Oyun, mekanik olmayan, irrasyonel bir eylemdir. İnsanda doğal olarak var olan ve onda zevk duygusu uyandıran oyun ve oynama eylemi hayatın her alanına yansımıştır. Hayat da başı ve sonu olan, doğumdan ölüme döngüsel olarak uzanan bir oyundur aslında. Dolayısıyla oyun; kültürün
bir alt kodu değil, kültürde önce var olan, kültüre eşlik eden ve kültüre damgasını vuran verili, kendiliğinden bir yaşantıdır. Oyun’un bu niteliği, insanı tanımlayan Homo Faber, Homo Sapiens kavramlarına Homo Ludens (Oynayan İnsan) kavramının eklenmesine neden olmuştur. Oyun’un;
belli bir zaman ve mekan çerçevesinde gündelik hayatın dışına çıkarak, gerilim, denge, tartım, birbirinin yerine geçme, karşıtlık, çeşitleme, birbirine eklenme, ayrılma ve çözüm gibi özellikleri, Drama, Tiyatro ve bu sanatların kaynağını oluşturan ritüel ve mitlere de yansır. Oyun gönüllü bir eylemdir ve insanı özgürleştirir. Drama ve Tiyatro Sanatı da, estetik form açısından oyunla pek çok noktada buluştuğu gibi, insanı zenginleştiren ve uygarlaştıran bir eylemdir de. İnsanın, hayatın döngüsel ilerleyişinin bilin-
cine varmasını ve bu döngü içinde kendiyle, vicdanıyla ve diğer insanlarla yüzleşmesini sağlayarak insanı araç olmaktan kurtaran bir eylemdir. Tıpkı oyun gibi, birey ve toplum arasındaki etkileşimi sağlayan bir ifade biçimidir.
Oyun ve Drama, insanı baskı altında tutan engelleri ortadan kaldırarak, yaratıcılığı ve düş gücünü ateşler. Böylece insan kendine özgü ve farklı olduğu bilincine erişir. Farklılıklar bir araya gelerek daha zengin, insancıl ve uygar bir toplumu oluşturur. Böylesine anlamlı bir işlevi olan ve içinde oyunu barındıran drama ve tiyatro sanatından eğitim alanında da yararlanılmaktadır, yararlanılmadır da. Çağımızın mekanikleşen, araçsallaşan ve yabancılaşan insanına alternatif ancak bu yolla oluşturulabilir. Bireyi körleştiren, geleneksel, kalıplaşmış değerler, engeller ve dayatmalarla dolu bir hayat biçimine karşı çıkmanın, daha insancıl bir hayatta, daha barışçıl bir dünyada yaşayabilmenin yolu, yaratıcı, özgür, duyarlı, insan olduğunun bilincine varmış bireylere sahip olmaktan geçmektedir. Bu yüzden Eğitimde Drama, Yaratıcı Drama, Eğitimde Tiyatro, Oyun, Eğitsel Drama gibi farklı isimlerle eğitim programlarında yer alan Dramatik Eğitim ve Drama, hem bir öğretme yöntemi, hem de kişinin özgüven, özbilinç,
özdisiplin geliştirmesi ve özgürleşerek kendini ifade edebilmesi yolunda kullanılmaktadır
Doç. Dr. Nurhan TEKEREK
Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi / Bursa
yazının tamamını pdf uzantıLı oLarak buRadan indirebiLirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder