18 Ekim 2008 Cumartesi

Çağdaş Drama Derneği İstanbuL Şubesinin yeni şube merkezi açıLış kokteyLi

Çağdaş Drama Derneği (ÇDD) 1990 yılından beri yaratıcı dramanın bir yöntem olarak eğitimin her alanında ve tiyatro alınında kullanılması ve bir disiplin olarak tanıtılıp yagınlaşması için çalışmalar yapan bir kurumdur. IDEA ve BAG gibi uluslararası üstbirliklere üye olan ÇDD, Türkiye’de tiyatro ve eğitim ilişkisinin boyutlarını araştıran, geliştirici çalışmalar yapmaktadır.Yaratıcı Drama Eğitmenliği Sertifika Programı, Müzelerin Eğitim Amaçlı Kullanımı, Sosyal Sorumluluk Projeleri, resmi ve sivil kurum ve kuruluşlara yönelik hizmetiçi eğitimler, uluslararası hakemli Yaratıcı Drama Dergisi... derneğimizin yaptığı çalışmaların sadece bir kısmıdır.

Sizi ÇDD İstanbul Şubesi’nin yeni şube merkezinin açılış kokteylinde aramızda görmekten onur duyacağız.Saygı, sevgi ve esenlikle...

Ali KIRKAR

Çağdaş Drama Derneği İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı

Tarih:  18 Ekim 2008 CUMARTESİ

Saat: 18:30 / 20:30

Yer:  Çağdaş Drama Derneği İstanbul Şubesi

Ahmet Çelebi Mahallesi Halk Caddesi

Türbe Kapısı Sokak No: 13 – 15

ÜSKÜDAR / İSTANBUL

www.dramaistanbul.org.tr

cddistanbul@gmail.com

krok

15 Ekim 2008 Çarşamba

10 Ekim Ulusal Drama Gunu Bildirisi

10 Ekim Ulusal Drama Gunu
Cocuklar oynuyor, egleniyor, ogreniyor.
Olusum Drama Enstitusu


   Merhaba,
10 Ekim Ulusal Drama Gunu Bildirisi Prof. Dr. Sevinç Sokullu tarafindan yazilmistir.
Bildiriyi ekte ve asagida bulabilirsiniz.
Selamlar..
http://www.olusumdrama.com/default.aspx?rid=3800
   Oluşum Drama Enstitüsü
Büklüm Sokağı No: 22/5 Kavaklıdere/Ankara
Tel. 0 312 417 84 56
Faks. 0 312 418 72 04
Gsm. 0 505 780 57 11
www.olusumdrama.com
   YARATICI DRAMA:
YENİDEN KENDİMİZ OLMAYA DÖNÜŞ
  Yirmibeş yüzyıldır Tiyatro sanatıyla beslenen Avrupa Uygarlıklarının ve Amerika’nın şimdi Yaratıcı Drama’ya niçin bu kadar coşku ile sarıldığını ironik olarak şöyle yorumluyorum.
Tiyatronun yaratıcılığı ve işlevselliği çağdaş toplumların ikiyüzlülüğü karşısında tükendi. Çağının dinamizmini ve hızını göğüslemekte aksayan tiyatro sanatı ya yorgun işadamlarının rahatlayıp gevşemek için gittiği bir eğlence olarak sınırlandı ya da “performans” gibi başka alanlara kaydı.
İki büyük Dünya Savaşı yaşayan ve hala hem kendisinin hem de yaşadığı gezegenin yıkımına sebep olmakta direnen insanlık, yaklaşan tehlike çanlarıyla sarsılınca eğitim kurumlarına yeniden sarıldı. Daha insancıl, daha içtenlikli ve daha doğru bir eğitim için Yaratıcı Drama’yı keşfetti.
Tiyatronun sunduğu çatışma alanı aynı zamanda bir yüzleşme alanıdır. Aynada kendi aksimizle baş başa kalırken yalan söyleyemeyiz. Tiyatronun özündeki Drama çatışmayı ve değişmeyi içerirken tiyatro yaşantısından daha farklı ve daha bireysel kimlikleri çıkarmaya yarayan yaşantılar sunar. Gözlem ve yaşamı taklide dayanan Stanislavski oyunculuğu dıştan içe yönelen bir tekniktir. Rol yapmaya dayanır. Yaratıcı Dramaya katılanlar ise iç dünyalarına eğilirler. Örneği ne dışardan ne de anılardan alırlar, kendilerinden yola çıkarlar dünyayı keşfetmeye…
Çocukların hatta gençlerin kişisel gelişiminde başlı başına bir değer olan yaratıcı dramada oyunlar ve problem çözmeler, katılanlara kendi kaynaklarını keşfetme bakımından fırsatlar yaratırken oyun’un lezzetini de sunarak eğlendirir.
Tiyatrodaki hedef temsil olurken, yaratıcı dramada oyun kurma ve problem çözmeyi içeren süreç önem kazanır. Çünkü bu çalışmalar katılanları her oyunda kişisel düşünce ve yorumlarını ifade etmeye teşvik eder. Bu yolla çocuklar yaşama hazırlanırken kendi’ni keşfetme ve “kendi” olma yönünde adım adım gelişirler.
Son çözümlemede, Yaratıcı Drama çalışmaları gerek eğitimde araç, gerekse başlı başına bir amaç olarak çocuklara kendilerini sınama ve tanıma, yaşama karşı egemen bir tavır kazanma fırsatları yaratır. Kişilik ve kimliklerini bulma olanağını yakalayan çocuklar ayrıca seçimlerinde de rastlantısal ve keyfi olmaktan kurtulma şansına sahip olabilirler.
Çevresini ve kendini tanımış, kendiyle ve dünyayla barışık ve üretken bir kuşak yetiştirme ümidimizden başka ne hedefimiz olabilir ki?
Prof. Dr. Sevinç SOKULLU

14 Ekim 2008 Salı

çocukların yaptıkLarı resimLeri yorumLama

COCC Çocuklar büyüyüp, olgunlaştıkça resimleri daha ayrıntılı oranlı ve gerçekçi olur. Her yaş dönemi resimlerinin belirgin özellikleri vardır. Unutulmamalıdır ki; çok güzel resim yapan çocuk zekidir, zeki çocuklar güzel Resim yapar, zeki olmayanlar güzel resim yapamaz… DENİLEMEZ.

 

Dönemler
1- Karalama dönemi (1-4) yaş arası

Çocuklar bu yaşlar arasında gelişi güzel çizimler yaparlar. Resimler daha çok oyun amaçlıdır. Çizgiler, tren rayı ve benzeridir.

 
2- Şema öncesi dönem (4-7) yaş arası
Üç yaş çocuğu tipik yuvarlak kafa çizebilir. İnsan çiz denince baş ve ayakları olan insan çizebilirler. Yüz hatlarını belirleyebilir. Dört yaş çocuğu kolları ve bacakları olan çöp adam çizebilirler. Beş yaşındaki çocuğunun yaptığı insan ve evler daha belirgin olmaktadır. Altı yaş çocuğunun yaptığı resimler de artık yavaş yavaş konuda vardır. Resimlerde yer zemini çizgisi mevcuttur. Resimlerde saydamlık da vardır. Örneğin ev çizimlerinde evin içindeki eşyalarında çiziliyor olması gibi.

3- Şematik dönem (7-9) yaşlar arası
Resimler daha belirgin ve ayrıntılıdır. İlk bakışta resmin ne olduğu kolaylıkla anlaşılabilir . Resimler daha gerçekçidir. Resimde mekansal ilişki vardır. Çocuklar yer çizgisi kullanırlar. Yer çizgisi çocuğun kendisi ve çevresiyle olan ilişkinin boyutunu temsil eder. Bu dönemde kuşbakışı resim çizimleri ağırlıktadır.

4- Gerçeklik dönemi (9-12) yaşlar arası
Bu dönemde resimlerde daha ayrıntılı çizimler ve gerçekçi bir yaklaşım görülür. Resim konularında kızlar ve erkekler arasında farklılıklar gözlemlenir. Kız çocukları daha çok bebek resmi, portreler, elbiseler... Erkek çocukları ise araba, gemi, uçak... çizerler. Resimleri beğenmeme, aşırı hassasiyet ve kendini ifade güçlüğü görülür.

5- Doğalcılık dönemi (12-14) yaşlar arası
Nesneler orantılıdır. Resimler perspektiftir. Yakın çevrede gördüğü objelerin orantılarını, boyutlarını ve derinliklerini çizgileriyle yansıtmaya çalışır. Renkleri ise en iyi şekilde kullanırlar.

Ev figürlerinin yorumlanması
Ev çocuğun duygusal yaşamının oluştuğu merkezdir. Evin saydam olarak çizilmesi, yaşamı canlılığı, içini göstermeyen duvarların çizilmiş olması ise karamsarlığı, yaşam ifadesinde ki güçlükleri, kendini anlatmakta karşılaşılan zorlukları ifade etmektedir.

Evlerdeki bacalardan yükselen kalın dumanlar aile için de yaşanılan kavgaları, çatışmaları, sürtüşmeleri gösterir.

Yüksek binalar ve gökdelenler çocuktaki özlem ve komplekslerin, gerginliğin yansımasıdır. Ezilme ve başkaldırı vardır.

Evlerden çıkan yollar rehberliğe, yol gösterilmeye duyulan ihtiyaçtır.

Resimlerde, insan resimlerinin azlığı veya yokluğu sosyal ilişkilerde kopukluğu belirtir. İnsan figürünün çokluğu ise sosyal ilişkilerde ki gelişmişlik düzeyini belirtir.

Çizilen kuş resimleri özgürlüğe duyulan ihtiyaç, hasrettir

Çizilen ağaçlarda meyve olması verimli olma isteği yeşil yapraklı ağaçlar canlılığı, solmuş yapraklı ağaçlar ve yaprak dökümü ölüm isteğini, ağaç köklerinin olması içgüdüye önem vermesi ve bağımlılık duygularını yansıtır.

Resimlerde çok bulut veya koyu renkli bulutların olması çözülemeyen problemleri ifade etmektedir.

Dikkat edilmesi gereken hususlar
Çocuğun bize kendisini yansıtması ve olaylar hakkında duygu ve düşüncelerini ifade etmesinde, yalın bir anlatım aracı olan resmim önemi büyüktür. Resim etkinliğinin aynı zamanda sözsüz dili oluşturması ve bu yolla anlatımın kolay olması, yaşı ve kişilik özellikleri nedeniyle sözlü iletişim kurmakta güçlük çeken çocukları tanımada da önemli bir teşhis aracı olmasını sağlamaktadır.

Çocuk her açıdan değerlendirilmelidir
Çocuk resimlerini yorumlarken dikkat etmemiz gereken bazı önemli noktalar bulunmaktadır.
Tek resimden yola çıkarak yapacağımız bir değerlendirme bize hatalı sonuç verebilir. Çocuğun diğer resimlerine de dikkat etmeli ve toplu bir değerlendirme yapılmalıdır. Resim değerlendirmesine başlamadan önce, çocuğun genel tutum ve davranışlarını, içinde yaşadığı
Psikolojik sosyo-kültürel ve ekonomik durum, arkadaşlarıyla kardeşleriyle ilişkileri, okul ve aile içi ilişkileri, çocuğun yaşı, cinsiyeti, ailede kaçıncı çocuk olduğu, varsa uyum ve davranış sorununun türü, ailesinin genel özellikleri, okul başarısı, çocuk hakkındaki genel izlenim ve görünüm, diğer önemli özellikleri de göz önünde bulundurulmalıdır.

Kimden öğrendiği de önemlidir
Resim, aynı zamanda öğrenilen bir davranıştır. Resim çizmede öğretmen faktörü de önemlidir. Çocuklar resim çizmeyi kendi kendilerine, ailelerinden, öğretmenlerinden veya arkadaşlarından öğrenebilirler.

Serbest konu verilmelidir
Konu seçimi yapmadan 'Hadi bakalım bize bir resim çiz' dediğimizde, çocuk ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda içinde yaşadığı psikolojik duruma ve hayal gücünün de etkisiyle resim çizebilir. Serbest konu verdiğimizde çocuğun çizmiş olduğu resimdeki tema da çok önemlidir. Unutulmamalıdır ki, resim değerlendirilmesi projektif bir tekniktir. Yorumlar, yorumlayana göre değişkenlik gösterebilir.

Resimlerdeki figür ve ayrıntılar
-Büyük veya çok küçük kafanın çizilmesi zihinsel aktivite de problemlerin olduğunu, zihinsel geriliği ifade eder.
-Vücudun organlarının çizilmemesi veya eksik bırakılması endişe duyulan, rahatsızlık hissedilen kısımları yansıtır.
-Kolların abartılı çizimi aile içi ve çocuğa yönelik şiddeti. Kolların çizilmemesi ise güç ve kuvvetin azlığını,
-Ağzın büyük veya küçük çizimi dil ve konuşma problemi. Ağzın çizilmemesi iletişim problemlerini...
-Gözlerin büyük çizimi merakı, boş ve anlamsız bakan gözlerin olması görme problemini ve görmeye bağlı öğrenme problemlerini...
-Burunun abartılı çizimi astım, bronşit vb. solunum yoluna bağlı problemlerin olduğunu... burnun çizilmemesi güç savaşını, güçsüzlüğü, desteksizliği..
-Kulakların normalinden farklı, büyük veya küçük çizimi işitmeye bağlı problemlerin olduğunu...
-Ellerin çok büyük çizilmesi dayağı, şiddeti, çalma eylemlerini, çok küçük çizilmesi ise güvensizliği, çevreye uyum güçlüğünü…
-Ayakların abartılı çizimi kendine olan güveni, küçük çizilmesi ise güvensizliği ve yardımsızlığı,
-Cinsel organların çizimi saldırganlığı, aşırı endişeyi ve anne babayı çıplak görmüş olmayı temsil etmektedir.

Zihinsel yetersizliği olan çocukların resimleri
Resimlerde belirgin herhangi bir konu yoktur. Plansızdır. Yaşıtlarının resim özelliklerinden oldukça gerilik gösterir. Resim cılız ve ilkeldir. Çoğunlukla kağıda resim yerine çeşitli karamalar yaparlar. Ayrıntılar bulunmaz. Örneğin insan resmi çiz dediğimizde sadece sınır belirten bir çizgi çizilir. Gözler, ağız, burun vs. çizilmez. Ev çizdiğinde çatısı, kapısı, bahçesi başka bir yere çizilir. Çocukta resimleri ters çizme sıklıkla karşılaşılıyorsa öğrenme güçlüğü çekebileceğini düşünebiliriz. Örneğin ağaçların ters çizilmesi gibi.

Çocuk, resim ve psikoloji
Okul fobisi:

Resimlerde aile bireyleri ağırlıklı olarak çizilir. Okul, öğrenci resmi çizmek istemezler. Ev ve evde mutlu çocuk resimleri çizerler. Resimler saydamdır.
Güvensizliği yansıtan resimler: Kağıdın tamamı kullanılmaz, boşluklar fazladır. Çizimler yarımdır. Küçük figürler çizme ve kağıdın bir bölümünü kullanma eğilimindedirler. İnsan figürlerinde el ve ayakların çizilmemiş olması güvensizliği ve çevreye uyumda yaşanılan güçlüğü, iletişim eksikliğini, paylaşım azlığını, kendinden başka insanlarla birlikte olmamayı, bencilliği de ifade etmektedir. Güvensiz çocuğun resimlerindeki çizgiler daha çok silik ve kesik kesiktir.

Hiperaktif çocukların resimleri:

Taşkın ve çok renkli resim çizerler. Gerilimli oldukları için genelde karalamayı tercih ederler ve resimleri hep yarım kalır. Çizdiklerinde ise resimleri çok büyük olur.

Cinsel kimlik karmaşası:

Anne ve babaya aşırı yaklaşılması, zıt cinsel kimlikte çizimlerde yoğunlaşma, ev resimlerinde yatak odasının çizimi, etek giyen, çocuk emziren baba, ava giden sakal bırakan anne figürlerinin çizilmiş olması bize bazı ipuçları vermektedir.

Ailedeki sorunlar ve resim:

Ailede iletişim kopukluğu, aileyi konu alan resimlerde açıkça görülmektedir. Resimde aile üyelerinin birinin veya birkaçının eksikliği. (annenin, babanın, kardeşlerin, aile içinde yaşayan diğer fertlerin hala, amca, dede, ninenin... çizilmemiş olması ) Aile fertlerini çizmeyi reddetmesi, ebeveyn figürlerinin olmaması parçalanmış aileyi, sevgi eksikliğini, anne, baba ve çocukların arasına nesnelerin yerleştirilmesi, aile bireylerinin arasına köprü, gökdelen evler, yol, ırmak, ağaçların... çizilmesi, iletişim problemlerinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir.
Anne babanın çok büyük, çocuğun çok küçük veya anne babadan birinin büyük diğerinin küçük çizilmiş olması ailede baskıyı aile fertleri arasında problemin olduğunu, baskıcı ve otoriter tutumu, anne babanın çok abartılı çizimi onlara duyulan hayranlığı da temsil edebilir.
Resimde küçük kardeşin anne babanın elinden tutuyor olması ve diğer çocuğun çok uzaklarda çizilmesi veya hiç çizilmemiş olması, sevgi yoksunluğunu, kardeş kıskançlığını, kendisini yok saydığını, iç çatışmaların bir göstergesi olabileceği düşünebiliriz.

Üstün yetenekli çocukların resimleri
Üstün kabiliyetli çocuk, diğer insanlardan farklı düşünebilme davranabilme kabiliyetine sahiptir. Resimlerde dikkati çeken ortak özellikler kısaca, akranlarından üstün bir performans göstermeleri, farklı kavramlar arasında mantıklı ilişkiler kurabilmeleri, gelişmiş hayal gücü, çizilen figürlerin hareket halinde olabilmesi, renklerin genelde canlı olması kağıdın tamamının kullanılması gibi...

Renklerin anlamları (4-7) yaş arası
Dört beş yaşlarındaki çocuklar genelde renk ayrımı yapmadan resmi boyarlar. Bu yaşlarda ana ve ara renkleri öğrenebilirler. Mutlu resimlerde genelde sarı renk, üzüntülü resimlerde genelde kahverengi renk daha ağırlıktadır. Unutulmamalıdır ki çocuk hangi rengi seviyorsa, resimlerde ağırlık o renge doğrudur. Resimlerde ağırlık kırmızı renkse iddiacılığı ve saldırganlığı temsil eder. Pembe, sarı, turuncu......gibi sıcak renkleri seçen çocuklar sevecen, uyumlu, işbirlikçi.... olurlar. Siyah, mavi, yeşil, kahverengi gibi soğuk renkleri seçen çocuklar, baskıcı aile ortamında yetişen iddiacı, çekingen, güçlükle kontrol edilen, uyumsuz, gerçek duygularını bastıran... çocukları temsil edebilir.

yukarıdaki bu güzel yazıyı buRadan aktardım. Açıkçası merak ettiğim bir konuydu, bu yazı iyi oLdu.

SeS ÇaLışması

Yaş: 11 – 13

Konu: Ses Eğitimi

Amaç: Ses eğitimine giriş yapmak. Grup duygusunu geliştirmek, konsantrasyonu pekiştirmek, toplulukla çalışma isteğini geliştirmek, grup içinde uyum sağlamak.

Çalışma Alanı: Zemini parke ya da halı kaplı boş bir salon.

Isınma: Katılımcıların bedenlerini ısıtacak/gevşetecek bir genel ısınmanın yanı sıra, boğumlanma temrinleri. Ses ısıtma ve ses açma.

Herkes salona dağılsın, kümeleşmeyelim. Tek tek ama hep beraber çalışacağız. Yaptığınız işe konsantre olun ve birbirinize yardım edin. Hep birlikte anlamlı sesler çıkaracağız. Durun! diye bağırdığımda ya da el çırptığımda tüm seslerin anında kesilmesi gerekir. Hazır mısınız?

Evet, herkes susturma sesi çıkarsın… Şşş… Şimdi fısıldama... Tıslama… Mırıldanma… Mızırdanma… İnleme… Yakarma…  Söylenme… Homurdanma… Kükreme… Bağırma… Durun!

Son çıkardığımız sesten başlayarak (sondan başlayarak), başa doğru gideceğiz. Bağırma… Kükreme… Homurdanma… Söylenme… Yakarma… İnleme… Mızırdanma… Mırıldanma… Tıslama... Fısıldama… Susma… Durun!

Drama Liderine Notlar

Üzerinde önemle durulacak nokta, sözcüklerin değil, seslerin kullanılmasıdır.

Tüm grup aynı ses yoğunluğu ve yüksekliğinde bir arada olmaya çalışmalıdır. Bu uyumu sağlamak kolay değildir. Bunun için iyi konsantre olmaları gerekir. Başardıklarında onları ödüllendirin.

Amaç gereken sesi mümkün olduğu kadar gerçeğe yakın bir şekilde çıkarmak için, birbirleriyle yardımlaşırken grup “duygusunu” geliştirmektir.

Bu tip bir “koro” çalışması katılımcıların birbirlerini dinlemelerini, yardımlaşmayı ve toplulukla çalışma isteğini geliştirir. Bu da yapılan drama çalışmasının ana amaçlarından birisidir.

Eğer çalışmada çocuklar iyi bir konsantrasyon yakalamışlarsa; tüm sınıfla veya beşer kişilik gruplarla aşağıdaki çalışmalar denenebilir.

Çocuklardan aşağıdaki duyguları seslerle ifade etmelerini isteyin; korkmuş,  gülen,heyecanlı, meraklı, sıkılmış, memnun, sinirli,  üzgün ve neşeli.

İlave Geliştirme

Çocuklar bir daire oluşturmalı ve kendilerinin birer büyük (zırıltılı, vızıltılı sesler çıkaran) topaç olduğunu düşünmeliler

Çocuklar dairede kendileri dönmemeliler, birbirlerinin peşi sıra yürüyüp genel dairenin bir parçası olmalılar. Ancak çok hızlı bir şekilde ve daireyi hiç bozmadan, içeri ve dışarı doğru hareket etmeliler.

Sonra onlara çok büyük bir ağız şeklini almalarını söyleyin. Bu çalışma ‘Koca Ağız’ diye anılır. Kimlerin dudak, dil veya diş olması gerektiğine grup karar vermelidir.

Ağız yavaş ve gitgide ritimli bir şekilde soluk alıp vermelidir.

Grup koca ağız olarak kızgın bir şekilde bağırmalı, horlamalı, dırdır etmeli, iç çekmeli ve feryat etmelidir.

Koca ağız tüm grupla yapılabileceği gibi, 5 veya 6 kişilik küçük gruplarla da yapılabilir. Dikkat edilmesi gereken husus ‘söz’ yerine ’ses’ kullanmaları gerektiğidir.

Son aşamada ise grup bilinen bir öyküyü sadece ‘ses’ kullanarak oynayabilir.

Kaynak: I DEAS WORK IN DRAMA Michael The odorou, STANLEY THORNES LTD. 1990, GREAT BRITAIN, THE BATH PRESS, AVON  (1. Bölüm; Geniş Gruplarla Çalışma, Sayfa 21 – 23)
Çev. Ceren Arzu OKUR, Oluşum Drama Atölyesi Drama Lideri

teşekkürler Ceren aRzu oKuR