8 Kasım 2009 Pazar

tanımLar : “Estetik!”

Güzelliği ve güzelliğin insan zihni ve duygularındaki etkilerini konu alarak irdeleyen felsefe dalıdır. Çağdaş düşüncede “güzel”i belirleyen estetik yargı, nesnel gerçeklikle (maddeyle) insan arasındaki canlı ve değişken bir etkileşimdir, bir “sentez”dir. Estetik yargı nesne ile özne arasındaki bağıntıdır. ( SAY, Ahmet. (2002). Müzik Sözlüğü. Ankara. Müzik Ansiklopedisi Yayınları)

Kavram sözcük olarak kökenini eski Yunan Grekçe “aisthesis” ya da “aisthanesthai” sözünden alır. “Aisthesis” sözcüğü duyum ve duyulur algı anlamına gelirken,“aisthanesthai” sözcüğü ise duyu ile algılamak anlamına gelmektedir. Estetik kavramı ise duyulur algının, duyusallığın sağladığı bilgi ile ilgili bir bilim olarak düşünülmektedir. Kavramın ilk olarak sınırlarını Alexander G. Baumgarten çizer ve onu kuran kişi olarak adlandırılır. Baumgarten’a göre kavram güzel üzerine düşünme ve akla benzer yeti bilimidir. Estetik duyusal bilginin bilimidir. Estetiğin konusu sanat tarihinin her döneminde farklı anlamlara gelmiştir. Güzeli kendisine konu edinen bu disiplin alanında Rönesans ustaları güzel formunu; standartlarda mükemmellik, ritim, denge, uyum, oran orantı, yüce gibi kavramlarla açıklamışlardır. Estetik eğitim programını ise sanatın konusunun ne olduğu ve sanat eserini belirleyen kuralların neler olduğu kapsamaktadır. ( ÇİÇEK, Kumral. (2008). Doktora Tezi. Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri Resim Öğretmenlerinin ve Yöneticilerinin Öğrencilerin Estetik Gelişimlerini Etkileyen Faktörler Üzerine Görüşleri. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Güzel Sanat Eğitimi Anabilim Dalı Resim İş Öğretmenliği Bilim Dalı. Ankara )

Estetiğin alanına girmek sanatın alanına girmektir, sanatın alanına girmek de güzelin alanına girmektir. Estetik sanattaki güzelle ilgilenir ya da ilgilidir. Güzele değişik sanatlarda değişik görünümler altında rastlarız. Her sanat güzeli, kendi olanaklarına, kendi yöntemlerine, kendi çalışma biçimlerine, kendi yeteneklerine, kendi tekniklerine, kendi ortamına, kendi bulunduğu zamana ve mekâna göre belirler veya biçimlendirir. Her sanat güzeli oluştururken başka başka gereçler kullanır. Her sanatçı doğal gereçlerle yapay bir nesne olan yapıtını oluşturur. Amaç hangi koşullarda olursa olsun güzeli yaratmaktır. Böylece ayrı sanat disiplinleri arasında ayrı düzeyler, biçimler, görünümler altında olsa da güzelin ortak bir tanımı çıkar ortaya. Bu tanım sanatların kardeş olduğu temelinde varsayılan estetik olgusudur. Bir sanat diğerlerine hiçbir şey ifade etmeyen ayrı bir güzelin peşinde olsaydı ortak bir estetik kavramdan söz edilemezdi. Ve her sanat türünde birbirinden farklı estetik ve güzellik kavramı oluşacaktı. “Tüm sanatlar kardeştir, her sanat öbür sanatları aydınlatır” der Voltaire. Burada sanatları birbiriyle kardeş kılan ortak öğe estetiktir. Yunanca “aisthetikos”, “aisthonesthi”, “duymak”, “algılamak” sözcüklerinden kaynaklanan, güzel duygusuyla, güzelin algılanmasıyla ilgili şey anlamına gelen “aisthetike” duyum ya da estetik, güzelin ve güzel sanatların yapısını inceleyen bir felsefe dalıdır. Estetik terimini bugünkü anlamıyla kullanan ve estetiğin ayrı bir bilim dalı olarak yerleşmesini sağlayan Alexander Baumgarden’dir. Baumgarden, “Kalıcı Birkaç Şiir üzerine Felsefi Düşünceler” adlı yapıtında anlam içeriklerinin duyusal bir biçim içerisinde iletildiği somut bir bilgi alanını belirtmek için “estetik” sözcüğüne başvurmuş ve güzelliğe ilişkin yapılarda duyuların belirli bir rol oynadığını belirtmiştir. Estetiği bir felsefe kolu olarak gören Kant’a göre, “Estetik”, genellikle insanda bir şeyin güzel olduğu duygusunun neyin uyandırdığını belirlemeye çalışan felsefi bir teoridir. Kant’a göre; “Estetik yargı”, bir beğeni yargısıdır. Şeylerin biçimlerini, onlardan haz duygusunu elde edecek tarzda ele alan yargıdır. 19. yüzyılda Hegel’in etkisiyle, estetik daha çok sanatsal güzelliği ve sanatın anlamını araştıran bir disiplin haline gelmiştir. Estetik öğreti, etkin bir bakış açısını seçerek sanatla yaşamı uzlaştırmaya çalışan bir öğretidir. Estetik, “güzelin, güzelliğin bilimidir.” Ya da “güzel”, estetiğin konusudur. Bu yüzden her düşünür, her felsefeci estetikle, güzellikle ilgili değerlendirmeler yapmıştır (ÖKTEN, İhsan, Ali. 2009. Sanat, Sanatçı, Estetik, Güzellik ve Fotoğraf Üzerine. http://www.fotoritim.com)

Estetik, değer teorisi ya da aksiyoloji (değerler felsefesi) adı verilen felsefenin bir dalıdır. Duygu ve beğeninin yargılanması olarak da geçen duyusal-duygusal değerleri inceler. Sanat felsefesi ile yakından ilişkilidir. Güzel olan ve güzellik hakkında ya da güzellik değeri ve güzellik yargısı felsefe tarihinde her zaman değerlendirmeler söz konusudur. Bu bağlamda hemen her felsefe eğiliminin epistemoloji, mantık ve etik bölümleri olması gibi genelde açık ya da örtük olarak estetik bir bölümü de olduğu söylenebilir. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Estetik )

(Yun. aisthetiké (épisteme) - duyumbilimi, öğretisi) : 1. (Yun. kök anlamına uygun olarak) Duyulur algılar öğretisi. // Kant'ta "transsendental estetik" duyarlığın -> önsel ilkelerinin bilimidir. 2. Baumgarten'in "duyusalın yetkinliği" öğretisini geliştiren "Aesthetica" (2 cilt, 1750-1758) adlı yapıtından bu yana güzeli araştıran bilim dalı. ("Güzelin bilimi") // Estetik yalnız sanattaki güzeli, dolayısıyla yalnız sanat felsefesini değil (sanat felsefesi estetiğin ancak bir bölümdür), doğadaki güzeli de kapsar; öte yandan yalnız güzel nesneyi değil, aynı zamanda güzelin öznel-ruhsal yaşanışını ve yaratılışını da içine alır. Gerçekte güzel ve sanat Platon'dan beri felsefî düşüncenin konusu olmuştur. Ama ilkin aydınlanma filozofu Baumgarten'den bu yana estetik, felsefenin ayrı bir dalı olarak gelişmiştir. Estetiği geliştirenler Kant, Hegel ve romantik filozoflar olmuştur. T. : bediiyat İng.: aesthetics Fr.: esthétique Alm.: Ästhetik Dgr.: Yun. aisthetiké (épisteme) ( AKARSU, Bedia. (1998). Felsefe Terimleri Sözlüğü. Ankara. İnkılâp Kitapevi )

Hiç yorum yok: