1 Mayıs 2009 Cuma

SANATTA YARATICILIK, OYUN, DRAMA

SANATTA YARATICILIK, OYUN, DRAMA
( MakaLe özeti )
Prof Dr. İnci SAN

I-Yaratıcılık Tanımı ve Sanatsal Yaratmaya Örnekler
Yaratıcılık kavramı en çok “güzel sanatlar alanındaki yaratıcılık” için kullanılmıştır. Yaratıcılık, “daha önceden kurulmamış ilişkiler arasındaki ilintileri kurabilme, böylece yeni bir düşünü şeması içinde, yeni yaşantılar, deneyimler, yeni ve özgün düşünceler ve yeni ürünler ortaya koyabilme yetisidir.” Bir diğer tanım ise; “her düzeyde var olan ve insan yaşamının her bölümünde kendini gösterebilen bir yeti, gündelik yaşamdan bilimsel çalışmalara dek uzanan, sanatsal alanda başyapıtların çıkmasına neden olan süreçler bütünü ve ayrıcı bir tutum ve davranış biçimidir.” Bu anlamda aklımıza gelebilecek isimler Einstein, Picasso, Feininger, Braquue ve Mondrian’dır.

II- Tüm Beyinsel Yaratıcılık
Yaratıcılığın ta Antik Yunan’dan beri beyinsel bir güç olduğu bilinmektedir. Ned Hermann, işlevler açısından beyni dört çeyrek küreye bölüyor, her bölümde ayrı, özelleşmiş alanlar olduğunu, her birinin kendine özgün ve özel bir dili, algılayışı, değerleri, yetileri ve bilme-tanıma yolları olduğunu belirtiyordu. Sol beyin bölümünde mantıksal, çözümleyici, nicel olgulara dayalı, planlı, örgütlü ayrıntılı ve ardışık düşünme biçimleri yer almaktadır. Bu düşünme biçimleri için bilimsel düşünme biçimleri diyebiliriz. Sağ beyin bölümünde ise coşkusal, kişilerarası, duygulara dayalı, devinimsel-duyusal (kinestetik), gizemli, sezgisel, sentezci, bütünsel ve birleştirici düşünme biçimleri rol oynamaktadır. Bu düşünme biçimlerine sanatsal düşünme biçimleri denebilir.

III- Yaratıcılık Sürecinde Aşamalar
Graham Walls tarafından saptanmış yaratıcılık aşamaları şunlardır:
1-Hazırlık Aşaması
2-Kuluçka Aşaması
3-Aydınlanma Aşaması
4-Gerçekleme ya da Doğrulama Aşaması




Hermann’ın savı, yaratıcılığın kaynağının beyin olduğu ve yalnızca bir bölümünün değil, beynin tümünün yaratıcılığa kaynaklık ettiğidir. Hermann’a göre yaratıcılık aşamaları şöyledir:
1)Hazırlık döneminde sorun, gereksinim ya da gerçekleştirilmek istenen şey saptanır. Beynimizin sol yarı küresinde olguların çözümlenmesi, süreçlerin belirlenmesi oluşur.
2)Kuluçka aşamasında sorundan çıkarak geriye gidiler. Sorun zihnin irdelenmesine, incelemesine bırakılır. Bu esnada, dalgın düşünme, bilinçaltı ve duyumsal algılama gibi yetiler çalışır.
3)Aydınlanma aşamasında düşünüler yaratıcılığa bir temel oluşturmak üzere zihinden doğarlar. Beynin sağ üst çeyreği devrededir.
4)Gerçekleme-doğrulama aşaması, aydınlanma aşamasında ortaya çıkan ne ise, onun gereksinmelerini karşılayıp karşılayamayacağını, hazırlık aşmasında saptanmış ölçütlere uyup uymayacağının anlaşılması için yapılan bir dizi etkinliktir. Beynin sol yarı küresi devrededir.

IV. Sanatsal Yaratma Sürecine Bir Örnek
Her sanat ürünü, bir ya da birden çok imge taşır. Öznel gerçekliğin nesnel bir yansımasıdır, bir formdur, şiirsel anlatıma sahip bir mecaz’dır. Bu yönüyle sanat, yaratıcılıkta diğer alanlardan ayrılır.



Picasso’nun “Guernica” duvar resminin tüm yaratılış aşamalarını izlemek olanaklıdır. Zira Guernica, mecazi anlatımın en güzel örneklerindendir. Picasso, duvar resmine 1937’de İspanya’nın Bask eyaletindeki Guernica kasabasının faşistlerce bombalanarak tüm sivil halkıyla yok edilmesinden etkilenerek başlamıştı. Bombardımandan hemen iki gün sonra ilk eskizini çizdi.


1 Mayıs 1937: Eskiz eserin en sonunda alacağı ayrıntılı mecazi yapısında da ortaya çıkacak genel kavramın ana çizgilerini ortaya koymaktadır.

2 Mayıs 1937: At başıyla ilgili çalışmaları yapmıştır. Bu insanın dostundan yükselen mecazi bir haykırıştır. Zira sanatçının zihninde at, insanın dostu olduğunu simgeleyen bir genel imgesidir.

8 Mayıs 1937: At ile ilgili mecaz, değişikliğe uğramış, ayrıca bir çocuk taşıyan ve kalkmaya çabalayan bir kadın mecazı geliştirilmiştir. Mecazi anlamı, “kendi yaşamını kurtarma”dır. Bu mecazın daha sonra boğaya yakaran kadın figürü ile atın sağında, çabalayan, kalkmaya uğraşan kadın figürü olarak iki mecaz halinde karşımıza çıktığını izlemekteyiz.

9 Mayıs 1937: Elinde bir merdiven üzerinde sendeleyen bir kadın figürü eklemiştir. Burada Picasso, “ölüm rüzgarıyla sarsılan yaşam” kavramını ifade etmek için mecaz arıyor gibi görünmektedir.
Uygun mecazlar bulma süreci, tüm yapıyı etkili bir organik çizim ve biçimleme haline gelinceye dek sürmüştür.
Gazete yapraklarına dönüşmekte olan at, belki de böylesine tam bir “kitle halinde öldürme”den geriye kalandır. Kitle ölümü ve onun dehşetini anlatacak tek bir canlı kalmıştır ama bu öldürme olayı hakkında insanlar, ikinci elden, yani basından duyacağı haber ve söylentilerden bilgi edineceklerdir.
Guernica’daki mecazların çoğunun temelinde İspanyol kültürü vardır. Boğanın “mecazi” kullanılışı ilginçtir. Vahşeti temsil eden boğa, aynı zamanda resmin tüm bağlamı içinde, yazgının da simgesi olarak görünmektedir. İspanyol kültür geleneğine göre, boğa, boğa güreşlerinde yenilen’dir. Resimdeki boğa cüretlidir ama onun vahşi zaferi, geçici olsa gerektir.
Yaratıcılık aşamaları açısından baktığımızda Picasso, ilk eskizde ortaya çıkan ana düşünü bize üçüncü aydınlanma aşamasında anımsatıyor. Hazırlık dönemi, eskizlerin oluşması sürecinde kendini gösteriyor. Eskizlerin her biri, bir tür doğrulama, iletinin tam olarak ortaya çıkıp çıkmayacağının kanıtlamaya çalışıldığı aşamalar olarak ortaya çıkıyor. Bizi bu eserin etkilemesi, “mecazi” yapısındaki, kuruluşundan ileri gelmektedir. Sanatçının yaşamı yok etme hareketi olarak beliren bir olaya karşı tepkisinin şairce betimlenmesidir. Mecazlar çarpıcıdır. Mecazların özgünlüğünde ve onların tuhaf biçimleri ve kıvrılıp bükülmeleri karşısında sarsılıyoruz.
Yinelemek gerekirse, sanatsal yaratma, yeni bir ürün ve bu üründeki yepyeni imgelerin ya da mecazların doğuşu demektir.

V- Oyun-Drama-Eğitim İlişkileri
Kişiye, onun “şey”ler hakkında anlamlar geliştirmesine yardımcı olmak; onu bir şeyleri bilmeye, beceri kazanmaya başlatmak, onun kişisel deneyimlerle öğrenmesini örgütlemek, beyinsel alabilirliğini genişletmek, eğitimin temel misyonudur. “Çocuğun psiko-sosyal gelişiminin aynası olan, gelişim dönemleri boyunca ilerleyen, gerçek durumlarla başa çıkmak için yeni modeller yaratan” oyunla ve drama yoluyla eğitimin bu misyonu etkin bir şekilde gerçekleştirilir. Eğitimde drama, bir disiplin ve yöntem olarak oyun’un gücünü eğitme eylemine sokan pedagojik bir uzmanlık alanıdır. Eğitimde drama süreçleri ile oyun’un nitelikleri arasında epey benzerlik olması gerçeğinden yola çıkarak yaratıcı dramanın oyunsu karakteri ve yaratıcı edimlere, yaratıcılık süreçlerine tam uygunluğu, onun eğitimde kullanılmasının gerekliliğine bir açıklama ve gerekçedir.

VI. Bir Drama Uygulaması
Hazırlık:
*Derin bir soluk alıp gözlerinizi kapatıp ortaokul-lise çağlarınıza dönmeye çalışınız
Canlandırma:
*Şimdi önünüzde bir sandık var ve içinde eski giysileriniz, tam da okul yıllarınızdan giysileriniz bulunmakta. Sizin için anlam taşıyan bir giyside dikkatinizi odaklaştırınız. ( 5-6 dakika sonra) Gözlerinizi açabilirsiniz.
*Şimdi kim kendi giysisini tanımlamak, anlatmak ister?
Değerlendirme:
Bu uygulama sonunda kendi giysisini anlatmak isteyen üç kişiye söz verilebildi. Birincinin giysisi bir okul önlüğüydü. Katılımcı bu önlük içinde o dönemde kendini çok beğendiğini, özellikle öğretmenlerinden gelen bir ilgiyle karşılandığını, okulda da, belki de bunun için çok başarılı olduğunu anımsamıştı. İkinci söz alan dinleyici, kendi diktiği bir elbiseyi anımsamış, onu hayalinde giymiş ve mutlu olmuştu. Üçüncü dinleyici, Köy Enstitüsü yıllarına dönmüş, o giysinin bir bakıma Köy Enstitü’lü olma bilinciyle özdeş olduğunu anımsamış ve bunu yeniden yaşamıştı.
Burada oluşan süreçler şunlardı; Kendini keşfetme, imgelerle düşünebilme, duyusal algıları anımsama, algılarla duyulardan görsel yaşantılar kazanma, zenginleşme, yaşantı ve mecazlar, gerçekmiş gibi anımsama.
Bu uygulamadaki “sandık”, bir mecaz, bir iğretilemedir. Katılanların yaşamlarının bir bölümünü simgeler. Simgeler arasında kurulan ilintiler ve buna dayalı olarak geliştirilen imgeler o anda yaratılmışlardır, yaratıcı süreçler en azından zihinsel temelde yaşanmıştır.

VII: Sonsöz
Eğitim sisteminde yeni bir düzenleme şarttır. Bu düzenleme, tüm beyinsel yaratıcılık süreçlerini bilmeyi, bu süreçleri eş zamanlı ve birbiriyle bağlantılı ilintiler içinde yaratmayı hedef almalıdır.

San, İnci (2006). Ömer Adıgüzel (Editör). Yaratıcı Drama: Yazılar (s.169-195). Ankara, Natürel Yayıncılık.

Hiç yorum yok: