş öğretmeyi hedef almıştır. Tabii bu yüzden, “Bu drama mı?”, “Bu yaratıcılık mı?”, “Bu eğitim mi?” gibi soruları ve tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Ancak, Heathcote’un çalışmalarında duyulan duygular ve coşkular gerçek duygulardı ve öğretmen bunu sağlamak için gerçekten rol yapıyordu (3). </p> <p>Böylece, eğitimde drama tarihinde, öğrencilere gerçek yaşantılar yaşatma dönemi başlamış oldu. Sonrasında, Nickel “Engelsizce yaratıcı olabilmek için kendi kişiliğini tanımış olmak ve klişeleşmiş düşünce biçimini bir yana bırakabilmek gerekiyor.” (3) yorumunu getirdi. <br />Buradan hareketle, eğitimde yaratıcı dramanın Türkiye’deki tarihsel sürecine bakacak olursak, Cumhuriyet’in ilk yıllarında İ. Hakkı Baltacıoğlu’nun “okulda tiyatro” anlayışı ile daha önce kullanılan “dramatizasyon” tekniğine getirdiği yenilikleri görebiliriz. Ancak Türkiye’de çağdaş bir yaklaşımla ele alındığı tarih 1980’lerin başına rastlar. Bu yıllarda sanat eğitimi ve tiyatro alanlarında İnci San ile Tamer Levent’in çalışmaları dikkat çekmektedir. Yapılan çalışmalara bağlı olarak, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitim Ana Bilim Dalı ve 1990’da Çağdaş Drama Derneği’nde, eğitimde yaratıcı drama çalışmaları başlatılmıştır ve eğitim fakültelerinin sınıf öğretmenliği ve okul öncesi öğretmenliği programlarında zorunlu ders olarak yer almıştır (4). </p> <h3>Yaratıcı Dramanın Ögeleri </h3> <p>Drama Lideri: Çalışmaya rehberlik eden kişidir. Bir lider değişime açık, gelişmeye elverişli, esnek bir kişiliğe sahip olmalıdır. Mesleki formasyona sahip, psikoloji, gelişim psikolojisi, tiyatro, müzik, plastik sanatlar, oyun ve tiyatro pedagojisi gibi alanlarda yeterli olmalıdır. Ancak, gözlem becerisi gelişmiş, yaşanılan olayları anında analiz eden ve sentezleyen, gruba hakim ve anında yeni çözümler bulabilen bir lider etkin olduğu zaman grup tarafından kabul görür. </p> <p>Oyun Grubu: Öğrenmeye istekli ve katılım için gönüllü olmalıdır. Bireylerin hepsi farklı deneyimlere ve özelliklere sahiptir. Ortak öğrenme kanalında var olmalıdırlar. Grup dinamiğinin oluşmasında her birey etkin gelişime ve değişime yatkın olmalıdır. </p> <p>Uzam: Etkin bir kullanım alanıdır. Parke halı v.b., ayakkabının zorunlu şartlar dışında kullanılmadığı, her türlü eyleme ve olası gürültülere olanak sağlayan ve gerektiğinde sergileme şansını elde edebileceğimiz bir mekandır. </p> <p>Arama Etkinliği: Baştan belirlenen hedefler doğrultusunda, liderin insiyatifinde zaman zaman değişimlerin yaşandığı, grubun etkin rol aldığı, her bir birey için (kimsenin göz ardı edilmediği) var olan bir mekandır (5). </p> <h3>Eğitimde Yaratıcı Dramanın Önemi </h3> <p>- FARKINDALIK KAZANDIRIR, <br />- Bağımsız düşünmeyi sağlar, <br />- İşbirliği yapabilme özelliğini geliştirir, <br />- Sosyal ve psikolojik duyarlılık yaratır, <br />- Dört temel dil becerisini (konuşma, dinleme, okuma, yazma) geliştirir, <br />- Sözel olmayan iletişimin öğrenilmesini sağlar, <br />- Yaratıcılık ve estetik gelişimi sağlar, <br />- Etik değerlerin gelişmesine olanak sağlar, <br />- Kendine güven duyma, karar verme becerilerinin gelişmesini sağlar, <br />- Kaslarını hareket ettiren yeni yöntemleri bulmayı, denemeyi ve bedenini çok yönlü geliştirmeyi sağlar, <br />- Hata yapma korkusu olmaksızın yeni davranışlar geliştirmeyi sağlar, <br />- Sanat formlarına duyarlılık göstermeyi sağlar, <br />- Duygunun sağlıklı ve kontrollü boşalımına olanak verir, <br />- Kendini tanımayı sağlar., <br />- Kendini ifade etmede güven kazandırır, <br />- Bilgiye ulaşmaya ve onu kullanmaya istekli duruma getirir (6). </p> <h3>Yaratıcı Dramanın Aşamaları </h3> <p>1. Isınma: Çeşitli yöntemlerle beş duyuyu kullanma, gözlem yetisinin geliştiği, bedensel ve dokunsal alıştırmaların yapıldığı, tanışma, etkileşim kurma, güven ve uyum özelliklerini katılımcıya kazandıran ve oldukça kesin kurallarla belirlenen, grup liderinin yönlendiriciliğinde yapılan çalışmadır. </p> <p>2. Oynama (Pandomim ve rol oynama): Belirlenmiş kurallar içinde özgürce oyun kurma ve geliştirme çalışmalarından oluşur. Yaratıcılık bu aşamada oldukça önemlidir. </p> <p>3. Doğaçlama: Saptanan bir tema üzerinden yola çıkılarak, bir hedefe doğru belli aşamalarla yol alınır. Bireyselliğin ve yaratıcılığın ön plana çıktığı çalışmalardır. </p> <p>4. Oluşumlar: Sürecin nasıl gelişeceği ve nereye varacağı önceden belirsizdir. Süreç, önceden belirlenmiş bir noktadan başlar (2). </p> <p>Bu aşamaların her birinin sonunda grup üyeleri ile tartışmanın yapılması çalışmalar için oldukça önemlidir (Adıgüzel). </p> <h3>Yaratıcı Dramaya Ait Bazı Kavramlar</h3> <p><strong>a) Yaratıcılık:</strong> Genel olarak yaratıcılık, daha önceden kurulmamış ilişkileri kurabilme, böylece yeni bir düşünce şeması içinde, yeni yaşantılar, deneyimler, yeni düşünceler ve yeni ürünler ortaya koyma durumudur (1). </p> <p>Graham Wallis’e göre bu süreç dört ana bölümden oluşur: <br />1. Hazırlık dönemi, <br />2. Kuluçka dönemi, <br />3. Aydınlanma dönemi, <br />4. Gerçekleşme ya da doğrulama dönemi. </p> <p><strong>b) Dramatik Oyun:</strong> Çocukların çevrelerinde keşfettikleri tüm karakterleri ve hareketleri taklit ettikleri özgür bir ortamda oynanan oyundur. Oyunun süresi belli değildir. Temel olarak öykünmeye (taklit) dayanır. Örneğin; evcilik, doktorculuk yapılandırılmış çocuk oyunlarıdır. Çocuğun doğal gelişim evrelerinde ortaya çıkar. </p> <p><strong>c) Dramatizasyon:</strong> Drama gibi bir eylemselleştirmedir. Rol oynama yöntemi ile iç dramaların görselleştirilmesdir. Bir konu, bir olay ya da durumun roller verilmesi yoluyla hareket, mimik, jest ve seslerle canlandırılmasıdır. </p> <p><strong>d) Rol Oynama:</strong> Film ya da tiyatro oyunundaki karakterlerin aynı biçimde canlandırılması değildir. Başta öykünme olsa da, ama henüz yaşanmamış roller üstlenerek, yaşamın daha ilerdeki aşamlarına hazırlanmaktır. </p> <p><strong>e) Doğaçlama:</strong> Genellikle “anında oluşan” anlamında kullanılsa da, daha çok belirli bir hazırlık sürecini barındıran doğaçlama; büyük ölçüde grup dinamiğinden yararlanılarak oluşturulan rol oynamalar, oyunlar ve süreçlerdir (5). </p> <p><strong>f) İletişim:</strong> Bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma sürecidir. İletişim, katılanların bilgi /sembol üreterek birbirlerine ilettikleri ve bu iletileri anlamlamaya, yorumlamaya çalıştıkları bir süreçtir (7). </p> <p>Burada, birbirine geçmiş, fakat aralarında büyük farklılıkların ve benzerliklerin bulunduğu iki kavramı da açıklamak gerekir: Drama ve oyun. </p> <p>1. Dramada belli eğitsel, sanatsal v.b. hedef ve amaçlar vardır ve bunlar lider ya da öğretmen tarafından belirlenir. Oyunda çoğunlukla belli bir amaç olmayabilir. <br />2. Drama bir grup yaşantısıdır. Oyun tek başına da oynanabilir. <br />3. Dramada çok kesin kurallar yoktur. Kurallar esnektir. Katılımcıların kendilerinden bir şeyler katmalarına izin verilir. Ödül veya yanlış yapma söz konusu değildir. Oyunlarda en basitten karmaşığa kadar birtakım kurallar vardır. Kurallara uymayanlar oyun dışında bırakılabilir. <br />4. Dramanın bir başlangıç ve sonuç bölümü olmayabilir. O anda yaratılır. Ortaya çıkan ürün ilk kez oluşur. Oyunda bir başlangıç ve sonuç vardır. Çoğunlukla bir başarı söz konusudur. <br />5. Dramada doğru – yanlış, güzel – çirkin v.b. yoktur. Sonuç değil, süreç önemlidir. Oyunlarda çoğunlukla sonuç önemlidir. <br />6. Dramada bir lider (öğretmen) vardır. Grubun kendini keşfetmesine, geliştirmesine, kendini ortaya koymasına rehberlik eder. Oyunda yönlendirici yoktur. Bu görevi daha çok oyunculardan biri üstlenir. <br />7. Eğitimde dramada, hiçbir zaman, bir şeyi olduğu gibi kabul etme, öykünme söz konusu değildir. Çocuk oyunlarında öykünme vardır. <br />8. Dramada tekrar vardır. Ancak yapısal anlamda farklılaşma yoktur. <br />9. Dramada estetik kaygı belirgindir. Bunun için sürecin içinde ve sonunda estetik biçimlere ulaşılabilir. Oyunda estetik kaygıdan çok, rahatlama, enerji boşalımı gibi ögeler yer alır. <br />10. Drama sürecinde gözden geçirme ve tartışma yer alır. Oyunda ise bu ögeler yer almaz. <br />11. Drama ve oyunun ortak özelliği ise belli kurallar içinde sonsuz özgürlükler içermeleridir (6). </p> <h3><strong>Drama Araç ve Gereçleri</strong> </h3> <p>Araç - gereç ve materyaller, dramanın rol oynama, doğaçlama v.b. tekniklerinde konsantrasyon, yani bireyin odaklaşmasını kolaylaştıran bir ortam sağlar. Olması şart değildir, fakat yerinde kullanıldığında yararlı işlev üstlenir ve her türlü araç - gereç drama etkinliğinde kullanılabilir. </p> <p><strong><em><u>Kaynaklar:</u></em></strong> </p> <p>(1) San,İ. (1989). Eğitimde yaratıcı drama. Ö. Adıgüzel, (Ed.), Yaratıcı drama içinde (57-68). <br />Ankara: Naturel Yayıncılık. <br />(2) Adıgüzel, Ö. (1994). Eğitimde yeni bir yöntem ve disiplin: Yaratıcı drama. Ö. Adıgüzel, (Ed.), Yaratıcı drama içinde (158-179). Ankara: Naturel Yayıncılık. <br />(3) San, İ. (1991). Yaratıcı drama - eğitsel boyutları. Ö. Adıgüzel, (Ed.), Yaratıcı drama içinde (81-90). Ankara: Naturel Yayıncılık. <br />(4) Öztürk, A. (2001). Eğitimde - öğretimde yeni bir yaklaşım: Yaratıcı drama. Kurgu Dergisi, (18), 251-259. <br />(5) Gülşen Yeğen'in "İlköğretimde Drama" isimli dersinin notlarından yararlanılmıştır. <br />(6) Bayram, E., Özgül,E., Kaplan, G., Ünal, H. A., Yapağılı, H., Demir, K. ve diğerleri. (1999). <br />İlköğretimde drama 1 (öğretmen için). Ankara: MEB Yayınları. <br />(7) Dökmen, Ü. (2003). İletişim çalışmaları ve empati (23. baskı). İstanbul: Sistem Yayıncılık.</p> <p>Tuluk, N. (2004). <a href="http://www.elyadal.org/pivolka/15/drama.htm" target="_blank">Yaratıcı drama</a>. PiVOLKA, 3(15), 10-12.</p> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-9118277134613767092009-12-18T17:27:00.001+02:002009-12-18T17:27:12.352+02:00İş mi bu şimdi !!!<p>Daha dün şöyLe <a href="http://bisgen.blogspot.com/2009/12/dusunme-gucu-soran-sorgulayan-genclik.html" target="_blank">yazmıştım</a> bLoğa; “ Türkiye’de güzeL şeyLer de oLuyor diyebiLeceğim bir çaLışmadan haberdar etmek istiyorum sizLeri… ” </p> <p>Bugün öğrendim ki, ( buraya yazamayacağım sebepLerden doLayı ) bu çaLışma sonraya, başLangıcı beLLi oLmayan bir zamana erteLenmiş. </p> <p>Yorum yapmayacağım !!!</p> <p><a href="http://lh5.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SyufRzGyC3I/AAAAAAAAE7k/UmYKJDrv5so/s1600-h/saskin%2Bl%5B3%5D.jpg"><img style="border-right-width: 0px; display: inline; border-top-width: 0px; border-bottom-width: 0px; border-left-width: 0px" title="saskin l" border="0" alt="saskin l" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1tJ8cjip_VDCK-pGuzXpQrzYS3nKR6x2fl8siHOYRz-xvQ9WtiSc9m7aj2kIMs8t1wi8c8GJxaLBegrXLkyE4cUgFNmJAoQWtSOHnXlPpecznejW1tkwWaOzWfegHfr-vB_7WG5alc7Pd/?imgmax=800" width="165" height="154" /></a> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiax9WdThroFI_fIYABqjbzbV6qB3AtcfBr9COWPCVmbzbiDIplcx4M7l1jDsGpT2bVm8S_dqF8IWI4uIUTdwC_TTqkaTip8onlALjealLBA0N1mKM6tYc-lOOReU7SHAd4gnxuNLINoRTs/s1600-h/uzgun%5B3%5D.gif"><img style="display: inline" title="uzgun" alt="uzgun" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjXxr8v2zDgrFNneMlaOmxRHAObJuj6P4y3rsiNEqMnj7UYg6qXHAecuCKLXCSfDdLZ5JXlGhIbJ__PAr0gc-mE-s7iwpRQdNPcgtxErqUsfoYKjby4LaJU2bG2clqnpzkhiDxkxMardgxq/?imgmax=800" width="142" height="131" /></a></p> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-76965618659488926282009-12-17T00:05:00.001+02:002009-12-17T00:05:22.092+02:00Düşünme Gücü: Soran SorguLayan GençLik için Öğretmen Eğitimi Destek Projesi<p> <a href="http://lh4.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SylZfoZEneI/AAAAAAAAE6U/-ZtFh5bblLg/s1600-h/DSC02115%20%28Large%29%5B3%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: block; float: none; margin-left: auto; border-top: 0px; margin-right: auto; border-right: 0px" title="DSC02115 (Large)" border="0" alt="DSC02115 (Large)" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh93hskhrwbc07VZyQxwsS7QGZcQqokO5UhCoGITQRKRyRvEahGkEWA35AGvH1LJEwylv_fXPatyMdKpKClO5RsiSF5_Dm0mzyHZvWZ5ys4wJBwCVd8U2qJJUaOJN-LFOg9dWVVxHtusx7o/?imgmax=800" width="454" height="314" /></a> <a href="http://lh3.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SylZiUuUhLI/AAAAAAAAE6c/LSVvncO2Jcc/s1600-h/DSC02177%20%28Large%29%5B7%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: block; float: none; margin-left: auto; border-top: 0px; margin-right: auto; border-right: 0px" title="DSC02177 (Large)" border="0" alt="DSC02177 (Large)" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5NmSsmuBFUX1rjeZz71hBheprr8ilasn0AXkB5b7O5VxQX1EkFEdkRoHjxhfZ2AjlYSGB3DhXO9FQ34qT4aPYSxYksk-Iekod-nyZCmA9-YtxdvwRgpvIFnt2TwZXAq_vBJfy25w15ULe/?imgmax=800" width="497" height="335" /></a> <a href="http://lh4.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SylZlVr5r5I/AAAAAAAAE6k/VE4_JwzK3KE/s1600-h/DSC02186%20%28Large%29%5B4%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: block; float: none; margin-left: auto; border-top: 0px; margin-right: auto; border-right: 0px" title="DSC02186 (Large)" border="0" alt="DSC02186 (Large)" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhG2dr_-TcymhVlnwHbcRYZxWTFipldGvOWLNKs4mypz24bQBTbppIgaJ_xWnWXLbru4aISONQ7w_IRAQVscxJ4QNTZ4dKF0eLc_l57xQz2SscwUdNi7-DU6Z0lS8dlajG3Li_ouzjKBv3D/?imgmax=800" width="426" height="286" /></a> </p> <p>Türkiye’de güzeL şeyLer de oLuyor diyebiLeceğim bir çaLışmadan haberdar etmek istiyorum sizLeri… Ve pek tabii oLarak öğretmenLerin / eğitimcilerin işine yarayabiLecek bir iki konu hakkında da payLaşım yapmak niyetindeyim. MemLeketin işine hakim öğretmenLere ihtiyacı var zira. Bir kişinin biLe işine yarayacaksa ve o biLgi bir çocuğun hayatını oLumLu yönde etkiLeyecekse neden payLaşmayayım ki hem.</p> <p><a href="http://lh5.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SylZnYOeKbI/AAAAAAAAE6s/_M3i96Q-Suc/s1600-h/soransorgulayan%5B6%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; margin: 0px 0px 0px 10px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="soransorgulayan" border="0" alt="soransorgulayan" align="right" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi73FM5uOmpTquLrWHP1XIv3gRzRhir7e3cf_E82M_qEjZGqTzRRmRERcW2AZbTJiULPcg0xBtZ90Gejd3CtHSoyaXVtG-E3o_Llw1UyfJkRPLJYWJZUVDmEe5FP6SGPQxd-SNtB8hvM1OP/?imgmax=800" width="189" height="60" /></a> Aşağıdaki payLaşacakLarım Sabancı Üniversitesi’ne aittir. Bu dökümanLarı hazırLayan, emek veren ve bizLerLe payLaşan tüm kişi ve kurumLara ayrıca kendi adıma teşekkür etmek de istiyorum.  </p> <p><a href="http://www.yaraticidrama.org/" target="_blank">Çağdaş Drama Derneği</a> <a href="http://www.istanbuldrama.org.tr/Tr/" target="_blank">İstanbuL Şubesi</a>’nde Yaratıcı Drama LiderLiği/eğitmenLiği programında 4. aşama öğrencisiyim. Şu an drama eğitimim yanında, <a href="http://www.akbank.com/" target="_blank">Akbank</a><strong><em></em></strong>,<strong> <a href="http://www.erg.sabanciuniv.edu/" target="_blank">Eğitim Reformu Girişimi</a></strong>, <strong><em><a href="http://www.meb.gov.tr/" target="_blank">MEB</a></em></strong> ortaklığıyla yürütülen <strong><em><a href="http://www.dusunmegucu.org/default.aspx" target="_blank">"Düşünme Gücü: Soran SorguLayan GençLik için Öğretmen Eğitimi Destek Projesi</a></em></strong>”kapsamında eğitim alan öğretmenLerden biri de benim. Oradaki eğitimLer sırasında öğrendiğim teknikLerden birini de hazır yeri geLmişken payLaşayım isterseniz. </p> <p>DersLeri 3B pLanına göre yapıLandırıyoruz. </p> <p><strong>B 1 : BekLenti oLuşturma <br /></strong>Bu aşamada öğrencilerden işlemek üzeri oldukları konu üzerinde düşünmeLeri ve soruLar sormaLarı istenir. </p> <p><em>Amaç :</em> </p> <p>Öğrencilerin mevcut biLgiLerinin farkına varması </p> <p>Sohbet tarzında konuşarak neLer biLdikLerini ( yanLış biLgiLer de dahiL ) görebiLmek </p> <p>Öğrenme hedefLerini saptamak </p> <p>ÖğrenciLerin dikkatinin konu üzerine odakLanmasını sağLamak </p> <p>Yeni fikirLerin anLaşıLması için bir ortam yaratmak </p> <p><strong>B 2 : BiLgi inşa etme</strong> <br />Öğrenme süreci oLan bu bölüm öğrencileri soru sormaya, araştırmaya, materyali anlamlandırmaya, önceki sorularını cevaplandırmaya, yeni sorular bulmaya ve cevaplandırmaya yönlendirir. Dersin bu ikinci veya orta aşamasına biLgi inşa etme aşaması diyoruz. </p> <p><em>Amaç :</em> </p> <p>Ana temaları tanımlamak </p> <p>Kişisel düşünceleri görmek </p> <p>Beklentilerle öğrenilmekte olanları karşılaştırmak </p> <p>Materyalle ilgili çıkarsamalar yapmak </p> <p>Dersle kişisel bağlantılar kurmak </p> <p>Ders, konu hakkında sorular sormak </p> <p><strong>B 3 : BirLeştirme</strong> <br />Dersin sonlarına doğru, öğrenciler dersin ana fikri ve içeriğini anladıktan sonra da atılması gereken adımlar vardır. <br />Öğretmen, Öğrencilerin öğrendikLerini düşünmesini bunların kendileri için ne anlam taşıdığını, mevcut düşüncelerinin yeni bilgiler ışığında nasıl değiştiğini sorgulamasını ve bu yeni bilgileri nasıl kullanabileceklerini düşünmesini ister. </p> <p><em>Amaç :</em> </p> <p>Ana fikirleri özetlemek </p> <p>Fikirleri yorumlamak </p> <p>Düşünceleri paylaşmak </p> <p>Kişisel tepkileri dile getirmek </p> <p>Fikirleri sınamak </p> <p>Öğrenmenin değerlendirmesini yapmak </p> <p>Ek sorular sormak</p> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-29199243929757594312009-12-15T01:06:00.001+02:002009-12-15T01:06:59.690+02:00Eğitimde Drama ve Engelli Çocuklar<h3>Eğitimde Drama ve Engelli Çocuklar </h3> <h5>Mübeccel GÖNEN </h5> <p>Öğrenmenin temel şartlarından birisi etkinliktir ve birey etkin olduğu sürece daha iyi öğrenir. Dramatik oyun bireyin etkin olduğu ve üzerinde prova yapılmayan bir gösteridir. Yurdumuzda yaratıcı drama normal eğitim programları ile bütünleşmeye başlamıştır.Ancak özel eğitim gerektiren çocuklarda pek kullanılmamaktadır. Sınıftaki dramatik oyunlar, oyuncuların kendileri ve oyun oynarken edindikleri tecrübe ile ilgilidir.Bu oyunlar provasız, anında yaratılan, genelde yapısı öğretmen tarafından şekillendirilen ve herkesin bir göreve sahip olduğu grup faaliyetidir. Çocuklar bu dramatik oyunlar sırasında duygu ve düşüncelerinin yanı sıra korku ve özel ilgilerini de ortaya koyarlar. Ayrıca, dramatik oyun dışında yaşamayacakları olayları da yaşayabilirler (Karın yağması gibi). Eğitimde drama yönteminin en etkili şekli, öğretmenin de rol aldığı tüm grup doğaçlamasıdır. Ancak öğretmen oyun sırasında oyuna karışmamalıdır.Öğretmenin önce, çocuklara neyi öğreteceğine karar vermesi gerekir.Sonra öğrenme işinin nerede yapılacağı, çocuklar ve öğretmenin rolü, olayın düğüm noktası ve başlangıçta çocukların dikkatini çekmek için ne yapılacağı belirlenmelidir. Dramatik oyunlar sırasında gürültü problemi çıkabilir.Eğer gürültü, problem çözmeye yönelik değilse, çocuklar oyuna ilgilerini kaybetmişlerdir.O zaman oyun hemen durdurulup, tamamen farklı bir oyun başlatılmalıdır. Pek çok oyunun sonunda tartışma yapılır.Tartışmada açık uçlu sorular sorulur ve tek bir doğru cevaba gidilmez. </p> <p>Tartışmanın amacı; oynanan problemi tanımak, çözümünü öğrenmek ve diğer çözüm yollarını keşfetmektir.Zekâ özürlü çocukların oyunu da birçok yönden, benzer zekâ yaşındaki daha küçük normal çocukların oyununa benzer ve daha yavaş bir hızla bu modeli takip eder(Lunzer ve Hulme,1966). Drama, zekâ engelli çocukların öğrenme ve kendilerini ifade etmelerinde normallerden daha fazla yararlı olur.Engelli çocuklar sıkıldıkları için disiplin problemleri vardır.Bunlara yardımcı olmak için de sanat, müzik ve özellikle drama ile ilgilenmelerini sağlamak yararlı olacaktır.Ancak, bu çocukların oyunlar sırasında gerçeğe daha yakın tutulmaları gerekmektedirUygulanan drama etkinliklerinin bir amacı olmalı ve çocukların gelişimine yararlı olması için de, günlük yaşantı ile ilgili konular üzerinde çalışılmalıdır.Seçilen konuların canlandırılmasında parmak oyunları, kukla, maske, pandomim, dans gibi tekniklerle tekerlemeler, şarkılı oyunlar ve hareketli şarkılar kullanılabilir.Tüm sınıf aktiviteleri tarafından desteklenen drama çalışması, çocuğun kendine güvenini ve fizikî serbestliğini artırır, dil gelişimine yardımcı olur.Engelli çocuklar da drama sayesinde bir problemi kendi düzeylerinde algılama, çözme ve açıklama olanağını elde ederler. </p> <p>Eğitimde dramanın iki önemli yapı taşı vardır.Bunlardan birisi, yaşamda yer alan çok çeşitli roller, diğeri de bu rollerin duruma uygun şekilde önceden hazırlanmaksızın, anında yaratılarak oynanmasıdır(doğaçlama). Burada, başıboşluktan çok, hissettirmeden yönlendirme vardır.Zihinsel engelli çocuklarla yapılan drama çalışmasında; çocuklara ipucu vermek ve normal çocuklarda kendiliğinden ortaya çıkan hünerlerin gelişimini cesaretlendirmek gerekir.Onlar duyu motor koordinasyonunu nasıl geliştirecekleri, tecrübelerini nasıl canlandıracakları ve bu tecrübeleri dramatik oyunda “zevkle” nasıl sembolize edecekleri yönünde desteklenmelidir.Ancak bunlar sadece dramatik beceriler olarak görülmemeli, tüm programda, bu becerilerin geliştirilmesi desteklenmelidir. Örneğin; bir pazar gezisi pek çok sınıf etkinliğine dönüşebilir. Bu çocuğun adölesan dönemine gelinceye kadar veya temel ve basit etkinliklerde yeterli tecrübe kazanana kadar, olaylara hızlı bir şekilde tepki gösteremeyebileceği unutulmamalıdır.Ayrıca en basit hedeflere de sürekli olarak dönmek gereklidir. Dramatik oyun, genel gelişimi desteklemek için de kullanılabilir.Çocuğa vücut parçalarının isimleri ve hareketleri öğretilirken, çocuk aynaya bakarak göz, burun ve ağzı defalarca söyleyebilir. Parmak oyunları ve dokunma, burada öğrenmeyi destekler.Çocuk önce taklit edecektir. Daha ileri basamakta, zekâ engelli çocuklar bunları kendileri ya da oyuncakları ile yapacaklar ve bunları yaparken de konuşmaya başlayabileceklerdir. Drama sayesinde çocuk hareketlerinin farkında olacak ve hareket yapmaktan da memnun olacaktır.Dramada yapılan hareketlerle çocuk, vücudunun kontrol, eşgüdüm ve becerilerini geliştirir, vücudunu tanır, ritm duygusunu geliştirir, vücudunu amaçlı olarak kullanmayı öğrenir. Drama; hareket, konuşma ve hayalî dramatik çalışmayı içermektedir. Öğretmen yapıcı etkinliği cesaretlendirirken, aynı zamanda bazı materyallerin tahrip edilmesine de müsaade etmelidir.Drama, çocuğun sık sık şiddet ve saldırganlığını ortaya çıkarmasına da fırsat sağlamalıdır.Öğretmenin bu durumda, grubu uygun bir şekilde gerçeğe döndürmesi gerekir.Hayal, yapmacık ve inanılmayana geçici olarak razı olma çocuğun dramatik oyununda görülür.Çocuk kendisine ve çevresindeki dünyaya güven duymaya başladıkça, tecrübelerin sembolik sunumlarına duyulan ihtiyaç da azalmaya başlayacaktır.Gerçek hayat, çocuğun keşfetmesi ve maceraya atılması için ona sayısız fırsatlar sağlar. <em>yazının devamı / tamamı <strong><a href="http://www.dogakoleji.com/dogaAkademi/dramaveengelli.asp" target="_blank">===>>></a></strong></em></p> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-43298347648323254402009-12-10T20:33:00.001+02:002009-12-10T20:33:47.645+02:00Foto-Kunst - KLASSE !<p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVJJHihBDYO_oid2RZSVuhu84PDGpaMzfdubqjn1o1ReTBGQjqt9Mh7q1tnZJ-3VnpMfcGzA46NPLD1dgJjTxx1GPdmjVdh0OPVtn_xG5UaiPRQOm48_zEi9Nqx7Ej451Uxe55bJm-sCaA/s1600-h/armbreak%5B3%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="armbreak" border="0" alt="armbreak" src="http://lh4.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SyE-6oOEMLI/AAAAAAAAE5I/uHdtBBfl9YE/armbreak_thumb%5B1%5D.jpg?imgmax=800" width="486" height="332" /></a> </p> <p><a href="http://lh4.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SyE-8KQOF-I/AAAAAAAAE5M/myK9Zz3a2dk/s1600-h/workingatsea%5B6%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="workingatsea" border="0" alt="workingatsea" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiL7T9-htkKoG77qy9ZjZtKusgOYXLOIbPaNdWk_K4QSlJ1Sb1QZ20hJjlsZX0a_3j0jfhMWoH6hRH6M2wBp5cJuXk4xjuDyE6PAg3irnnj9h4Mrv9PVB_aD2DrJxKzEhlYMXq1ld3_q7W/?imgmax=800" width="483" height="487" /></a> </p> <p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6UdAED4Z9FS2ULbyYVqCw5ux_vTqme1XOIWI5QPdQ1DkeIqwldmQVevKDtfotwd-G_2dLg_aHu_0VEjsPYIqVa7_akncA0tedI4XE2A-hVF9sVN1HHp8IY5jqfSgd82yh_1e2iqLHtHaD/s1600-h/Homosapiens%5B5%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="Homosapiens" border="0" alt="Homosapiens" src="http://lh4.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SyE-_4zDkXI/AAAAAAAAE5Y/rZUIaAt-ws4/Homosapiens_thumb%5B3%5D.jpg?imgmax=800" width="479" height="684" /></a> </p> <p><a href="http://lh3.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SyE_BA-92II/AAAAAAAAE5c/IUKvYbhVrwc/s1600-h/Tough%5B4%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="Tough" border="0" alt="Tough" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivsqN6UdKKqMqUIBjCATACyHG8n8asck1EDLz1t_r0Kl3iGFIbsGEcj-r_EwJM00v4KjDEVg0bBzb0RLfTotiM3ciPKnYhEdpaahRFDmpYfUNhJKjSbtvecht2OX0kQp8OiBnko46nS8U0/?imgmax=800" width="480" height="695" /></a> </p> <p>eric johansson <strong><a href="http://www.ericj.se/" target="_blank">*******</a> <a href="http://www.alltelleringet.com/" target="_blank">********</a></strong></p> <p>.pdf … 1.5 Mb <strong><em><a href="http://www.divshare.com/download/9700471-aeb" target="_blank">downLoad</a></em></strong></p> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5709575062789147993.post-51994914814908346152009-12-03T18:39:00.001+02:002009-12-03T18:39:16.782+02:00Müzik Eğitiminde Yaratıcılığı Geliştiren Yöntem ve Yaklaşımlar<h5 align="center">Müzik Eğitiminde Yaratıcılığı Geliştiren Yöntem ve Yaklaşımlar</h5> <p align="center"><strong>Öğr. Gör. Elif TEKİN GÜRGEN</strong></p> <p align="center"><a href="http://lh6.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SxfpT4VXjiI/AAAAAAAAEvs/cbT4zUDhF8c/s1600-h/muzik_bebek_%5B3%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="muzik_bebek_" border="0" alt="muzik_bebek_" src="http://lh4.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SxfpUh1GotI/AAAAAAAAEvw/_7Qhv1C0rZ8/muzik_bebek__thumb%5B1%5D.jpg?imgmax=800" width="317" height="289" /></a> </p> <h3>Özet </h3> <h3>Yaraticiligin gelismesine en fazla olanak saglayan sanat dallarindan biri olan müzik egitimi, ülkemizin ihtiyaç duydugu yaratici bireylerin yetismesi açisindan oldukça önemlidir. Bu konuda müzik ögretmenlerine büyük görev düsmektedir. Müzik ögretmenlerinin, yaraticiligin gelismesini engelleyen geleneksel yöntemler yerine her ögrencide varolan yaratici potansiyeli ortaya çikaracak, etkililigi sayisiz arastirma ile kanitlanmis, dünyanin birçok yerinde kullanilmakta olan Orff, Kodaly, Dalcroze ve Suzuki Yönetmleri gibi müzik yöntem ve yaklasimlarindan yararlanmalari gerekmektedir. Bu yöntem ve yaklasimlarin ortak yönleri, çocukta kazandirilmak istenen davranislari, müzigin ögelerini hissettirmeden oyunlastirarak kazandirmasi, müzisyen degil, müzigi seven bireyler yetistirmeyi hedeflemesi, müziksel becerilerin yani sira algi, dikkat, bellek, hayalgücü, özgüven gibi zihinsel becerileri gelistirmesi, müzige aktif katilim saglamasi, sosyal iletisim becerilerini gelistirmesi ve en önemlisi de yaraticiligi gelistirmesidir. </h3> <h3>Anahtar Kelimeler : Yaraticilik, Müzik Egitimi, Müzik Egitimi Yöntemleri.</h3> <h3><strong>CREATIVITY AND MUSIC EDUCATION </strong></h3> <h3>Abstract </h3> <h3>Music education is one of the most effective factors on development of creativity and therefore is very important for our country. Music educators play a crucial role on improvement of creativity. Music educators should prefer widely used and well known educational technics like Orff, Kodaly, Dalcroze and Suzuki that improve creative skills of children instead of traditional methods. The common characteristics of these methods are to instruct behaviours and musical elements with games, to create persons who loves music instead of musicians, to improve attention, memory, imagination, self esteem as well as musical skills, to support making music actively, to improve social communication skills and the most important one is to improve creativity. </h3> <h3>Key Words: Creativity, Music Education, Music Education Methods.</h3> <p><a href="http://lh5.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SxfpW4aGNNI/AAAAAAAAEv0/3snH6RO1YZk/s1600-h/vladstudio_musicispower_1600x1200%5B4%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: block; float: none; margin-left: auto; border-top: 0px; margin-right: auto; border-right: 0px" title="vladstudio_musicispower_1600x1200" border="0" alt="vladstudio_musicispower_1600x1200" src="http://lh3.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SxfpYjOt78I/AAAAAAAAEv4/IbnhaHgXxKc/vladstudio_musicispower_1600x1200_thumb%5B2%5D.jpg?imgmax=800" width="502" height="385" /></a> </p> <h3><strong>I. GIRIS</strong> </h3> <h3>Dünyanin hizla gelistigi ve degistigi günümüzde arastiran, elestirel bakis açisina sahip, problemlere çözüm üretebilen, özgür ve yaratici düsünen bireylere duyulan gereksinim giderek artmaktadir. Bu gereksinimden dolayi dünyada yaraticilikla ilgili birçok arastirma yapilmaktadir. Türkiye'de de son yillarda bu konuda çalisan egitimcilerimizin sayisi giderek artmaktadir. Nasil yaratici bireyler yetistirebiliriz sorusu egitimciler tarafindan sürekli gündeme getirilmekte, egitim programlarinin hedefleri de bu dogrultuda degistirilip gelistirilmektedir. </h3> <h3>Yaratici bireylerin yetistirilmesinin önemi üzerinde bu denli durulmasina karsin uygulamada ayni çabanin gösterilmedigi gözlenmektedir. Bunun nedeni egitim sistemimizin ezbercilige dayali olmasidir. Özden'e (2003) göre ezberci egitim sadece gerçek ögrenmeyi engellemekle kalmamakta; ögrencinin bireyselligini yok etmekte, özgün düsünceyi sinirlamakta ve yerlesik düsünme kalibina uymayan yeni verilerin degerlendirilmesini engellemektedir. </h3> <h3>Oysa yaraticilik, gelistirilebilen ve uygun ortamlarda ortaya çikan bir beceridir. Bu becerinin gelistirilmesinde ve dogru egitim ortaminin saglanmasinda ögretmene büyük görev düsmektedir. Ögrencideki yaratici potansiyeli ortaya çikarabilmek ve yaratici bireyler yetistirebilmek için ögretmenin kendisinin de yaratici düsünme becerisine, yaratici dersler planlayabilme bilgisine sahip olmasi gerekmektedir. Ögretmen, bu bilgi ve becerileri ögretmenlik egitimi gördügü süreçte edinmelidir. Ancak ögretmen yetistiren kurumlarda belli akademik becerilerin diger beceriler üzerinde tutulmasi nedeniyle çogu üniversite ögrencisi içlerinde varolan potansiyel yaraticiligin farkina varamadan mezun olmaktadir. </h3> <h3>Bireyin dogustan sahip oldugu yaratma dürtüsünü, yasamimizin her evresinde var olan müzik ile doyurmak, bu özgür ortami saglamak müzik egitiminin amaçlarindan biri olmalidir. </h3> <h3>Müzik egitimi, yaratici bireylerin yetistirilmesinde sanat egitiminin en uygun alanlarindan birini olusturmaktadir. Ancak, ögretmen merkezli, blokfülüt ve sarki ögretimiyle sinirli müzik dersleri yaratici potansiyeli ortaya çikaramamakta, nitelikli </h3> <h3>bireyler yetistirme konusunda istenilen sonuca götürmemektedir. Yaratici bireylerin yetistirilmesinde önemli yer tutan müzik derslerinin, günümüzde etkililigi deneylerle kanitlanmis çagdas müzik egitimi yaklasimlari ile sunulmasi gerekmektedir ( Bilen, 1999). </h3> <h3>Çagdas müzik egitimi yaklasimlari, ögrencinin aktif oldugu, yaparak ve yasayarak ögrendigi; yaratici potansiyeli ortaya çikaran etkinlikler ve oyunlardan olusan bir ögrenme sürecidir. Bu egitim yaklasimlari kemiklesmis bazi kaliplari kirarak bireyin kimi nedenlerden dolayi içinde sakladigi yaratici yetenekleri kesfetmesini saglamaktadir. Birey yarattikça kendisine güveni artmakta ve böylelikle dis dünya ile daha saglikli ve dengeli iletisim kurmaktadir. </h3> <h3>Müzik ögretmenlerinin dogru ögrenme ortamlarini yaratmalari, çagdas müzik egitimi yaklasimlarini uygun yöntem ve tekniklerle uygulayabilmelerine baglidir. Bunu gerçeklestirmek için de ögretmenin kendisinin de yaratici süreçlerden olusan egitim ortamlarinda yetismesi gerekmektedir. </h3> <h3><strong><a href="http://lh5.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SxfpZlqP8dI/AAAAAAAAEv8/QH-o7FmhIPM/s1600-h/vladstudio_firsanov_symphony_of_life_1024x768%5B4%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; margin: 0px 5px 0px 0px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="vladstudio_firsanov_symphony_of_life_1024x768" border="0" alt="vladstudio_firsanov_symphony_of_life_1024x768" align="left" src="http://lh4.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SxfpaCrE4aI/AAAAAAAAEwA/3r0E7Idntdk/vladstudio_firsanov_symphony_of_life_1024x768_thumb%5B2%5D.jpg?imgmax=800" width="348" height="265" /></a> I. 1. Yaraticilik ve Egitim</strong> </h3> <h3>Robinson (2003), gerçek ilgi ve beceri alanlarinin neler olabilecegini hiç bilmeden egitimlerini sürdüren ögrencilerin bundan çok olumsuz etkilenebileceklerini, basarisizliklarindan dolayi mutsuz olabileceklerini ve yeterince akilli olmadiklari kanisina varabileceklerini düsünmektedir. </h3> <h3>Okullarimizda matematik ve fen egitiminin sanat dersleri ve sanatsal becerilerin üzerinde tutuldugu herkes tarafindan kabul edilen bir gerçektir. </h3> <h3>Vexliard (1968), genel ögrenim sistemlerinin yakinsak düsünmeyi gelistirmeye egilimli oldugunu, asil yaratici düsünme biçimi olan iraksak düsünme biçimini gerilettigini ayrica okuldaki degerlendirme biçiminin de bu dogrultuda oldugunu vurgulamaktadir (San, 1979: 21). </h3> <h3><a href="http://lh3.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SxfpbFtnFxI/AAAAAAAAEwE/yFQe3MQb6y8/s1600-h/vladstudio_guitarist_1280x1024%5B4%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: inline; margin-left: 0px; border-top: 0px; margin-right: 0px; border-right: 0px" title="vladstudio_guitarist_1280x1024" border="0" alt="vladstudio_guitarist_1280x1024" align="right" src="http://lh4.ggpht.com/_g9H8rb173HI/Sxfpb7jF4LI/AAAAAAAAEwI/DmpPm9T68gU/vladstudio_guitarist_1280x1024_thumb%5B2%5D.jpg?imgmax=800" width="268" height="217" /></a> Torrance, ögrencilere sorunlara yeni çözümler üretebilme yollarinin verilebilecegine, buna dayali olarak da onlarin risk alabilmek ve özgün üretimlerinde bulunmak gibi becerilerinin gelistirilebilecegine inanmaktadir (Mamur, 2002: 14). Bunu gerçeklestirmek için ögretmenlerin yaraticiligin ne oldugunu ve nasil gelistirildigini bilmeleri oldukça önemlidir. </h3> <h3>Yaraticilik, kisinin basarili olmasi için en önemli özelliklerden birisidir. Hatta Torrance' a göre yaraticilik, yaratici ortamlarda elde edilen akademik basariyi zekâ ve akademik yetenekten daha iyi yordamaktadir (Mouly, 1973; Açikgöz, 1998: 50 ). </h3> <h3>San (1995: 71), yaraticiligin zaman zaman kimi baskilara karsin da ortaya çikabilecegini, fakat genelde özgür ve demokratik ortamlarda kendini gösterdigini vurgulamaktadir. </h3> <h3>Robinson'a göre (2003: 150) yaratici süreç için üç hayati özellik vardir. </h3> <h3><em>1. Kendi yaratici gücünüz için en dogru ortami bulmanin önemi </em></h3> <h3><em>2. Bu ortami denetleyebilme gerekliligi </em></h3> <h3><em>3. Denemek ve risk almak için gerekli olan özgürlük</em> </h3> <h3>Yukarida sözü geçen özgür ve demokratik ortamin yaratilmasinda ögretmenlere büyük görev düsmektedir. </h3> <h3>Özden (2003:191), yaraticiligin gelistirilmesi için önemli olan bazi ögretmen davranislarini söyle belirtmistir. </h3> <h3><em>1. Ögrencilere kendi yaratici çabalarina deger vermeyi ve bundan memnun olmayi ögretmek. </em></h3> <h3><em>2. Sira disi sorulara saygi duyarak, farkli düsünmeyi ve degisik baglantilar kurmayi tesvik etmek </em></h3> <h3><em>3. Ögrencileri dinleyerek onlarin fikirlerine deger verdiklerini ve saygi duyduklarini göstermek. </em></h3> <h3><em>4. Ögrencilerin öne sürdükleri fikirleri gelistirmelerine firsat vererek onlari hem test etmelerine hem de baskalariyla paylasmalarina yardimci olmak. </em></h3> <h3><em>5. Ögrencilerin kendi kendilerine ögrenmelerine firsat vermek. (Asiri denetim, belirlenen programa asiri baglilik, ögrencinin kendi basina ögrendigi seylerin takdir edilmemesi, ögrendiklerini yansitmalarina firsat vermeden çok sayida materyalin yüklenmesi kendi kendine ögrenmeyi engellemektedir.) </em></h3> <h3><em>6. Sık yapilan degerlendirmeler ögrencinin yaraticiligini ortaya koymasini engeller. Çocuklarin yaptiklari hatalar yaratici sürecin bir parçasi olarak kabul edilmelidir. </em></h3> <h3>Ayrica ögretmen, yeni düsünce üretmeye engel olan kültürel normlarin da farkinda olmali ve bu normlarin etkisini azaltici etkinliklerde bulunmalidir. </h3> <h3>Ergeneli (1995) yaraticilik egitimindeki süreçleri söyle belirlemistir: </h3> <h3><em>1. Ögrencilerin sahip oldugu tutumlar ve bu tutumlarin onlarin düsünme sürecini ne yönde etkiledigini belirlemek. </em></h3> <h3><em>2. Bu tutumlari olumlu sekle getirecek programlari gelistirmek. </em></h3> <h3><em>3. Ögrencilerin ilk olarak problemi hissedebilmesini, ortaya koyabilmesini saglamak ve baslangiçta degerlendirme yapmasini ertelemek. </em></h3> <h3><em>4. Üretilen fikirler içerisinde en uygun olanini seçmesini ögretmek (Çetingöz, 2002: 24).</em> </h3> <h3>Ayrica ögretmen, ögrencilerine kendi düsüncelerini kabul ettirmeye çalismaktan kaçinmalidir (Açikgöz, 1998: 51). </h3> <h3><strong>I. 2. Müziksel Yaraticilik Süreci</strong> </h3> <h3><a href="http://lh4.ggpht.com/_g9H8rb173HI/Sxfpcg7CdpI/AAAAAAAAEwM/9ZKBgdLuxlI/s1600-h/orff2%5B3%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; margin: 0px 5px 0px 0px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="orff2" border="0" alt="orff2" align="left" src="http://lh3.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SxfpdYhyw7I/AAAAAAAAEwQ/ECg01XBcRHg/orff2_thumb%5B1%5D.jpg?imgmax=800" width="244" height="167" /></a> Swanwick ve Tilmann (1986), 700'ün üzerinde çocugun yaptigi kompozisyonlari analiz ederek yaptiklari arastirma sonucunda müziksel yaraticiligi 8 asamaya ayirmislardir (Auh, 1995: 22). </h3> <h3>1. <u>Algi (0- 3 yas):</u> Çocuk bu yaslarda seslere karsi ilgi duymaya baslar. Sesin dogasini arastirmaya istek duyar. Çocugun vuruslari ritmik degildir ve düzensizdir. Müziksel ifadeleri tonallik ve yapisal olarak anlam tasimaz. </h3> <h3>2. <u>Degisim (4- 5 yas):</u> Bu yaslarda çocuk düzenli ritim vurma becerisini kazanmaya baslar. Dogaçlamalari daha uzun ve seçtigi çalginin dogasiyla yakindan iliskilidir. </h3> <h3>3. <u>Kisisel Anlatim</u>: Çocuk önce sarkilarina daha sonra çalgisiyla meydana getirdigi dogaçlamalarina kendi anlatimini eklemeye baslar. Yaptigi dogaçlamalari kendi istedigi hizda ve gürlükte ifade eder. Çocukta biçimsellikten uzak olarak bir miktar yapisal kontrol saptanir. </h3> <h3>4. <u>Anadil</u> (5-6 yaslarinda baslar, 7-8 yaslarinda belirginlesir): Ritmik ve melodik ifadeler tekrarlar seklinde ortaya çikar. Çocugun yapisal cümlelerinde geleneksel bazi müziksel anlatimlari gösteren küçük ezgiler saptanir. </h3> <h3>5. <u>Kurgusal</u> (10 yasinda ortaya çikar): Biçimsel bilginin olmayisi imgesel sapmaya yol açar. Cümlelerin ve vuruslarin kontrolü dogru notayi arama egilimi nedeniyle daha degiskendir. Bu asamada çocugun müzikteki yapisal olanaklari arastirma istegine ait kanitlar bulunmaktadir. </h3> <h3>6.<u> Dilsel</u> (13–14 yas): Müzikte motiflerin çocukta yerlesmesinin ardindan cümlelerin sonunda bir zitlik görülür. Cevap cümlelerine rastlamak, çesitleme ve son eklentiler siklikla görülür. Bu asamada çocukta teknik anlatim ve yapisal kontrolün yerlestigi görülür. Daha olgun bir müzik tarzi gelistirmeye yönelik güçlü bir egilim fark edilir. Ayrica popüler müzikten etkilenme de görülür. </h3> <h3>7. <u>Simgesel</u> (15 yas): Bu asamada çocukta güçlü bir kisisel tanimlama saptanir. Müzikten etkilenme daha belirgindir. Çocugun bilinç düzeyinin anlatimi ile birlikte müzikal bilissel süreçler de kendini göstermeye baslar. </h3> <h3>8. <u>Sistematik</u> (15 yas ve üstü): Kendi müzikal birikimini yansitabilecek düzeye erismis, donanimli müzik insanidir. Estetik kaygilari da gözeterek çok yönlü, imgesel ve orijinal müzikal düsünce yaratmaya baslar. Kompozisyonlari bilinçli sekilde olusturulmus müzikal materyalleri içerir (Leung, 2002: 81–82). </h3> <p><a href="http://lh6.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SxfpeQc138I/AAAAAAAAEwU/eiEAqsd-J3A/s1600-h/vladstudio_music_1024x768%5B3%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: block; float: none; margin-left: auto; border-top: 0px; margin-right: auto; border-right: 0px" title="vladstudio_music_1024x768" border="0" alt="vladstudio_music_1024x768" src="http://lh4.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SxfpfS8jkeI/AAAAAAAAEwY/xg8foMn_J7o/vladstudio_music_1024x768_thumb%5B1%5D.jpg?imgmax=800" width="378" height="288" /></a> </p> <h3><u>I. 3. Müzik Egitimi Yöntem ve Yaklasimlari</u> </h3> <h3>Yasam boyu ögrenen, çagdas ve yaratici bireylerin yetistirilememesinin bir nedeni de ögretim yöntemleridir. Çagin gerektirdigi hedefler belirlense bile bu hedefleri geleneksel yöntemlerle gerçeklestirmek olanaksizdir. Geleneksel yöntemler ögrenciye “kendi ögrenme sürecinin sorumlulugunu tasiyamayacagi” mesajini vermektedir. Bu durum ögrencinin özgüvenini, güdüsünü ve yaraticiligini yok etmektedir (Açikgöz, 2003: 33). </h3> <h3>Medford (2003), Boston Gençlik Orkestrasinin elemanlari üzerinde yaptigi arastirmasinda Orff, Kodaly ve Suzuki yöntemlerinin birlesiminden olusan bir programin etkisini incelemistir. Söz konusu programin basarisinin ölçütleri, yeni baslayan ögrencilerin kisa zamanda yüksek müzikalite seviyesine erismelerini ve solfej ve kuramsal bilgilerin anlasilmasini içermektedir. Arastirmanin verileri gözlem yöntemi ile toplanmistir. Arastirma sonucunda programin, genç orkestralar, okul müzik programlari ve hatta özel müzik ögretmenleri tarafindan da kullanilabilecegi saptanmistir. </h3> <h3>Uçal (2003), gerçeklestirdigi arastirmada Orff ögretisinin ögrencilerin müziksel isitme ve güzel sarki söyleyebilme becerilerinin gelismesi, müzik dersine olan ilgi ve katilimlari üzerindeki etkilerini, geleneksel yaklasim ile karsilastirmali olarak incelemistir. </h3> <h3>Arastirma, okul öncesi dönem 6 yas grubundan olusan iki grup üzerinde yapilmistir. Gruplardan birinde Orff ögretisine dayali müzik ögrenimi, digerinde ise geleneksel yaklasima dayali müzik ögretimi uygulanmistir. </h3> <h3>Arastirma sonunda Orff ögretisine dayali müzik ögreniminin, geleneksel yaklasima dayali müzik ögretimine göre güzel sarki söyleyebilme ve müziksel isitme becerileri üzerinde daha etkili oldugu bulunmustur. Ayrica Orff ögretisine dayali müzik ögrenimi derse ilgi ve katilimi artirmaktadir.</h3> <h3> </h3> <h3><strong>I. 3. 1. Orff Ögretisi</strong> </h3> <p><a title="http://www.wcboe.k12.md.us/custom_pages/300/BARNHART/Orff.htm" href="http://www.wcboe.k12.md.us/custom_pages/300/BARNHART/Orff.htm">http://www.wcboe.k12.md.us/custom_pages/300/BARNHART/Orff.htm</a></p> <h3><a href="http://lh3.ggpht.com/_g9H8rb173HI/Sxfpfzl8crI/AAAAAAAAEwc/iFaP3UTscrI/s1600-h/Holzmeister-Orff-klein%5B3%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; margin: 0px 5px 0px 0px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="Holzmeister-Orff-klein" border="0" alt="Holzmeister-Orff-klein" align="left" src="http://lh6.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SxfpggvAX9I/AAAAAAAAEwg/eDRT5k9zn28/Holzmeister-Orff-klein_thumb%5B1%5D.jpg?imgmax=800" width="244" height="226" /></a> Alman besteci ve müzik egitimcisi <strong><em><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Carl_Orff" target="_blank">Carl Orff</a></em></strong> (1895-1982) tarafindan gelistirilmis olan Orff ögretisinin temelinde yasayarak ögrenme vardir. Hareket eden, dans eden, müzik yapan insanin iç dinamizmini, yaratici kisiligini, bireysel anlatim biçimlerini ortaya çikaran, tüm duyular tarafindan algilanan etkinlikleri içermektedir. </h3> <h3>Carl Orff, bu ögretiyi konusma ve dramayi da içine alan sahne sanatlarini birlestiren bir “fikir” olarak tanimlamistir. Ayni zamanda bu ögretiyi, fazla müdahale olmadan dogal ortaminda yetisen yabani bir çiçege benzetmistir. Bu bakimdan bir çok Orff ögretmeni bu yaklasimi dikkatli ve titizce hazirlanmis bir yillik plandan daha heyecan verici bulmaktadirlar. </h3> <h3><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhyMJM55GE4geNMu5GwxnZgmcPw4gPeMNNXrP8VeQyggffy9GOLgvR8VfrZEE8-VtnX2XHl6bWoC2Re1BP_gGjMu8KBtW7xtTmUgcmR1LRAe6-ew1TXFwuK51iKrgM8T4L-YLx3eOL8v0fP/s1600-h/orff1%5B3%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: inline; margin-left: 0px; border-top: 0px; margin-right: 0px; border-right: 0px" title="orff1" border="0" alt="orff1" align="right" src="http://lh4.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SxfpidyzVZI/AAAAAAAAEwo/g405hDw23_A/orff1_thumb%5B1%5D.jpg?imgmax=800" width="244" height="164" /></a> Orff yaklasimi, ögrenim deneyimlerinin bir araya getirildigi bir model olarak da açiklanabilir. Asil amaci müziksel ögrenmedir fakat kültürel ve sosyal ögrenmede de oldukça etkilidir (Shamrock, 1997: 41). </h3> <h3>Orff ögretisi içinde beden perküsyonu ya da Orff çalgilari ile yapilan ritmik dogaçlamalar, insan sesiyle yada çalgilarla yapilan ezgisel dogaçlamalar, dans dogaçlamalari, yaratici drama, oyunlastirilmis müziksel etkinlikler vardir. Bu etkinlikler çocugun yaraticiligini gelistirmekle kalmayip toplu halde yapilmasindan dolayi çocugun ayni zamanda sosyal etkilesimini ve kendine güvenini saglamaktadir. </h3> <h3>Carder (1990: 111), Orff ögretisinde kullanilan müzikal ögeleri söyle siralamistir: </h3> <h3><em>1. Pentatonik dizi, </em></h3> <h3><em>2. Ostinato ritim ile eslik, </em></h3> <h3><em>3. Çocuklar için uygun müzik materyalleri, </em></h3> <h3><em>4. Sarkilardan alinmis motifler, </em></h3> <h3><em>5. Orff çalgilari, </em></h3> <h3><em>6. Çocuk tekerlemeleri, </em></h3> <h3><em>7. Ölçünün anlasilmasini kolaylastiran konusma kanonlari (Medford, 2003: 18).</em> </h3> <h3>Orff çalgilari, Carl Orff, Kaerl Maendler ve Klaus Becker'in ortak çalismasi sonucu gelistirilen, önceden bir bilgiye sahip olmadan her yasta ve yetenekte insanin kolaylikla çalabilecegi ve dogaçlama yapmaya oldukça elverisli çalgilardir. Çesitli büyüklükte ve farkli sesli davullar, büyük ziller, zilli tefler, ksilofonlar, metalofonlar ve glockenspieller, blokflütler, basit yayli ve telli çalgilar sürekli gelistirilmekte olan bu ses gövdesinin temel parçalarini olusturmaktadir. Bu çalgilar, tek basina çalinmaktan öte birlikte müzik yapmaya uygundurlar (Jungmair, 2002:5). </h3> <h3>“Orff Shulwerk” olarak da adlandirilan aktif müzik egitimi yaklasiminin odak noktasinda dogaçlama ve yaratma vardir. Çünkü dogaçlama ve yaratma, çocugun dogal davranisinin bir parçasidir (Shamrock, 1997: 41). Yapilan her dogaçlama bir cesaretin göstergesidir. Ögrencinin kendini ifade etmesi, yeteneklerini kesfetmesi, ona uygun ve rahat kosullarin sunulmasiyla saglanabilmektedir. </h3> <h3>Orff ögretisinde bir dogrudan ötekine gelisen bir anlayis yoktur (Jungmair, 2002). Ögretmenin farkli arayislara girmesi gerekmektedir. Derslerde sürekli mantik ve istikrar aranmamalidir. Sonucun kaliteli olmasindan çok süreçteki kazanimlar önemlidir. Yaratici süreçlerde bir sonraki adimin bilinmemesine hazirlikli olunmalidir. Bireyselligin yok olmamasi buna baglidir. </h3> <h3>Orff yaklasimi her ne kadar ilkokul düzeyinde düsünüldüyse de zihinsel ve bedensel engelli çocuklarin egitimi içinde genis kullanim alani bulmustur. Okul öncesi dönemi, ilkokul ve üniversite ögrencileri hatta yetiskinler gibi farkli yas grubundaki topluluklar için basit fakat yaratici müzik deneyimleri kazandirma açisindan oldukça etkilidir (Shamrock, 1997: 41). </h3> <h3><strong>I. 3. 2. Kodály Yöntemi</strong> </h3> <h3><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhp5IqeETixiDwIgZW-9ezCYYw8hlXuYHiAj2I-f5C_YOyfSRnPF7md6-AMzlm0FfxeRbY0kmI8zNDHOTCIxaAu6TACl_M_oP26cu_oIPnibURMTkbAwikVd5uO8WqFPZbI8tyZhRmihhBF/s1600-h/kodaly%5B3%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; margin: 0px 5px 0px 0px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="kodaly" border="0" alt="kodaly" align="left" src="http://lh3.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SxfpkJL3H_I/AAAAAAAAEww/At3_CMWfG1w/kodaly_thumb%5B1%5D.jpg?imgmax=800" width="178" height="244" /></a> Macar becteci, müzik egitimcisi ve müzikolog Zoltan Kodaly (1882-1967) tarafndan gelistirilen bu yöntemin temeli dikkatlice düzenlenmis sarkilar düzeninin oyun ve etkinliklerle birlestirilerek söylenmesine dayanir (Yigit, 2000: 41). </h3> <h3>Kodaly, ulusal müzik kültürünün okul müzik egitiminde halk ezgileri temel alinarak gelisecegi inancindadir (Bilen, 1995: 31). </h3> <h3>Kodaly, Glower'in Tonic Sol-fa yöntemini, Cheve'nin ritim isaretlerini, Dalcroze'un bazi solfej tekniklerini ve John Curwen'in el isaretlerini kullanarak müzik egitimine büyük katkisi olan yeni bir yöntem ortaya koymustur (Choksy, 1986: 70). </h3> <h3><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi5IQckdc-NdT16rqM7_63esujkG96f6O_EPvGlg0yez26JSE8iU-33WrClR2AFzZydzBQh0RJKIx5ckUtNfcj3ZHTzVzRc_Wl5TWTQCRbW5O7wlsxiHst8kiZ6Fn7aCMMFcuRmaUFZQ4wN/s1600-h/kodaly2%5B4%5D.png"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; margin: 0px 0px 0px 10px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="kodaly2" border="0" alt="kodaly2" align="right" src="http://lh4.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SxfplXYPO5I/AAAAAAAAEw4/e_WOdDJeeUo/kodaly2_thumb%5B2%5D.png?imgmax=800" width="299" height="222" /></a>Kodaly yönteminde derslere teorik kavramlarin ögretilmesinden önce çocugun tanidigi ya da asina oldugu sarkilarin kulaktan ögretilmesiyle baslanir. Bilinenden bilinmeyene giden bir düzen vardir. Ögretilecek bir müzik fikri önce oyunlarla ve sarkilarla çocuk farkinda olmadan çalistirilir, ardindan sembollerle tanitilir. Isitsel beceriler gelistirilmeden müziksel sembollere geçilmez. </h3> <h3>Derslerde ilk hareket yürüyüstür. Çocuk sarki söylerken ritme uygun yürümesi saglanir. Ostinato adimlama ve alkislama sonraki asamalari olusturur. Bir sonraki asamada ögretmen zaten bilinen sarkinin motiflerini sözleriyle söyleyip ögrenciden alkisla ritmini vurmasini ister. Çocuk alkisla sarkinin ritmini vururken sözlerini de heceler. Ögretmen daha sonra vurulan ritmi çubuk notasyon adi verilen bir sistemle görsellige geçirir . Yaratici etkinlikler ise ögrenme asamalarina uygun bir sekilde dahil edilir ( Yigit, 2000: 41). </h3> <p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgu4E1D93POZ-ZnPbNAHKuZxyBcoDvGIHqTDJmA9NCW7ozcJiBmgOQaSrVw9FOXJTGh6cZOlRkXPjcx1SilLivAKTmSpmRY2zQG3uMJVdw7moRiWdGPCQUl_rXUbJ3dTNWhiqtmOdbwAxD0/s1600-h/handsigns-kodaly%5B4%5D.gif"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: block; float: none; margin-left: auto; border-top: 0px; margin-right: auto; border-right: 0px" title="handsigns-kodaly" border="0" alt="handsigns-kodaly" src="http://lh6.ggpht.com/_g9H8rb173HI/Sxfpm84_kTI/AAAAAAAAExA/qF-v9_Z2Kek/handsigns-kodaly_thumb%5B2%5D.gif?imgmax=800" width="257" height="316" /></a> </p> <h3><strong>I. 3. 3. Dalcroze Yöntemi</strong></h3> <h3><a href="http://lh4.ggpht.com/_g9H8rb173HI/Sxfpn57lHgI/AAAAAAAAExE/2_C2_ZZrMio/s1600-h/Emile_Jaques_Dalcroze%5B3%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; margin: 0px 10px 0px 0px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="Emile_Jaques_Dalcroze" border="0" alt="Emile_Jaques_Dalcroze" align="left" src="http://lh6.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SxfpokK0bGI/AAAAAAAAExI/mWR5BIlcv6o/Emile_Jaques_Dalcroze_thumb%5B1%5D.jpg?imgmax=800" width="167" height="244" /></a>  </h3> <h3>“Eurhytmics” olarak da adlandirilan bu yöntem, 1865-1950 yillari arasinda yasamis Isviçreli besteci ve müzik egitimcisi Emile Jaques Dalcroze tarafindan gelistirilmistir. Eurytmics, ritmin müzikteki temel eleman oldugu ve müzikle ilgili tüm ritimlerin kaynaginin insan vücudunun dogal ritminde bulunabilecegi esasina dayanir. </h3> <h3>Dalcroze, Cenevre konservatuarinda piyano ve solfej ögretmenligi yaptigi yillarda ögrencilerin çalgi çalmada teknik olarak gelismis olmalarina ragmen mekanik ve antimüzikal olduklarini, müzigi hissederek ifade edemediklerini farkeder. Bu gözlemler Dalcroze'u ögrencilerin kulaklari, gözleri ve beyinleri ile vücutlari arasinda gerekli koordinasyonu saglayamadiklari gerçegine götürür. Böylece egitilmesi gereken ilk enstrumanin insanin bedeni oldugunu kesfeder (Akkus, 1998: 5). </h3> <h3>Eurhytmics çalismalarinda hareket müzigin temelini olusturur. Müzigin tüm elemanlari (vurgu, cümle, nüans, ritim, ölçü) temelini hareketten alir ve hareket ile çalistirilabilir. Dalcroze, derslere müzigin ritmine uygun yürüme hareketi ile baslar ve ögrencilerden ne duyuyorlarsa ona göre hareket etmelerini ister. Böylece yaraticiligin temelleri dogaçlama ile atilmis olur . </h3> <h3>Dogaçlama, Dalcroze yönteminin en önemli ögesidir. Ögretmen, piyano veya vurmali bir çalgiyla dogaçlama yapar, ögrenciler de duyduklarini hareketle ifade ederek dogaçlarlar. Konusma, el çirpma, sarki, hikaye, vurmali çalgilar dogaçlamada kullanilan araçlardir. </h3> <h3>Dogaçlama, ögrencilerin arastirma, kesfetme, ifade özgürlügü gibi ihtiyaçlarini karsilar ve müzikal ifadenin kendiliginden olusmasini saglar. </h3> <h3>Abramson (1998), Dalrcroze çalismalarinin amaçlarini söyle siralamistir. </h3> <h3>1. <em><u>Dikkat</u></em>; Ögrenciler dikkat, konsantrasyon, sosyallesme ve nüanslara duyarlilik becerilerini gelistirirler. </h3> <h3>2. <em><u>Ritim</u></em>; Duyma, okuma ve ritim olusturma. </h3> <h3>3. <em><u>Ses</u></em>; Melodi olusturma, tonalite, dizi ve kadanslari anlama. </h3> <h3>4. <em><u>Hafıza</u></em>; Müziksel hafiza gelistirme. </h3> <h3>5. <em><u>Yeni Alışkanlıklar</u></em>; Beyin, ritmik motifler içerisinde bilgiyi isler. Ögrenme, zamanlama, ölçüm ve ritim çerçevesine yerlestirilir (Berger, 1999: 16–17). </h3> <h3><strong>I. 3. 6. Suzuki Yöntemi</strong></h3> <h3><a title="http://www.suzuki-music.com/" href="http://www.suzuki-music.com/">http://www.suzuki-music.com/</a></h3> <p><a title="http://www.suzukimusic.org.au/" href="http://www.suzukimusic.org.au/">http://www.suzukimusic.org.au/</a></p> <p><a title="http://www.suzukimusicacademy.com/" href="http://www.suzukimusicacademy.com/">http://www.suzukimusicacademy.com/</a> </p> <h3><a href="http://lh6.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SxfppaNNp9I/AAAAAAAAExM/lwIYt8-re9o/s1600-h/suzuki1%5B3%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; margin: 0px 5px 0px 0px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="suzuki1" border="0" alt="suzuki1" align="left" src="http://lh3.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SxfpqGSb0tI/AAAAAAAAExQ/_Xffg-mXK90/suzuki1_thumb%5B1%5D.jpg?imgmax=800" width="133" height="175" /></a> Schiniki Suzuki (1854–1944), çocuklarin anadillerini ögrenmekte gösterdikleri basariyi baska becerilerde de gösterebilecekleri inancindan yola çikarak “yetenek egitimi” adini verdigi egitim yöntemini gelistirmistir. </h3> <h3>Suzuki, konusmayi ögrenmede oldugu gibi iyi çevre kosullarinin yetenek gelisimine vesile olduguna inandi ve bu ilkeyi keman egitiminde kullanmaya karar verdi. Kalitsal etmenleri düsünmeksizin her çocugun dis uyaranlari benimseyerek yüksek düzeyde bir yetenek standardini gelistirebilecegini savundu. </h3> <h3>Yetenek egitimi, bireysel olup çocugun gereksinimine ve dikkat süresine göre ayarlanmaktadir. Suzuki' nin amaci sanatçi yetistirmek degil, çocugun müzik potansiyelini gelistirmektir. </h3> <h3>Suzuki piyano okulunun en önemli özelligi, belirli bir sira ile teknikler içeren ve dünya genelinde sevilen sarki ve parçalardan olusmus olmasidir. Özel bir teknik çalisma içermez, dolayisi ile etütler içermez. Çocuk, parçalari çalisirken farkinda olmaksizin teknik çalisir. </h3> <h3>Suzuki derslerinin organizasyonu ve süresi temelde ögrencinin yasi, gelisimi ve düzeyine bagli olmakla birlikte genel olarak dört ana ögeyi içerebilir; nota okuma, teknik, suzuki repertuarinin çalisilmasi ve ögrenilen parçalarin gözden geçirilmesi. Nota okuma, çocugun yasi ile baglantili olarak ilk derslerde göz önüne alinmayabilir. </h3> <h3>Suzuki yöntemi, erken yasta ögrenme, belirli bir konu üzerinde yogunlasabilme, bellek gelisimi, müzige duyarlilik, uyum, kendine saygi ve güven gibi faydalari bulunmasina karsin çocukta ezbercilige yol açtigi ve yaraticiligi engelledigi yolunda elestirilmektedir (Kivrak, 1994: 4-24). </h3> <h3><strong>SONUÇ</strong> </h3> <h3>Özgüvenli, elestirel bakis açisina sahip, sorunlari çözmede basarili, toplum içinde kendine yer edinen, üretken, topluma yararli bireyler yetistirilebilmesi için egitimin ögrenci merkezli, aktif, ezbercilikten uzak olmasi ve çagdas egitim yöntemlerini içermesi gerekmektedir. </h3> <h3>Müzik, yaraticiligi en çok çagristiran sanat dallarindan biri olmasina ragmen ülkemizde müzik dersleri blok flüt ve sarki ögretiminin birer amaç oldugu ortamlardan ibarettir. Müziksel yaraticilik sürecine baktigimizda çocuk, çok küçük yaslarda seslere ilgi duymaya ve bu selerle oynamaya baslar. Çocukta içgüdüsel olarak var olan yaratma istegi en kolay müzik egitimi yolu ile gelistirilebilir. Ancak yaratma, özgür ve esnek ortamlarda daha iyi gerçeklesebildigi için bu ortamlari saglayan yeni yöntemlere gereksinim vardir. </h3> <h3>Yukarida anlatilan çagdas müzik egitimi yöntem ve yaklasimlari her müzik ögretmeninin kolayca uygulayabilecegi, yararlanabilecegi, kendi yaraticiligini da katarak gelistirebilecegi etkinliklerden olusmaktadir. Ögretmen dersi yalnizca ana hatlari ile planlar, ders etkinlikleri sirasinda ögrencilere rehberlik eder, zaman zaman da ögrencilere katilir. Dersi asil yönlendiren ögrencilerdir. Ögrenciler dersin amaçlari çerçevesinde beraber sarkilar, bu sarkilara danslar, hikayeler olustururlar. Özgür bir ortamda özgürce müzik yaparlar. Farkinda olmadan, yaratarak, eglenerek müzigi ögrenirler. </h3> <h3>Ders içinde uygun ortam olusturuldugu taktirde her ögrencide yaraticilik gelistirilebilir. Ögrencilerin daha üretken olabilmeleri için bilgileri oldugu gibi aktarmak yerine daha esnek, özgür ve demokratik bir ortam yaratilarak bilgiye kendilerinin ulasmalari saglanmalidir. </h3> <h3>Ders programlarindaki derslerin hemen hepsi yaratici etkinlikler içermeli ve bu amaç dogrultusunda gelistirilmelidir. Ögretmen yetistiren kurumlarda “Müzik Ögretim Yöntemleri” dersinin içeriginde bu ve benzeri yöntem ve yaklasimlar bulunmalidir. Ülkemizde çagdas müzik egitimi yöntemlerinin müziksel beceriler, tutumlar, özgüven, sosyal iletisim becerileri ve yaraticilik üzerindeki etkiligini arastiran deneysel arastirmalar yapilmalidir.</h3> <h3><a href="http://lh5.ggpht.com/_g9H8rb173HI/SxfprgY79fI/AAAAAAAAExU/ZJxCfFhWmsI/s1600-h/mzik%20etkinlii%5B3%5D.jpg"><img style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; display: inline; border-top: 0px; border-right: 0px" title="mzik etkinlii" border="0" alt="mzik etkinlii" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnUEH8iNeENlzHpErmRNXKK3E4al5uXFkPkAUCpuuO9Tm0Su-iUXzfST9XkgMXWrNTI9skQluJVqEWtd1Re-UtoNzPGttZtBDDi2pr0_ODa88zof7KC1xrF9GKGZdh60VKydWGcOuihHub/?imgmax=800" width="348" height="265" /></a>  </h3> <p><u><strong>KAYNAKLAR</strong> </u></p> <p>Açikgöz, K. Ü. (1998). Etkili ögrenme ve ögretme , Izmir: Kanyilmaz Matbaasi. </p> <p>Açikgöz, K. Ü. (2003 ). Aktif ögrenme , Izmir: Egitim Dünyasi Yayinlari. </p> <p>Akkus, D. (1998). Müzik egitiminde Dalcroze yöntemi , Yüksek Lisans Tezi, Izmir: Dokuz Eylül Üniversitesi. </p> <p>Auh, M.S. (1995). Prediction of musical creativity in composition among selected variables for upper elemantary students , Doktora Tezi, Case Western Reserve Üniversitesi. <a href="http://www.umi.com/dissertations/gateaway">http://www.umi.com/dissertations/gateaway</a> (Son ulasim: Nisan 2004) </p> <p>Bilen, S. (1999). Çagdas müzik egitiminde yaraticiligin önemi. Ögretmen Egitiminde Çagdas Yaklasimlar Sempozyumu. Izmir: Dokuz Eylül Üniversitesi. </p> <p>Choksy, L. (1986). Teaching music in twentieth century , New Jersey: Prentice- Hall. </p> <p>Çetingöz, D. (2002). Okul öncesi egitimi ögretmenligi ögrencilerinin yaratici düsünme becerilerinin incelenmesi , Yüksek Lisans Tezi, Izmir: Dokuz Eylül Üniversitesi. </p> <p>Jungmair, U. E. (2002). Carl Orff anlayisi çerçevesinde temel müzik ve dans pedagojisi. Info , Sayi1, Istanbul: Orff Schulwerk Egitim ve Danismanlik Merkezi. </p> <p>Kivrak, M. (1994). Suzuki yöntemi ile piyano egitimi. (Yayinlanmamis Yüksek Lisans Tezi), Izmir: Dokuz Eylül Üniversitesi. </p> <p>Leung, B. W. (2002). Creative music making in Hong Kong secondary schools: The present situation and professional development of music teachers. <a href="http://www.umi.com/dissertations/gateaway">http://www.umi.com/dissertations/gateaway</a> ( Son ulasim: Nisan 2004) </p> <p>Mamur, E. (2002). M.E.B' nin yürürlükteki sanat ögretimi programi ile kaynastirilmis sanat ögretimi programinin ilkögretim çocugunun yaraticiligina etkisi. (Yayinlanmamis Yüksek Lisans Tezi). Izmir: Dokuz Eylül Üniversitesi. </p> <p>Medford, C. D. (2003). Teaching musicality from the beginning of a child's instruction: The gybso intensive community program and how it incorporates the philosophies of Kodaly, Orff And Suzuki . Doktora Tezi, Boston Üniversitesi. </p> <p>Özden, Y. (2003). Ögrenme ve ögretme . Ankara: Pegem A Yayinlari. </p> <p>Robinson, K. (2003). Yaraticilik, aklin sinirlarini asmak , Istanbul: Kitap Yayinevi. </p> <p>San, I. (1979). Sanatsal yaratma ve çocukta yaraticilik . Ankara: Türkiye Is Bankasi Yayinlari. </p> <p>Shamrock, M. (1997). Orff – Schulwerk an integrated foundation. Music Educaters Journal , 83(6), 41- 44. </p> <p>Uçal, E. (2003). Okul öncesi müzik egitiminde Orff ögretisinin müziksel beceriler üzerindeki etkileri. (Yayinlanmamis Yüksek Lisans Tezi), Izmir: Dokuz Eylül Üniversitesi. </p> <p>Yigit, F. (2000). Müzik egitiminde Kodaly metodunun rolü. (Yayinlanmamis Yüksek Lisans Tezi), Izmir: Dokuz Eylül Üniversitesi. </p> <p>Alinis Tarihi: Subat 2006 </p> <p>Hakemlerden Dönüs: Mayis 2006</p> <p>***********</p> <p>Egitim Fakültesi Dergisi Cilt : 7 Sayi:12 , s:81-93. Güz 2006 </p> <p>Dokuz Eylül Üniversitesi, GSF, Müzik Bilimleri Bölümü. Izmir.E-posta: elif.tekin@deu.edu.tr</p> <h3>dökümanı <strong><em><a href="http://web.inonu.edu.tr/~efdergi/arsiv/sayi_12.htm" target="_blank">şu sayfadan</a></em></strong> .pdf ya da .doc uzantıLı oLarak biLgisayarınıza indirebiLirsiniz.</h3> MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.com0